Yeni yılın ilk yazısına, 2012 yılının Türkiye, Balkanlar ve tüm insanlık için huzurlu, sağlıklı, hem maddi hem de manevi açıdan bol kazançlı ve en önemlisi barış dolu bir yıl olmasını, hayırlara vesile olmasını dileyerek başlamak istiyorum. 1912 yılında Balkan Savaşı’nı yaşamıştık. Osmanlı’nın son zamanlarıydı ve gerçekten zor günlerdi. Ardından o meşhur Balkan göçleri yaşandı. Milyonlarca soydaşımız hayatını, sağlığını, ailesini, komşularını, vatanını, evini ve barkını kaybetti. Şimdilerde Ermenilere sözde soykırım yapıldığı iddiaları ortaya atılırken, o yıllarda Türklere soykırım gibi bir toplu işkence uygulanmıştı. Oysa bu vahşet unutuldu bile. Unutmamak ve unutturmamak gerek. 1912’den bu yana 100 yıl geçti. Dile kolay bir asır tükenmiş. O yıllardan bugüne kim bilir, belki bir iki kişi kalmıştır hala yaşayan günümüzde. Belki de yoktur hatta. Aradan geçen 100 yıl, tüm canlı tanıkları almış götürmüş. Bugün ise sadece yazılı tarih var elimizde. Tıpkı 100 yıl sonra eğer kısmet olursa 2112 yılında bizim de tarih olacağımız ve bu yazılı satırların tarihteki şahitliğine inkişaf edeceği gibi. Yeni yılda çılgınca kutlamalar yaparız ya, hâlbuki her geçen zamanın bizi ölüme bir adım daha yaklaştırdığını unuturuz.
100 ETKİNLİK
Bu yıl Balkan Savaşları’nın ve Balkan göçünün 100. yılını idrak ediyoruz. Bu kapsamda bir dizi etkinlikler ve projelerimiz olacak. En önemlisi 2012 yılı boyunca tam 100 etkinlik planlıyoruz. Tüm bu etkinlikleri biz yapmayacağız elbette. Türkiye’de faaliyette olan 250 kadar Balkan –Rumeli Derneği’ne pay edeceğiz. Bütün hepsini de birbirine çakışmaması için takvime alacağız. Diğer yandan 2012 yılının Balkan Yılı olmasını istiyoruz. Sanırım Balkanlar bunu hak ediyordur. Ayrıca bu yıl sonunda İzmir’de Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğinde Balkan ülkelerinin devlet ve hükümet başkanlarının katılacağı I.Balkan Şurası’nı yapma niyetimiz vardır. Tüm aktivitelerin dışında 2012’nin Barış Yılı olması en büyük dileğimizdir. Balkan ülkelerinde hala önemli sorunlar mevcut. Makedonya, Yunanistan ile isim problemi, Kosova, Sırbistan ile Mitrovica krizi, Bosna-Hersek’te hükümetin kurulamaması ve Dayton Barış Anlaşması’nın etkisiz kalması ve hükmünü yitirmesi, Sancak’ta devam eden müftü krizi, Türkiye’nin Yunanistan ile Kıbrıs sorunu, Yunanistan’ın ekonomik iflası, Bulgaristan ve Yunanistan(Batı Trakya’da ) soydaşlarımızın yaşadığı problemler, Arnavutluk’un Yunanistan ile Çamriya problemi, Balkanlarda büyük Arnavutluk düşünceleri, vesaire vesaire… Bir de bizi yakından ilgilendiren bir sıkıntı var. Kosova ve Makedonya’da Türklerle Arnavutlar arasında oluşturulan suni problem. Fitne ve fesat tohumlarını ekilmesi ile yeşeren milliyetçilik hastalığı iki dost ve kardeş milleti birbirine karşı getiriyor. Bu problemin de aklıselim ile bölgeyi tanıyan, tarihi bilen, maneviyatı güçlü liderler ve kanaat önderleriyle çözülebileceğini düşünüyorum. Osmanlı’nın tekrar diriltilmesi değil ama örnek alınacağı çok güzel uygulamaları olduğunu hatırlatmak isterim. Osmanlı ile 600 yıl huzur ve refah içinde yaşamış Balkanlar, 1912’den bugüne 100 yıldır o barışı hayal ediyor ve bekliyor.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce