- Strateji fikri yok denecek kadar azdı. 1909’da Edirne ve Lüleburgaz manevralarında ordunun bir savaşı başaracak gücü olmadığı görülmüş fakat önlem alınmamıştı. Düşman İmkan ve kabiliyetleri doğru değerlendirilmemişti.
- Sefer ve harekat planları ordulara yanlış gönderilmişti ve eksikti.(Yunanlıların savaşa katılacağı düşünülmemişti) Batı Ordusu’nun yığınak düzeni askeri görüşlerden çok politik mülahazalarla çok dağıtılmış ve kuvvet tasarrufu yapılamamıştır. Her yeri savunmaya çalışırken hiç bir yer savunulamamıştır.
- Sefer planları hazırlanırken ast komutanlıklara inisiyatif ve hareket serbestisi bırakılmamıştı.
- Sefer planları barışta harp oyunu, manevra ve tatbikatlarla geliştirilmemişti.
- Bazı mevzilerde başarıya ulaşılacağı sırada emir komuta zafiyeti nedeniyle redif (yedek) askerler mevzilerinden kaçmışlar ve o bölgede kazanacağımız savaşın kaybına sebep olmuşlardır.
- 21 taburlu Kırcaali Müfrezesi’nin Bulgar Rodop Grubu’nun taarruzu karşısında hemen dağılması ve yerli halkla birlikte Gümülcine’ye doğru panik halinde çekilmesiyle Bulgarlar Batı Trakya’ya hakim olmuş ve savaşın 11. gününde Osmanlı’nın Batı Ordusuyla bağlantısı kesilmişti.
- Panik ve bozgun karşısında haber alamaz ve emir veremez duruma gelen komutanlar çaresiz hale geldi.
- Osmanlı Ordusu eğitimsizdi. Gerçek mermilerle eğitim, atış ve tatbikatlar Sultan Abdülhamit tarafından yasaklanmış, yeni silahlar kullanılmayıp depolara kilitlenmişti.
- Harekât esnasında kararsızlıklar yaşanmış, Doğu Ordusu’nda savunma yapacakken vazgeçilip hazırlıksız bir şekilde taarruz edilmesi, 8. Kolordu bölgesinde çekilme istikametinde değişiklik yapılması büyük hatadır.
- Başkomutan Vekili Nazım Paşa’nın yanlış kararı sonucu henüz seferberliğini tamamlayamamış ve askeri stratejiye aykırı olarak yığınak tamamlanmadan, sayıca az, eğitimi zayıf birliklerle iki kat üstün durumdaki Bulgar Ordusu’na taarruz edilmiş ve Doğu Ordusu’nun yenilgisine neden olmuştur.
- Batı Ordusunun yığınak planı duruma uygun değildi. Kesin sonuç yerinde yeterli kuvvet toplanamamıştı.
- Yunan cephesinde en önemli bölge Teselya olduğu halde Epir’le aynı miktarda kuvvet tahsis edilmişti.
- Vardar kıyısında savunmayı göze alamayan Hasan Tahsin Paşa 40 bin kişiye ulaşan bir kuvveti bütün silah, araç ve gereçleriyle 09 Kasım 1912’de Yunanlılara teslim etti. Yunanlılar böylece muharebe etmeden takviyeli bir kolorduyu esir almış, aynı zamanda Selanik’i kolayca ele geçirmişlerdi.
LOJİSTİK HATALAR
- Lojistik Planlar gerçekçi olmadığından kağıt üzerinde kalmıştır. Telefonlar çalışmıyor, Kolordular birbiriyle haberleşemiyordu.
- İkmalin merkezden yapılması zorunluluğu vardı. Bu da ancak demiryollarının sürekli elde kalmasıyla mümkündü. Memleketin içlerinden hemen hemen hiçbir şey gelmiyordu.
- Harekât sahasında yollar yetersiz ve yağışlı havalarda oluşan çamur nedeniyle ağır silahları hareket ettirmek çok güçtü. Almanya’dan alınan ağır toplar çamur içine battığından tek mermi atmadan düşmana terk edilmek zorunda kalınmıştır.
- Ulaşım araçları ise araçları ise at, eşek, manda, öküz gibi canlılara ve onların sürüklediği kağnı ve arabalara dayanıyordu. Asıl yük Anadolu’dan İstanbul’a buradan da Selanik ve Manastır’a uzanan demiryoluna kalıyordu.
- Ege Denizi, İtalyan donanması yüzünden kullanılamıyordu. Savaş başladıktan sonra ise Yunan donanması Ege’ye hakim olduğundan, Ege yine Osmanlı deniz ulaştırmasına kapalı kalmıştı.
- Deniz yolu kapalı, demiryolu cılız ve yabancı bir şirket elinde olduğundan barışta yapılması gereken seferberlik hazırlıkları yapılamaması yanlıştı.
- Bulgarların kısa sürede Trakya’yı ele geçirmesiyle Batı Ordusu anavatandan kopmuş kendi başına kalmıştır.
- Savaşın ilk gününden itibaren askerin yiyecek ve beslenme sıkıntısı ortaya çıktı. Bozgunun en önemli sebebi açlıktı.
- Silah, cephane, giyim, kuşam zaten yetersizdi.
- Sağlık ve diğer hizmetler de yetersizdi.
Sonuçta Yüzbaşı Nihat Bey’in yazdığı gibi Osmanlı Doğu Ordusu henüz savaşın başında 30 Ekim saat 10.30’da durdurulması imkânsız bir surette çözülmüş olan bir avuç aç, cephanesiz, perişan acayip bir kalabalık halinde ciddi hiçbir düşman baskınına uğramadan keşifsizlik, bilgisizlik yüzünden, hiç bitmeyen ‘geliyor, gidiyor’ havadisleri arasında bocalamış ve dağılmıştır.(Devam edecek)