Dünyadaki gelişmiş ülke ekonomilerinin içinden geçtiği krizde global ekonomiyi takip edenler, Merkez Bankaları ile Siyasi otoritelerin tutarsız kararları arasında bulunduğu tünelde ucundaki ışığı görme umuduyla ilerlerken yeni yılda da iki ay geride kaldı. Aldıkları kararlar ve yaptıkları açıklamalarla ekonomilerdeki etkinliği en fazla olan bu iki kesimin tutarsızlıklarına son örnek, geçtiğimiz hafta içerisinde Ocak ayı toplantı tutanakları açıklanan Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası FED’in bazı üyelerinin sözleri oldu. Son toplantıda bazı üyelerin uzun zamandır devam eden varlık alım programının sona erdirilmesi gerektiğini vurgulayan ifadeleri, piyasalarda tedirginliğe neden oldu. Daha birkaç ay önce ekonomiyi desteklemek adına ne gerekiyorsa yapacağını ve sınırsız varlık alım programlarını uygulamaktan çekinmeyeceklerini söyleyen aynı ekibin bu ifadeleri, Obama’ya ikinci dönem başkanlık koltuğuna oturma yolunun açılmasında önemli bir destek olmaktan öte gitmemiş görünüyor. Aylık ortalama 85 Milyar USD gibi bir likiditeyi yapacağı varlık alımlarıyla piyasalara verme konusunda ifadeleri olan bankanın içerisinden çıkan bu muhalif sesler kafaları karıştırdı. “FED bir çıkmaz içerisinde mi?” Sorularının akıllara gelmesi ile dünyada doların yukarı yönlü seyri hız kazandı. Zaten bir süredir adına kur savaşları dediğimiz bir başka oyunu sahneleyen siyasi aktörlerin ardından yapılan G20 toplantısından somut bir karar çıkmaması kafaların biraz daha karışmasına yetti. Dünyanın gelişmiş 20 ülkesinin Maliye Bakanlarının katıldığı toplantıda bir süredir para birimlerinin değerini ihracatta rekabet güçlerini artırmak adına düşürmeye çalışan ülkelere sert mesajlar yerine konunun büyütüldüğü sorun teşkil etmediği açıklamaları tutarsızlığın bir başka boyutu oldu. Hal bu ki, ortak ekonomik çözüm ilkeleri üzerine oturtulan Avrupa Birliği’nde olduğu gibi İngiltere ve Japonya’nın kur açıklamaları krizle mücadelede ülkelerin kolektif olma yerine şahsi oynamayı tercih ettiklerini gösteriyor.
AKLA GELEN SORULAR
Uzun lafın kısası, ekonomiye dair yapılan açıklamalardaki bu kadar tutarsızlık insanın aklına bazı soruların da gelmesine neden oluyor. Örneğin ABD de son seçimi yeniden Obama’nın kazanması için seçime kadar olan süreçte ekonomik gidişatla ilgili açıklamalar yapan FED’in özellikle mi? olumlu söylemlerde bulundu. Zira parasal genişleme ile yapılacak destek, büyüme ve özellikle istihdam da hedeflere ulaşılana dek devam edeceği güvencesini veriyordu. Ancak son gelen istihdam verileri hala işsizliğin azalmadığı yönünde olduğu halde varlık alım programının sonlandırılmasının bu zamanda konuşulmasının bile yanlışlığını ortaya koyuyor. Diğer taraftan bütün bu sözlerin mali uçurum benzeri bütçe açıkları riskleri son bulmadan yapılması bir diğer çelişki. Sonuç olarak ne ABD de ne diğer gelişmiş ülkelerde ne siyasilerin ne de ekonomi bürokratların bu tutarsızlıkla soruna parasal genişleme dışında bir çözüm üretebilmeleri mümkün görünmüyor. Daha önce piyasaların telaşını parasal genişleme söylemleri ile sakinleştirenler, şimdide büyüme ve istihdama istenen etkiyi vermediği görülen uygulamaların piyasalarda oluşturduğu coşkuyu sınırlamak için kullanıyor. Parasal genişlemeden sonra, aba altından sopa gösterme politikaları sahne almaya başladı. Hayırlısı dileyim.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce