DOLAR 34,3576 0.02%
EURO 37,4144 0.04%
ALTIN 3.019,73-0,09
BITCOIN 2348168-1.01056%
İzmir
14°

AÇIK

12:53

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

153 okunma

Ambarcının Dipsizi

ABONE OL
03/09/2020 00:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“İyice anlaşılmalıdır ki ilhak’ın aleyhinde bulunan ne bir şahıs ne de bir partidir. Bütün halktır. Memleketi sefalet ve perişanlığa sürükleyecek ‘ilhak’ oyunlarına devam ettikleri müddetçe karşılarında bizi bulacaklardır. Evvelce de söylediğimiz gibi aramızdaki soğukluk ve bizi birbirimizden uzaklaştıran ve daha ziyade uzaklaştıracağı muhakkak olan siyasetlerini artık bir kenara bırakarak beraberce adanın refah ve saadetine yarayacak çareler arayalım ve birbirimize yardım uzatalım”. 1947

Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılan ülkelerin önde gidenlerinin ortalık yere çıkan bu fırsatı iyi değerlendirdiklerini söylemek olasıdır. Nezaket kuralları içerisinde kalsalar bile eteklerindeki taşları saklayıp güzel mesajların verildiğini söylemek istiyoruz. Keşke söylediklerinin arkasında durabilseler, dünya başka bir dünya olurdu. Genel Yazman Ban Ki-Moon da bir dizi görüşme yaptı. Mendil büyüklüğündeki ülkenin en önde gideni ile yaptığı görüşmesinden sonra “Kıbrıs’ta kapsamlı çözüme varılması için müzakerelerin zamanında başlaması ve sonuç vermesi için Türkiye’nin desteğini istediği” kaydediliyor. Bay Ban’ın bu açıklaması ile Rum ve Yunan tarafına da benzer çağrıyı yapmamış olması anlaşılır bir husus olmanın çok ötesinde yanlı bir duruştur. Bu güne değin yapılan anlaşmalardan sonra karşı tarafın elde ettiği kazanımlara karşın oyun ve tuzaklar peşinde koşarak daha fazlasını elde etmeye çalıştığı gerçeği yadsınamaz. Vurun abalıya örneğinde olduğu gibi sürekli olarak Türkiye’nin suçlanmasını niyetin ardı olarak okuyoruz. Türkiye’ye yapılan baskıların çok azının karşı tarafa yapılması halinde çözüme ulaşmanın zor da olsa olanaklı olabileceğini de düşünmek istiyoruz.

 

ELEKTROŞOKLU TEDAVİ

 

Bay Nikos Anastasiyadis’in, “Kıbrıs sorununda elektroşokla tedavi gerek” açıklaması bizlere ilginç geldi. Filelefteros gazetesinde yer alan haberde Bay Anastasiyadis, çözümün koşullarını özetle, “Çözümün BM kararlarına, Doruk Anlaşmalarına ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek üniter uluslararası temsiliyeti, tek üniter egemenliği ve tek üniter vatandaşlığı olacak, iki bölgeli iki toplumlu federasyona evrimleşerek dönüşeceğinin açıklıkla izah edilmesi gerektiğini” kaydediyordu. Ortalık yerlerde sürünen bu yaklaşımın başından beridir uzlaşmazlık konuları olduğunu bilmeyen kalmamıştır. Köyde yaşayan ve okuması yazması olmayan birisi oğlunu yüksek öğrenim görmesi için kente gönderiyor. Öğrenimin tamamlayıp köyüne dönen genç, döndükten sonra eski davranışlarını devam ettiriyordu. Buna daha fazla dayanamayan baba, “Benim oğlum bina okur. Döner döner yine bina okur” diyerek tepkisini ortalık yerler koyuyordu. Bay Anastasiyadis’in önümüzdeki dönemde de bina okumaya devam edeceğini söylemek istiyoruz. Bununla yetinmeyerek AB’nin çözüme ilişkin müzakerelere aktif katılımını istiyor. İçimizden isteyenin bir yüzü vermeyen zenci demek geliyor. Adı geçen ülkenin bir başka önde gideni Bay Yannakis Omiru da “Annan Planı temelindeki bir çözümü kabul etmeyeceğiz” diyerek bayrak açıyor. Komünist Akel Partisi de bu kervana katılarak adada kalıcı ve adil bir çözümün ölçütlerini duyuruyor. “Kıbrıs sorunu istila ve işgal sorunudur. Çözüm uluslararası hukukun ilkelerine ve AB’nim üzerinde kurulu olduğu ilkelere dayanmalıdır” diyerek duruşunu gösteriyor. Bilindiği gibi Ahmet Davutoğlu ile Evangeols Venizelos Dışişleri Bakanları olarak Nevyork’ta bir araya gelmişlerdi. Adadaki görüşme sürecine ivme kazandıracağı umudu ile görüşmecilerin karşılıklı olarak Ankara ile Atina’nın ziyaret etmeleri konusunda uzlaşmışlardı. Bu iyi niyetli görüşmeyi bile “Anastasiyadis’in altındaki halı çekildi” diyerek değerlendiriyorlar. Bay Venizelos ikili görüşmeyi değerlendirirken, “Kıbrıs Hükümeti bizden Kıbrıs Türk müzakereci ile görüşmemizi istedi. Türkiye Hükümeti Kıbrıs Rum müzakereciyle görüşme koşuluna hazırsa biz de görüşmeye hazırız. Nikos Anastasiyadis’in sunduğu öneriler temelinde Kıbrıs sorunu için yeni bir hareket kazandık” diyordu.

Doğru oturup doğru konuşmak durumundayız. Yapılan açıklamaları güzel bir Türk özdeyişi ile “Boş ambar dipsiz kile” diye okumamız gerekiyor mu ne…

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP