Hayaller ve Hayatlar ,bu kelimelerin kuşatmadığı hiç bir şey yok gibi. Yaratılan gerçek ne varsa hayatın içerisinde. Yaratılmış olanlar anılarda ya da kitaplarda, müzelerde, toprağın altında… Yaratılmamış veya henüz gerçekleşmemiş olan ise hayallerde. Yaşanmış ve bizde iz bırakmış olansa anılarda. Hayal, hiç yaşanmayana doğru görüntü ile düşünce arasında geçen düştür aslında. Zaten eyleme dönüştüğünde buna “Tahayyül” denir. Hayal kurmak, tahayyül etmek fiili ile yazınsal karşılık bulur edebiyatımızda. Bu sadece kelimenin bildiğim manası ile söylenebilecek bir kaç kelamdır.
Hayal kurmak aslında gerçeğe alternatif üretmek isteyen beynin isyanıdır. Alternatifleri düşünerek gerçekten sıyrılır insan. Hayal, dozajında olduğunda ve fiil ile azim ile desteklendiğinde ortaya “gelecek planları” çıkar. Plana dönüşen ve aşamaları işleme konulan hayaller ise kişinin kendi kabuğunu kırma çabasındaki ciddi ilk hareketidir. Marş motoru bu durumda hayallerdir. Uzun süre bu marş motoruna yüklenirseniz aracın çalışmasını engellediğiniz gibi pasif ve hareketsiz kalmasına da sebep olabilirsiniz. Belki yerinden hiç kalkamamasına…Hayal bir tetikleme ve bir bakıma harekete geçmek için, kalkış için bir enerji ise evet bu faydalı bir güdüleme halini alır. Hayalin ardından gelen ve tüm sistemi harekete geçiren şey ise düşünce ve eylemdir.
Gördüğü bir kaç güzel doktor bayan veya düzgün görünümlü doktor beyden hareketle doktor olmayı isteyen bir delikanlı, küçükken bir doktor tarafından canı acıtılarak acı bir tedaviye maruz kalsa idi ne kadar doktor olmak isteyebilirdi? Evine icra memurları ile gelen bir avukatı gören bir çocuk, avukat olmak için nasıl bir heves duyabilir? Camideki hocadan tokat yiyerek dini eğitim alan çocuğa vakit namazlarını alıştırmak zordur. Tabii ki tersi de geçerlidir. Evinize avukatla gelen ve eşyalarınızı götüren insanlara karşı hak aramak için avukat hatta savcı ve hakim olabileceğiniz gibi canınızı acıtan tedavideki doktora inat, doktor da olmak isteyebilir kişi. Ya da kendisini tokatlayan hocaya inat, entellektüel bir ilahiyatçı bile olabilir. Yine de nadirdir bu örnekler.
Hayal güdüsü kişiye verilirken o kadar dikkatle seçilmeli ki kişinin ulaşamaması durumunda bunu takip eden duvara çarpma duygusu onda “isteksizlik” ve hemen akabindeki “yetersizlik” duygusunu ve ardından depresyonu getirmesin. Çocuklarımızın hayallerini küçümsersek o hayallerini hiç duymaz ve onları kontrol etmek için yanlarında olamayız. Onları dinlemeli ve hayallerini hep anlatmalarını sağlamalıyız ki her daim işin içerisinde olabilelim.
Hakim mi olmak istiyor? Hakim olamayabilirsin ama en azından hakem olabilirsin. Çünkü çok adil bir yapın var ve iyi de futbol oynuyorsun. Baksana kaç hakimin adı bilinir? Ama çoğu maçın hakemini sayabilir insanlar.. Hem bir dünya ülke gezer, en önemli futbol takımları arasında hakemlik yaparsın demek zor değildir bir gence. Televizyonda gördüğü beyaz önlüklü doktorlara öykünerek tıp fakültesini okuma hayali duyan ama parlak notları olmayan bir gence de aynı önlüğü daha makul puanlarla da girilebilen örneğin Biyoloji bölümünü bitirdiğinde laborant olarak da giyebileceğini ve mikroskobun başında çok iyi duracağını söyleyebiliriz. Ama eğer polis olmak isteyen kimseye tutar da “bak neden gardiyan olmuyorsun? Oysa gardiyan gibi suratın var” da derseniz gardiyan değil ama belki bir suçlu yetiştirmenin temellerini atarsınız.. Bu yüzden seçeceğiniz örnek ve cümleyi bitirme şeklinizde kişinin gururunu okşamak için cımbızlayacağınız kelimeler çok önemlidir. Şimdi biraz konuyu dağıtalım ve sonra tekrar toplayalım. Çünkü bir yere getireceğiz bunu.
Eğitim zor bir süreç. Aslında hiç bitmiyor derler. Tam olarak değil tabi. Öğrenme sürecidir esas bitmeyen. Her gün, her saat bir şeyler öğrenebilme imkanına sahibiz. Eğitim ise belli bir yaşa dek söz konusudur. Belli bir yaştan sonra öğretseniz bile kolay kolay eğitemezsiniz. Yani istendik davranışları karşı tarafa vermek o kadar kolay değildir. Kundaktan mezara kadar geçen eğitim hayatı içerisinde öğrendiklerimizi yaşantımıza aktarmak o kadar kolay değildir. Bizim için faydalı olduğunu bildiğimiz kaç şeyi alışkanlık haline getirerek yaparız? Çocuklarımıza dini bilgileri neden küçük yaşta veririz? Neden tuvalet eğitimi ve temizlik eğitimini öğretir ve bir süre kontrol ederiz? Çünkü o yaşta bir şeyleri öğrenirlerse ardından gelen yaşam sürecinde o “eğitimi” öyle taşırlar. Kitap okuma alışkanlığı kadar yatmak da bir alışkanlıktır. Rehavet tatlı gelir insana. Evde canlı ve sesli bir Tv aygıtı tüm uyarıcılığı ile açıkken çocuğunuza “aç bir kitap oku” derseniz bu sözünüz etkisiz kalabilir ama evde kitap okuyan ebeveynlerini gördüğünde bunu demeseniz bile eline okunacak bir şeyler alıp kendisi başlayacaktır. Aksi halde o çocuğun gelecekte eline alacağı kitap ya bir sınava hazırlanmak için veyahut sürücü belgesi almak için ihtiyacı kadar okuyacağı şeylerdir.
Hayaller de çocuklukta eğitimle birlikte verildiği sürece etkilidir.
Hayalleri oluşturmanız sizin elinizdedir. Avrupa ülkelerinde ilkokul çocukları sürekli olarak bir çok yere götürülür. Her gezi bir hayal inşası sürecine eklenen bir taştır. Üniversitelere götürülürler ki başarılı bir şekilde geleceklerinde üniversite ideali olsun. Limanlara götürülür ki gemileri görsünler, kaptanları, konteynırları tanısınlar. Havalimanlarına götürülürler ve orada ilk kez uçakları gerçek boyutları ile görebilirler, pilotlarla tanışırlar, pilot olamasalar bile en azından kabin görevlileri ile karşılaşırlar ve kimisi buna özenecektir gelecekte ve zor da bir hayal değildir bu. Doktorları ziyaret ederler hastanelerde. Doktorlar bu kez onlara mesleği daha sevimli yanları ile anlatırlar çünkü çocuk hasta olarak gelmiyordur bu kez. Doktor olmayı hayal ederlerken hemşire de olmak bir ikinci seçenek olarak akılda kalabilir.
İşte hayalin yapılandırması görsel uyarıcılarla gerçek ziyaretlerle ve ana hayale alternatif seçeneklerle sağlanır. Ama hayalin yani güdünün güdülenme safhası esasen evde gerçekleşir. Evde ailenin motivasyonu ve o hayali sahiplenilmesi tamamlanır ve bundan sonra ise aile, seçeceği oyuncaklarda bile o hayale katkı sağlayacak şeyleri tercih eder. Çoğu kez bunu çocuklarının kendilerini aşmaları için “biz olamadık o olsun” güdüsü ile yaparlar ve sıkıntılar başlayabilir. Ama yine de çocuğun seviyesinin uzman psikologlar ve rehberlik uzmanlarınca belirlenmesi, zeka ve yetenek sınavları ile eğilimlerinin ve seviyelerinin belirlenmesi bu minik bireylerin gelecekte bir gerçeklik duvarına çarpmamaları için önemlidir.
Gerçeğe gelelim.
Gerçek, sadece hayalin karşılanmadığı durumda acıdır. Kabullenilir ise sebat, kabullenilmez ise isyan ve akabinde suça dönüşür. Karşılandığında huzur ve mutluluk halini alır. Bu durumda insana sahip olamayacağı şeylerin hayali verilmemelidir. Başkasına ait arazi, başka bir ülkeye ait toprak, başka birinin eşi ve başkasının pozisyonu ve kariyerini kafasına takanlar ise asla mutlu olamazlar. Ama gördüklerimiz hayallerimizi şekillendirir. Daha güzel olan, güzelin düşmanı, en iyi ise iyinin düşmanıdır. Görsel her uyarıcı hayal haline dönüşmeden önce gerçeği tartmak ve risk analizi yapmak, kendimize bakmak, kapasitemizi ve donanımımızı da düşünmek en önemlisidir. Aksi halde sonu hüsran oluyor.
Gerçeği inşa edilememiş ve “peak” yani zirve noktasına ulaştırılmış her hayal, kişiye o yüksek hayalin altında ezilme riski getirir. Olduğu kadar, olmadığı da kader diyor ve tevekkül ediyoruz. Hepimizin bir hayali var. Olacak da. Planlarımız, işlerimiz ve koşturmacamız elbette var. Şüphesiz olacak da… Ama unutmamamız gereken şey, mezarlıkların hayallerini gerçekleştirememiş ve işlerini bitirememiş insanlarla dolu olduğu gerçeğidir. Düşünelim. Düşünmek ile düşlemek farklı şeylerdir. Düşünmek mutlaka hayal kurmak değil bir parça da tartmaktır. Hayallerin peşinde koşmak değil mesele. Önemli olan onları hayata uydurabilmek ve gerçeğe yaklaştırmaktır. Hayatımızın son abidesi başucumuza dikilmeden “ulaşılabilir hayaller” ve onları gerçekleştirebilmek için düşünmemiz ve motivasyonunuzu hiç kaybetmemeniz dileği ile. Hepinize Saygılar…
ARAŞTIRMA-İNCELEME
2 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
6 gün önceHABERLER
11 gün önce
kalem bu tebrik ediyorum selda hanım
çok doğru