[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Yazıyı Sesli Dinle/Durdur”]
Son dönemde ABD ve Avrupa’nın Türkiye’ye karşı olan olumsuz tavırları, Rusya’nın ise yakınlaşması uluslararası arenada farklı bloklaşmalara neden oluyor. Türkiye, ülke menfaatleri doğrultusunda Rusya ile tarihinde hiç olmayan bir dostane ilişki içinde. Diğer yandan Türkiye’nin son 70 yılın en etkin gücüne erişmesi bu bloklaşmayı farklı boyutlara taşıyor. Bu arada bu iki cephede yani Balkanlar ve Ortadoğu’da soğuk ve sıcak savaşlar yaşanıyor.
Son ABD ziyaretinde Başkan Erdoğan hem iç hem dış siyasette çok güçlü bir etki bıraktı. Amerikalılar, çok eski müttefikleri Türkiye’yi ezeli rakipleri Rusya’ya kaptırabileceklerinin farkına vardılar ve nihayet sanki derin uykudan uyandılar. İnşallah durum böyledir.
Ortadoğu’da ABD, Avrupa ve İsrail’in çok ciddi beklentileri var. Petrol ve doğal gaz yanında Yahudiler için özel dini nedenler de biliniyor. Türkiye ise sınırlarının dibinde cereyan eden gelişmelere ülke güvenliği ve geleceği açısından son derece hayati bakıyor. Ayrıca ülkemize sığınan mülteci sayısı 4 milyonu geçti. Göçler, Avrupa’yı karar kara düşündürüyor.
Balkanlarda ise bölgenin stratejik önemi dikkat çekiyor. Avrupa’nın Asya’ya açılan kapısı gibi olan Balkanlar hem ABD hem de Avrupa’nın göz bebeği durumunda.
Son dönemde Rusya ile birlikte hareket eden Türkiye, her iki Bölgede de yani hem Balkanlarda hem de Ortadoğu’da güçlü bir devlet görüntüsü veriyor. Tabi bunlar iceberg’in görünen tarafları. Yani bilmediğimiz çok derin bir oyun içinde oyun varsa ve kontrol farklı yerdeyse olay vahim olabilir. Biz çok derinlere dalmadan ABD ( İsrail) ve Avrupa’ya karşı Türkiye – Rusya Bloğunu net olarak görüyoruz. Bu bloklaşma içinde teamüllere aykırı birliktelikler var. Örneğin Ortadoğu’da aynı dini görüşe sahip olduğumuz İslam ülkeleri bizimle değil Amerika ile ortak hareket ediyor. Suriye ile ilişkiler bilinmeyen ve anlamsız belirsiz bir kategoride. Var ama yok gibi. İleriki dönemlerde bu duruma mutlaka bir netlik kazandırılması gerekir.
Balkanlarda ise geçmiş yılarda ezeli düşman olduğumuz Rusya ve onun gibi Slav dostu Sırbistan ile ciddi bir yakınlaşma içindeyiz. Ancak diğer taraftan ABD ile son dönemde yakınlık kuran Arnavutlarla sanki bir uzaklaşma dönemi yaşıyoruz. Aslında belki de bizim için en çelişkili ve üzücü taraf bu olsa gerek. Zira Türkiye’de sayıları beş milyon dolaylarında olan Arnavut kökenli vatandaşımız için bu durum kabullenilemez. İç siyasette de olumsuzluklar oluşturabilir. Diğer yandan Kosova ve Arnavutluk ile olan ilişkileri olumsuz etkileyebilir. Kaldı ki Kosova seçimlerini kazanan VV partisi lideri Albin Kurti, Balkanlarda Arnavutların yaşadığı bölgeler olan; Arnavutluk, Makedonya, Karadağ, Preşova bölgesi (Sırbistan), Çamerya Bölgesi (Yunanistan) ile “Büyük Arnavutluk’u” kurma düşüncesi içinde. ABD’nin bu olaya en azından Kosova-Arnavutluk Ekonomik birlikteliğine olumsuz bakmadığı hatta sanki desteklediğini de görüyoruz. Balkanlardaki olası bir “Arnavutluk Ekonomik Birliği“ durumunda Türkiye’nin de çıkarları doğrultusunda bu olayın uzağında kalmaması beklenir.
Dost ve kardeş Arnavutlarla yakınlaşmamız ve iyi ilişkiler içinde olmamız önemli. Ancak Arnavutların ABD’ye meyilli olması (Ki bunu doğru bulmuyorum) ve ABD’yi dost görmeleri diğer yandan da son dönemde yakınlaştığımız Rusya ve Sırbistan’a karşı Arnavutların var olan ve bana göre haklı oldukları tarihi hasımlıkları, Arnavutları bizden uzaklaştırıyor. Balkanlarda tarihi kardeşimiz ve dostumuz olan Arnavutların bize yakınlığı stratejik öneme sahiptir. Bu dostluğun mutlaka korunması gerekir. Fakat Arnavutların son dönemde ABD ile yakınlaşması sonucunda gerek Kosova ve gerekse Arnavutluk’ta Feto terör örgütü yandaşlarıyla ile korumacı bir tavırla yakınlaşmaları da oldukça üzücü. Bu durumu asla kabul etmiyoruz. Kosova ve Arnavutluk, Feto terör örgütünün ne olduğunu hala anlamış değil. Ya da maalesef biz anlatamadık. ABD, kendi oluşturduğu terör örgütü Fetonun Balkanlarda devamı için Arnavutları etkiliyor. Biz ise ne yazık bu konuda etkisiz kalıyoruz.
Son dönemdeki bloklaşmalar yukarıda bahsetmeye çalıştığımız temayüllere aykırı birliktelikleri çıkardı. Ancak daha ilginç ve vahim olan bir durum söz konusu. Rusya ve eski ismi ile Demirperde ülkelerine karşı kurulan NATO’nun giderek anlamsızlaştığı. Zira en başta Balkan ülkelerinden Bulgaristan ve Romanya gibi eski Varşova paktı üyesi olan ülkeler bile bugün Rusya’ya karşı ABD’nin yanında yer alıyorlar. Keza eskilerin en keskin Komünist devleti Arnavutluk bile ABD ile çok yakın temasta. Diğer yandansa NATO’nun asker sayısı olarak en yetkin ülkesi Türkiye ise Rusya’nın yanında. Türkiye, Rusya’dan S-400 füzelerini alırken anlaşması olduğu halde ABD’den F-35 uçaklarını alamıyor. NATO’nun en önemli doktrini olan, bir NATO ülkesine yapılan saldırı tüm NATO ülkelerine yapılmış sayılır ve ortak savaşılır anlaşmasını kimse takmıyor.
Rifat Sait
AK Parti 24.Dönem İzmir milletvekili
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
6 gün önceHABERLER
10 gün önce