DOLAR 32,7429 -0.13%
EURO 35,3254 0.5%
ALTIN 2.445,26-0,19
BITCOIN 20736114.25294%
İzmir
31°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

115 okunma

Anavatanı Avrupa olan Türkler

ABONE OL
13/09/2010 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çocukluğumda hep işitirdim Türklerin anavatanı Kafkasya’daki steplerdir diye. Oralardaki kahramanlıklar, ardından Selçuklu gayretleri muhteşem ilim yuvası bir devletin meydana gelmesine kadar uzandı.

Sonra da o koca çınar ağacının dikilişi, o yüce İmparatorluğun kuruluşu, bir insan-bir kalp, bir de elinde bir fidan ve ayakları altında ekilmesi gereken Anadolu toprağı. Osman’dı, ismi mütevaziydi ama ölümü yenmişti ve sonsuzluğa atmıştı adımlarını. Nihayet o koca İmparatorluk kuruldu, adını kalbi büyük olan o insandan aldı. Osmanlı dendi, zira ata ismiydi o, böylece Avrupa’nın medeniyet fışkıran en büyük devleti kuruldu. Herşey doğar sonra da ölür kaidesince Devlet-i Âliyye-yi Osmaniyye de doğduğu gibi 600 yıl sonra hayata veda etti. Fakat bu ölüm diğerlerine benzemiyordu, çünkü öldüğü gün doğum yapıp Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyaya getirmişti. Yeni kuşakların yeni bir sayfa açacakları yepyeni bir başlangıçtı bu.

 

TÜRK TARİHİNİN KISA ÖZETİ

 

İşte bu, Türk’ün 1000 yıllık tarihçesinin kısa bir özetidir. Türklerin Avrupa’ya girişi Osmanlıyla başlamış gibi hep geçer tarihte. Fakat Hun Türkleri’ne bugünkü Macarlara baktığımızda Avrupa’ya girişin çok öncelere dayandığı göze çarpar. Ayrıca Osmanlı’dan çok önce Türk tüccarların, Balkanlara dolayısıyla Avrupa’ya girip yerleştikleri de dikkat çeker. Bir kısmı yerli halklarla karışmış, diğerleri ise kendilerine özgü yerleşim yerleri kurmuşlar. Bazı tarihçilerin anlatımlarına göre Türkler Balkanlar’a belki de Slavlardan önce gelip yerleşmişlerdir. Bazı bölgelerde kendi devletleri olmuş, bunların bir kısmı da Hunlar tarafından kurulan Macaristan gibi uzun ömürlü olup, diğerleri ise Avrupa’nın çeşitli yerlerinde kurulan kısa ömürlü devletlermiş. Bu konuyu gündeme getirmeme sebep, Türkiye’de yaygınlık kazanan “Anadolu’nun gerçek Türk vatanı” olduğu kanaatidir. Bu, kökleri Anadolu’ya dayanan Türkler hakkında doğru bir söylemdir. Ancak Avrupa’da yaşayan ve ataları 1000 yılı aşkın bir süreden beri Avrupa’ya yerleşmiş olan Türklerin, hala anavatanlarının Anadolu olduğunu söylemeleri acaba ne kadar doğrudur?

Anadolu’ya yerleşmeden önce Avrupa’ya yerleşen Türkler tarafından kullanılan anavatanın Anadolu olduğu ifadesi ve Anadolu Türklüğü kavramı, onların bulundukları toprak ve ülkelerde sanki belirli bir süre için yerleşmiş bulundukları izlenimini verir. Bu da onların bulundukları memleketlerde söz sahibi olabilmelerini engelleyen bir unsur niteliğindedir. Avrupa’da yaşayan ve kökleri çok eskilere dayanan bu Türklerin asıl anavatanı Avrupa’dır. Bu, kabullenilmesi gereken açık bir gerçektir. Bu gerçek, hem tarihi olarak ispatlanmış hem de kendilerince Avrupa’da geliştirdikleri kültür ve yaşama biçimleri Anadolu’da yaşayan Türklerden farklı olduğu tespitiyle de pekişmiştir. Ayrıca Osmanlı’da, Avrupa daha doğrusu Balkan bölgesinde yaşayan Türklere “Rumelili” isminin verilişi de bunu doğrular. Bu isim, onların Rum olduğunu değil, oralarda yaşadığını belirtmek için Türkler veya zamanla Türk kültürünü kabul eden halklar hakkında kullanılmıştır. Bunun yanı sıra Rumeli Türkleri hakkında farklı olarak Anadolu bölgesinde uygulanmayan bir sürü kanunnâme de çıkartılmıştır. Bunun nedeni Rumeli Türkü’nün farklı gelenek ve kültüre sahip olduğundan kaynaklanmıştır. Osmanlı’da Rumeli sancaktarlığı Anadolu sancaktarlığından devlet bâbında bir farkı olmasa da o zamanki teamüllere göre ön planda tutulmuştur. Bunu da, Rumeli Türkü’nün ister ilim ister dünya bakış açısı bakımından zamanının ilerleme trendini yakalamasına bağlamamız mümkün. Osmanlı tarihi boyunca otuz beş sadrazam Rumeli kökenli olduğu gibi, tek tek sayılamayacak kadar çok ilim ve sanat adamı aydınlar da Rumeli’den çıkmıştır. Aynı zamanda Osmanlı’nın fetret devrine girişini ilk gözlemleyen Rumeli Türkleri olduğu gibi, kurtulluş çarelerini arayan da onlar olmuşlardır.

 

ANADOLULU KAVRAMI

 

Günümüzde Türkiye’de yaşayan Türklerin sürekli kullandıkları “Anadolulu” kavramı “temiz, dürüst, kirlenmemiş insan yapısı”nı ifade ettiği gibi; “Rumeli Türkü” kavramı da “ilim ile yeniliklere açık, zamanın adamı olma” anlamını ifade etmesi gerekir. Anadolu doğunun kalbe ve ruha verdiği huzurun, Rumeli ise akla gereken ziyanın timsalidir. Diğer yandan Rumeli Türklüğü Türk dünyasının hatta İslâm dünyasının sıkıntılarına bir çare, bir çıkış yolunu gösterebilecek ışığı kendisinde barındırmaktadır. Avrupa’nın ortasında yaşayan Rumeli Türklerinin kendilerini birer Avrupalı olarak saymamaları için hiç bir sebep yoktur. En son yapılan genetik çalışmalar ile soy ve ırklarin tespitinde, Avrupa’da yaşayan halkların yarıya yakınının kökleri Asya’ya dayanmaktadır. Ne var ki, bu insanların hiçbiri kendilerini Asyalı olarak görmüyor. Soydaşları Anadolu veya Kafkasya’da yaşıyor diye, Rumeli Türkleri’nin de oraya ait olduğu söylenemez. Rumelililerin Avrupa’da birçok Avrupa halkından önce yerleşmiş olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak, anavatanın Avrupa’dan başka bir yer olmadığı sonucu ortaya çıkar. Sahip oldukları kültür ve yaşam biçimleri de ancak bu kavram altında anlaşılabilir. Son zamanlarda Avrupa birliğine girme çabasını gösteren Türkiye, Avrupa’da yaşayan Türklere gereken maddi-manevi desteği sağlamalıdır. Bunu gerçekleştirdiği takdirde Avrupa içinde Avrupalı gibi yaşadığını göstererek kendisinin de buraya ait olduğunu ispatlamış olacak. Anavatanı Avrupa olan Türkler, Türkiye ve Avrupa arasında köprü kurabilecek tek topluluktur. Ayni zamanda Avrupa Birliği hem Türk insanına hem de Müslümanlara karşı tereddütlerini bu topluluk ile işbirliği yapması halinde aşacağına inanıyorum. Rumeli Türkleri vasıtasıyla Türkiye ile Avrupa birliği arasında kurulacak geç kalınmış yakınlaşma bir an önce başlatılmalıdır.

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli