DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 34092170.32057%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

06:24

SABAHA KALAN SÜRE

Pelin Aldemir

Pelin Aldemir

18 Eylül 2023 Pazartesi

    Dış Politikada Denge Unsuru

    Dış Politikada Denge Unsuru
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

     

    Büyük devlet adamlarını dış politikada belli bir kalıba sokmak doğru değildir.Tüm güçlü devletlerin devlet adamları dış politikalarını dengeler üzerine oturtur.Ülkeler “Denge Politikaları “ ve ülke çıkarları gereğince varlıklarını daha güçlü kılar.

    2000 yılında Rusya Federasyonu Devlet Başkanı olarak göreve başlayan Vladimir Putin ,göreve başladığı günden bu yana iç politikada merkeziyetçi ,dış politikada ise pragmatik ve ılımlı bir Avrasyacı olarak profil çizmektedir.

    Putin için Ilımlı Avrasyacı tabiri neden kullanılmış olabilir? Şimdi sorumuza cevap arayalım.

    Vladimir Putin Rus ülkesinin iç politikası ve savunma politikaları gereği Avrasyacıdır. Rusya Dış Savunma Politikası Konseyi ,ülke çıkarları için Avrasyacılığın benimsenmesi gerektiğini savunmuştur. Putin’de bu yaklaşımı doğru bulup kabul etmiştir.Akıllı ve tecrübeli bir devlet adamı olan Putin’in tersini düşünmesi beklenemez.
    İç politikada Rusları birleştirerek Rus ideolojisini gerçekleştirmeyi kendisine en önemli görev addeden Putin ,kimilerine göre ise demokratik bir devletçidir.
    Gelelim diğer denge unsuruna;
    Vladimir Putin’in Avrasyacılığının belli bir düzeyde olması ve aşırılığa kaçmamasıdır.Bunun altında yatan neden ise denge unsurudur.Zira Putin ,ülkesinin çıkarları gereği Rusya’yı bir Avrupa ülkesi olarak görmektedir.Hatta kaleme aldığı “Birinci Tekil “adlı eserinde (Ot Pervogo Litsa) “ Rusya bir Avrupa ülkesidir.Hatta daha da ötesi Batı Kültür Ailesine mensuptur” . Demektedir.

    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile dostluk dengesini hiçbir devlet başkanının başaramadığı şekilde sürdüren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’nın dış politika anlayışı da Türkiye ‘nin milli çıkarları gereği barışcıl, demokratik,kapsayıcı ve dengelidir. Yüce Önder Atatürk’ün , “Yurtta Sulh,Cihanda Sulh.” Anlayışı Türkiye’nin dış politikasının temelini oluşturur .

    Rusya’yı kendi deyimiyle Avrupa ülkesi olarak gören dostumuz Vladimir Putin,NATO ve Avrupa ile karşı karşıyaya kaldıkları bu dönemde Türkiye’nin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın Nato ve diğer ülkeler lehine verdiği kararları dünya barışı için gerekli olduğunu, Rusya’nın gerçek manada dostu olan tek ülkenin Türkiye olduğunu kabul edecektir. Zira yaşanan somut gerçekler ortada olduğu kadar Türk dış politikasının tarihsel bir geleneğin gereği olarak barışçıl,akılcı ve adil olduğunu Tüm dünya liderleri bilmektedir. Türkiye, Rusya’ya karşı olası bir haksızlıkta da Nato ve Avrupa’nın yanında olmayacaktır.Çünkü Türk devlet adamları ve Türk Milleti en büyük savaşını haksızlığa, adaletsizliğe ve zulme karşı vermiştir

    Devamını Oku

    Tarihten Günümüze Yerel Seçimler “1930”

    Tarihten Günümüze Yerel Seçimler “1930”
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Türk Demokrasi tarihinde seçim sistemi ve çok partili hayata geçiş için önemli bir denemenin gerçekleştirilmesine sahne olan ilk seçimler “1930 Seçimleri”…
    Türkiye’de çok partili hayata geçişle beraber dinamiklik kazanan seçim müessesesi 1930 yılında yapılan belediye seçimlerinde ayrı bir nitelik kazanmıştır.
    Peki 1930 seçimlerinde neler oldu?

    1930 belediye seçimleri günümüzdeki gibi doğrudan belediye başkanının halkın oylarıyla seçildiği bir seçim değildir.”1580 sayılı kanun “ile belediye başkanı İç İşleri Bakanı tarafından seçiliyordu.Bu durum Türkiye’nin demokratik yaşama henüz hazır olmadığının bir göstergesidir.Buna rağmen 1930 seçimleri belediye meclis adayları için önemlidir.
    İlk defa tek dereceli yapılan,ilk defa kadınlara seçme ve seçilme hakkının verildiği 1930 belediye seçimlerinde ilk defa bir muhalefet partisinin seçimlere katılması önemli demokratik adımlar atıldığını göstermektedir.

    Gazi Mustafa Kemal Atatürk ‘ün isteğiyle Cumhuriyet Halk Fırkasının karşısında seçimlere katılan Serbest Cumhuriyet Fırkası kurucusu Fethi Bey’in seçim öncesi belediye başkanlarının seçimle işbaşına gelmesine taraftar olduğuna dair bir demeci çıkmıştır. SCF Genel Başkanı olası bir iktidar değişiminde artık “atanmış değil, seçilmiş” belediye başkanlarının görev başında olacaklarını ifade etmiştir.

    Mustafa Kemal Atatürk Fethi Bey’e güvence olmak üzere kız kardeşi Makbule Hanım ve yakın dostu Nuri Bey’in yeni kurulan partiye katılacaklarını bildirmiştir.

    Sizce 1930 belediye seçimleri nasıl sonuçlanmış olabilir?
    Serbest Cumhuriyet Fırkasının akıbeti ne olmuştur?Sorularının cevaplarını merak ettiğinizi tahmin ediyorum.Tarih merakı olan okurlarımın büyük bir bölümünün mevcut bilgilerini tazelerken diğerleri de kaynak kitaplarını karıştırıyor olabilirler.

    Siz 1930 seçimleri hakkında neler biliyorsunuz? Yakın zamanda toplum olarak yeni bir yerel seçim heyecanını yaşayacağız.Ülkemiz
    ve aziz milletimiz için şimdiden hayırlı olsun

    Devamını Oku

    KanlıEl   “Hai Taht Doktrini “ 

    KanlıEl   “Hai Taht Doktrini “ 
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Kim Kardashian’ı tanır mısınız? Ben kimolduğunu bilmiyorum. Ama haberleri incelerken Kim Kardashian adındaki bir şahsın twitter hesabıüzerinden yaptığı açıklamaları okuyunca onun bir şov yıldızı olduğunu öğrendim.Azerbaycan-Ermenistan sınırındaki çatışmaya Twitter paylaşımlarıyla dâhil olmuş.
    Ermenilerin Karabağ’da saldırıya uğradığınıiddia ederek “Karabağ’ı korumakiçin hayatlarını tehlikeye atan cesur erkek ve kadınlar için dua ediyoruz, Türkiye silah ve savaşçı göndermemesi konusunda uyarılmalı, Bakü’ye saldırgan güç kullanımını durdurması için çağrı yapılmalı, Azerbaycan’a ABD askeri yardım durmalı..”diyen Kardashian, Türkiye’nin Bakü’ye silah ve savaşçı göndermemesi için uyarılmasınıda talep etmiş.
    Ermenistan’ın sebepsiz saldırıların ve dezenformasyon kampanyasının kurbanı olduğunu savunan Kardashian, Azerbaycan’ın savaş propagandası yaptığını ve sosyal medyayı blokeettiğini de söylemiş. Bu kadın şov yapıyor diye içimden geçirirken şahsın mesleğini merak ettim. Meğerse şovcuymuş…
    Ermeni kökenli ABD vatandaşı Kim Kardashian, işinin ehli bir kadın doğrusu. Bol bol, boş boş şov yapmış anlayacağınız.Şovlar insanları eğlendirmek ve gündemde kalabilmek içindir. Televizyonda spikerimizin şovcu Kim Kardashian’ın sözlerine çok güldüm. Doğru söze ne denir? Şovcu Kim’in bu sözleri sarf ederken ilham aldığı kaynağı meğerse herkesçe bilinen bir kaynakmış diyerek bu boş sözleri bir çöpe atarak konuyu NOKTALIYORUM.

    Bugün tüm dünya gündemini ve özellikleTürkiye’yi ilgilendiren Azerbaycan-Ermenistan çatışması hakkında sizlerle bilgi alışverişinde bulunmak istiyorum. Kaderleri kaderimiz, kaderimiz kaderleri olmuş, tarihimizin, bugünümüzün dost ülkesi, kardeş ülke Azerbaycan geçmişten bugüne yaklaşık 30 yıldır haksız saldırılar altında. İçimiz kan ağlıyor. Azerbaycanlı kardeşlerimiz sığınaklarda can korkusu içindeler. Ölüm ve vahşet ise çok yakınlarında.

    30 yıl Azerbaycan ve Ermeni çatışmalarının devam ettiği oldukça uzun bir süre ve süreç. Çatışmaların neden ve sonuçlarıçok iyi analiz edilmelidir.1915’li yıllardan itibaren Ermeniler, sürekli yalanlar söyleyerek tarihi gerçekleri çarpıtma konusunda profesyonelleşmişler. Malumunuz yıllarca sahte soykırım iddiaları ile dünya gündemini meşgul etmişlerdir.Aslında mağduriyet ve soykırım yalanına kendilerinin inandıklarını sanmıyorum. Nasrettin Hoca’nın göle yoğurt mayalaması fıkrası misali “Ya Tutarsa”…

    1915’lerden geldiğimizde  ve Azerbaycan-Ermenistan çatışmalarının nedenlerine baktığımızda Ermenilerin bir yalanı daha gün yüzüne çıkıyor. Dağlık Karabağ’da yaşayan Ermeniler kendi kaderlerini tayin etmek istiyormuş. Bu istekleri de Azerbaycan tarafından güç kullanılarak engelleniyormuş. İşte banko bir yalan daha. Zira Ermenistan DağlıkKarabağ ile alakası olmayan ve Azeri nüfustan oluşan 7 bölgeyi sürekli işgal etmektedir.

    2007’de Madrid’de Azerbaycan ve Ermenistan Dışişleri Bakanları ile AGİT Minsk Grubu eş başkanları arasında gerçekleşen görüşmede “ Madrid İlkeleri” olarak adlandırılan çözüm önerisini kim reddetti dersiniz? Tabiki Ermenistan. Bu görüşmelerde Ermenistan silahlı güçlerinin işgalettikleri 7 bölgeden kademeli çekilmesi öngörülüyordu. “Peki, niye işgal ediyorsunuz veya niye çekilmiyorsunuz?” diye sorulduğunda Ermenilerin cevapları da hazır. Dağlık Karabağ’ın güvenliği tehlikeye girermiş ve savunma bakımından zayıf duruma düşerlermiş. Ermeniler hiçbir zaman çözümden yana olmadılar ki çözüm bulunsun. Süreç içerisinde BM Güvenlik Kurulu tarafından 1992 -1993 yıllarında alınanbazı kararlarda ve 2008 görüşmeleri sonrası da Ermeniler işgal ettikleri yerlerden çekilmemiştir. Üstelik  Hocalı Katliamı…Peki bu noktada ABD, Rusya, Fransa gibi Batılı devletler ve uluslararası kuruluşların tutumu neden açık değildir?  Bu tutumlarıyla da  tarihe kara bir leke bırakmışlardır. Nedenişgalci güçlere bir yaptırım uygulanmamıştır? Bu noktada samimiyetsizlikleridevreye giriyor. Her birinin samimiyetsiz olduğu aşikârdır ki sorun bunca yıldır çözülmeyip süreğen hale gelmiştir. Onların karar alıp  gizli Ermeni hayranlıkları ve Ermeniler lehine koruyucu tavırları ABD’nin ve Batılı devletlerin çılgın çocuğu Ermenistan’ı bir kez daha şımartmıştır. Kısacası yıllardır devam eden,Azerbaycan-Ermenistan çatışmasının çözüme kavuşamamasındaki en önemli etkenler;özellikle Rusya’nın tutumu, ABD’nin, Batı’nın çifte standartlar politikası veErmenilerin Hai -Taht Doktrinleridir. Her biri bu sorundan yıllarca beslenmiş,farklı çıkarlar ummuşlardır. Bunda da başarısız olmadıklarını söyleyemeyiz. Bu yazımda ayrı ayrı bu çıkar çatışmalarına yer vermem mümkün değildi. Çünkü herbir devletin çıkar çatışmasını tarihsel, sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi vb. pek çok boyutta ele almamız gerekir.

    Öte yandan bu devletler Ermenilerin “Hai-Taht Doktrinleri” yani Büyük Ermenistan kurma hedeflerinin hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir ideoloji olduğunu gayet iyi bilmektedirler. Ermeniler bile eminim ki bu ideolojilerine kendileri de inanmıyorlardır. En basitinden bugünkü nüfus verilerine baktığımızda tüm Ermeni nüfusu zar zor bir devlet kurmaya yetmektedir. Üstelik nüfus durumunu da incelediğimizde farklı coğrafyalarda yerleşmişlerdir. Bunu sadece nüfus olarak değerlendiremeyiz elbette. Ancak Karadeniz’de hâkimiyet kurma hayali ile yanıp tutuşan Rusya’nın Kafkasya’da ve bölgede bekçisi durumunda bulunan Ermeniler, Rusların ABD ve Türkiye’ye karşı kullandıklarıstratejik güçleridir. Diğerlerinin ise çıkarları farklı. Dediğim gibi kimseninErmenilerin büyük devlet kurma ideallerini filan önemsedikleri yok. ABD, Rusyave Batıdan aldıkları gazla tam yol ilerleyen Ermeniler bulundukları bölgede,yakınlarında yaşayan Türkiye ile Azerbaycan halkina kanlı elleri ileetmedikleri işkenceler kalmamış, canlara kıymış, tüm dünyanın gözü önünde bugünde vahşetlerine bir yenisini daha eklemeye devam etmektedir.

    Bugün Azerbaycan halkına  yapılan işkence ve saldırılarla küçücük çocukların, kadınların ve yaşlıların insafsızca öldürülmesinden zevk alan Ermeniler; Azerbaycan güçleri ile büyük kayıplar vermiştir. Hayali bir dünyada yaşamaktan uyanıp kullanıldıklarını görmezlerse kendilerinin haince sürdürdükleri bu saldırılarda zaten bit kadar olan nüfusunu da kaybedeceklerdir. Bu bağlamda saldırılarını sona erdirmeleri en çok kendilerine yarayacaktır. Allah akılfikir versin vesselam..

    Yazılı- görsel basında ve sosyal medyadaAzeri kardeşlerimizin yaşadığı dramları takip ediyoruz. Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN olmak üzere tüm Türkiye tek vücut olup Azeri kardeşlerimizin yanında oldu. Azerbaycanlı kardeşlerimizin haksızca uğradıkları saldırılara karşı  destek mesajları yağıyor.

    Her ne olursa olsun Türk halkı ortakideallerde daima bir ve beraber olmuştur. Malum parti hariç tüm siyasi partiler Ermenilerin saldırılarını kınayarak, Azeri kardeşlerimizin yanında olduklarını gösterdiler. İşte tarihin tek ve güçlü ülkesi sahip oldukları ile Büyük Türkiye’dir. Büyük Türkiye dünyada yaşanan hiçbir zulme kayıtsız kalmamıştır.Aslında Ermeni halkı da tarihi çok iyi irdelediklerinde kendilerine kimlerin dost kimlerin düşman olduğunu, kimlerin kendilerini kullandığını, kışkırttığını ve  kimlerin kendileriyle alay ettiğini çok iyi anlayacaklardır.

    Satırlarımı noktalarken saldırılarda yaşamını yitirmiş Azerbaycanlı kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acilşifalar diliyorum.

    Devamını Oku

    Gündemden Ne Kadar Haberdarız?

    Gündemden Ne Kadar Haberdarız?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

     

    Bugünkü yazımda siz değerli okurlarımız ile gündemi ve güncel olayları takip etme ve bunları yaşamımızda kullanabilme becerimizi irdeleyeceğiz. Öncelikle kendimize bazı sorular yöneltelim ve cevaplarını birlikte arayalım. Hemen hemen her gün ülkemizde ve dünyada milyonlarca insanı etkileyen yüzlerce olaydan haberdar mıyız? Gündemi ve güncel olayları düzenli bir şekilde takip edebiliyor muyuz? Bunları nereden ne nasıl takip ediyoruz? Daha da önemlisi gündemin ve güncel olayların bizdeki yeri nedir?

    Gerek eğitim gerekse günlük hayatımızda şu klasik cümle yapısını mutlaka duymuşuzdur. “İçinde yaşadığımız toplumu etkileyen güncel olaylardan haberdar olmak her vatandaşın sorumluluğudur.” Bir yandan yazarken diğer yandan yazıma kaynaklık eden bu cümleyi düşünüyorum.  Çünkü cümle anlam bakımından doğru. “…her vatandaşın sorumluluğudur, sorumluluklarımızı bilmeli ve yerine getirmeliyiz. Bu konuda hemfikiriz,diye düşünüyorum.

    Öğretmenlik yaptığım dönemde tarih, sosyal bilgiler ve kısa bir süre de İngilizce derslerine girdim. Özellikle sosyal bilimlerin seçkin ifadeleridir bunlar.Sosyal bilimlerde herhangi bir konuda beceri kazanmak diğer alanlara göre daha zordur. Ancak  gündemi takip etmek,  bunlardan faydalanabilmek becerisi sosyal bilimlerde biraz daha önemlidir. Bu konu oldukça derin ve kapsamlı. Burada yeri gelmişken naçizane küçük bir vurgu yapmak istedim.

    Gündem ve güncel olaylar bütünü; televizyon, radyo-haber kanallarının ve programlarının, gazete ve dergilerin, İnternet haber sitelerinin, facebook, twitter, instagram, youtube vb. sosyal medya ağlarının zengin konular olarak nitelendirdikleri,  beslendikleri, kullandıkları, ilgi çeken ve bu özelliği nedeniyle kapsama alanı geniş olan olaylar bütünüdür. Bu konu da derya deniz…

    İnternetin icadı, sosyal medyanın yaygınlaşarak cep telefonlarına taşınması ve nüfuzu ile gündem- güncel olayları daha aktif bir şekilde takip etmeye başladık.  Kitle iletişim araçlarının hayatımızı yeniden şekillendirme ve inşa etme yeteneğine sahip olduğunu düşünüyor musunuz? Cevapları duyar gibiyim. “Böyle bir gerçeklik elbette var, tabiki tartışılamaz bile,herkes için geçerli değil,oyle düşünmüyorum, katılmıyorum/katılıyorum,belki,yuzde yüz”… cevaplar uzar gider. Sizin cevabınız nedir?

    İlgimizi çeken, ihtiyaç duyduğumuz konu ve problemlerde bize en kısa sürede ulaşan bilgi kaynağı kitle iletişim araçlarıdır ki büyük bir kolaylığın yanı sıra bizlere bazen sahte bir güven sağlar. İşte bu noktada biraz durmak istiyorum. Özellikle çocuklar ve gençler için kontrolsüz ve amacı dışında kullanılmaları alışkanlığa dönüştüğünde bağımlılığa neden olabilir ve farkında olmadan onları içinde bulundukları çevreden koparıp sadece kendilerinin olduğu yapayalnız kalacakları bir dünya yolculuğuna çıkarabilir. Hepimiz biliyoruz ki pek çok acı gerçekler yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor.  Ben sosyal medyanın yanlış kullanımından kaynaklı sorunlara ve yalnızlık konusuna girmeyeceğim. Ayrıca sadece çocuk ve gençleri örnek göstermek istemiyorum. Zira büyükler daha bağımlı.

    Şimdi ”Gündemi ve günceli nasıl takip edelim,kendimize gerekli pek çok bilgiyi yaşamımıza nasıl entegre edelim?” konusuna dönelim.

    Yaşadığımız ve halen devam etmekte olan virüs salgınında, büyük küçük hemen hemen herkes tek yürek ekranları başında idi veya hala izlemeye, öğrenmeye, bilmeye devam ediyoruz. Veya düne kadar gereksiz oyunlar yüklü cep telefonlarımızdan korkunç yaratıkla tanışmama ve kendini koruma önlemlerini araştırıyoruz. Çok erken yaşlarda öğrendiğimiz ama bir türlü becerisini geliştiremediğimiz sabun ile el hijyenini yeni yeni istikrarlı bir şekilde kullanıyoruz. Kimse eskisine nazaran bu konulara daha az dikkat ettiğini söyleyemez. Salgında edindiğimiz her türlü olumlu davranışlarımızın tamamını burada örneklendirmem mümkün değil, gerekte yok. En az benim kadar iyi takip ettiğinizi tahmin edebiliyorum.

    Yazımda anlatmak istediğim konu da bu. Güncel olayların verildiği kaynaklardan ilgimizi çeken, bizler için faydalı konuları öğrenmek,  faydalandığımız bilgileri yeri geldiğinde kullanabilmek, beceri geliştirmek, becerilerimizi alışkanlığa dönüştürmek, hayata bakış perspektifimiz genişletmek için illaki bir virüs salgınına gerek yok. Çocuklar; anne, baba, ağabey, kardeş, dede, hala, teyze vb. ya da uzaktan eğitim ile öğretmen ve arkadaşları ile gündemi birlikte takip ettiler. Pek çok bilgiler edindiler, bunun yanı sıra ülkemizde ve dünyada yaşanan diğer konu ve olaylardan da haberdar oldular. Sosyal medya ağlarında paylaşım içerikleri değişti. Birçok kişi güncel olayları hangi kaynaklardan nasıl takip edeceğini öğrendi. Televizyon programlarının, bir dönem belli bir kesimin çok izlediği evlilik programlarından ibaret olmadığı, sosyal medyanın da sadece fotoğraf, gezilen, yenilen -içilen eğlenilen yerlerin paylaşma yeri olmadığı anlaşıldı. Hazır bu gerçeği öğrenmişken sizlere başta ifade ettiğim “İçinde yaşadığımız toplumu etkileyen güncel olaylardan haberdar olmak her vatandaşın sorumluluğudur.” cümlesine geri dönüyorum.

    Yazıma kaynaklık eden bu cümle hakkında şimdi neler düşünüyorsunuz? Gündemi ve güncel olayları takip etmek ve olumlu beceriler geliştirmek noktasında siz neler yapabilirsiniz? Bu konuda herkese düşen sorumluluklar nelerdir? Gündemi ve güncel olayları takip etmek gereklilik mi? Önceden ilgimizi çeken konular nelerdi? Şimdi neler ilgimizi çekiyor? Bizi geliştirmeyen boşa zamanımızı çalan gereksiz programlardan biraz olsun ayrılabildik mi?

    Çok soru sorduğumun farkındayım. Hepimiz evlerimizde ev içi serbest zamanlarımızda yayın kanallarından güncel olay ve haberleri takip edip programlar, filmler izliyoruz. Bu nedenle herkesin çok iyi bildiği bu konuda kendimize birtakım sorular yöneltip, cevaplarını bulmamızı, özellikle de çocuklara bu konuda ne kadar faydalı olabileceğimizi bir kez daha düşünmemizi ve kendimizi sorgulamamız gerektiğini vurgulamaya çalıştım. Yine evlerimizde birlikte yapılan etkinliklerin çok güzel olduğunu, zamanı dolu dolu gerekli şeyler için birlikte harcamanın önemini de kavradık.

    Cümlelerimi sonlandırma vakti geldi. Benim bu konudaki fikirlerim sadece bu kadar. Sizlerin de eminim bu konuda güzel düşünceleriniz, önerileriniz ve projeleriniz vardır. Yolu iyilikten, sevgiden geçen her insan değerli ve güzeldir. Yüce Allah’ın bize bahşettiği ömrün her dakikasını en güzel en sağlıklı şekilde geçirmeniz dileklerimle…

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Devamını Oku

    Koronalı Günlerde Evde Lezzetli Menüler

    Koronalı Günlerde Evde Lezzetli Menüler
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    2020 yılının şüphesiz ki en önemli gündem maddesi corona virüs salgınının ülkemiz ve dünya insanının alışkanlıklarında yarattığı ani değişimlerdir. Bu değişimlerden en çok etkilenen sosyal kurum ailedir. Özellikle kalabalık ortamları çok seven ve bu ortamlarda hızla yayılma imkânı bulan tüm tedbirlere rağmen küresel bağlamda hastalık ve ölüm bilançosu çok yüksek olan, insan ırkını yok etmeyi hedefleyen corona virüsünden bireyler ve toplumları korumakla birlikte zarar bilançosunu en aza indirmenin yolu aile bireylerinin evlerinde yeni yaşam tarzları oluşturarak sosyal yaşantıyı yeniden dizayn etmeleri, bunu da başarılı bir şekilde yönetmeleridir. Çünkü pandemi döneminde alınan tedbirler gereği dış dünyadaki sosyal yaşantının eve taşınması ile ailenin yükü artmıştır.

    Salgın nedeniyle dış dünyadaki sosyal yaşantımızı aktardığımız, hemen hemen bütün zamanımızı geçirdiğimiz evimizi daha renkli ve eğlenceli hale nasıl getirebiliriz? Aile bireyleri evde daha mutlu, sosyal ve huzurlu olmayı nasıl başarabilir? Yazımda bu soruların cevabını sadece bir örnek üzerinden sizlere aktarmaya çalışacağım. Örneğin corona virüs salgını öncesinde sık sık arkadaşlarımız ve dostlarımız ile buluşma yerlerimiz restaurant, cafe ve pastaneler vb. olurdu. Buralarda garsonların önümüze getirdikleri menüleri incelerken muhteşem sunumlu soğuk mezeler, ara sıcaklar ve ana yemekler iştahımızı kabartan rengârenk tatlılar ve yine sohbete anlamlar katan muhteşem içeceklerden tercih yaparken zorlandığımızı hatırlayın. Arkadaş muhabbeti, dost sohbeti elbette önemli ama kısa bir süre de olsa sohbete ara verip menülere gömülüp yiyecek, içecek ve tatlı seçimlerimize vakit ayırırdık. Artık salgın nedeniyle bu ortamlara gidemiyor, arkadaşlarımız ile buluşamıyor, sohbetlerimize eşlik eden masamızı süsleyen gözümüzü ve gönlümüzü doyuran yiyecek, içecek ve tatlılarımızdan tercihler yapamıyoruz. Ancak hemen karamsarlığa kapılmayalım ve sağlığımız için tüm bunların geçici olduğunu unutmayalım.

    Pandemi döneminde evimizde aile bireylerimizle güzel sohbetler eşliğinde sunumu ve lezzeti muhteşem yiyecekler hazırlamaya ne dersiniz? Dışarıdaki kafe ambiyansını evimizde oluşturmak hiç de zor değil. Evlerimizde çiçekler ve mis kokulu odalarda veya salonun bir kısmında kendimize güzel bir kafe ortamı yaratabiliriz. Ruhumuzu dinlendiren güzel müzikler eşliğinde yarattığımız sanat alanında başrolü oynayan yiyecekler ile özlemlerimizin en azından bir kısmını giderebiliriz.
    Korona virüsün sağlığımızı her açıdan tehdit ettiği aşikâr. Yine bu virüs nedeniyle evlerimizde kaldığımız sürelerde sağlıksız kilo almak ve bundan kaynaklı sağlık problemleriyle de uğraşmak an meselesi. Bilim insanlarının, doktorların ve beslenme uzmanlarının en çok endişe duyduğu bu durumdan da onların sağlıklı beslenme ve menü önerilerini dinleyerek kurtulmak mümkün.

    Geçenlerde dâhil olduğum bir whatsapp grubunda 24.dönem İzmir Milletvekili ve Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (BASAM) Başkanı Sayın Rıfat Sait’in kızı Zeynep Asrın Sait’in sağlıklı ve lezzetli yemekleri yaptığı @Healtyfood_recipes linkini tıkladım. Youtube kanalını ve instagram sayfasını merak ederek ziyaret ettim. İşte oradaki lezzetli ve sağlıklı menüleri görünce aklıma dışarıda sipariş verdiğim menülerdeki yiyecekler çağrışım yaptı ve bu yazıyı hazırlamaya karar verdim. Zeynep Hanım kanalında şeker ve unun üzerine çarpı koymuş. Menülerde kilo almanın en büyük günahkârları şeker ve un yok. Burada Kafe menülerindeki o muhteşem yiyecekleri aratmayacak sağlıklı ve lezzetli sanat eserleri var. Üstelik tarifleri ile birlikte.

    Healtyfood_recipes ’de; irmikli fit muhallebi, fit tahin helvası, kayısılı puding, karnabahar pizza, kahveli trüf, yulaflı ıspanaklı tava, sağlıklı puding tarifleri, karabuğday çorbası, sağlıklı kurabiyeler ve daha birçok muhteşem görüntülü fit yiyecekler var. Zeynep Asrın Sait Hanım özellikle karantina gunlerinde evimde sağlıklı besinler hazırlamamda ilham oldu. Sosyal medyada daha birçok bu şekilde kanallar kuran üretken genç isimler var. Yeter ki onları bulalım; emeği, göz nuru eserlerini mümkünse çocuklarımız ve gençlerimizle birlikte ziyaret edelim ki sosyal medyayı doğru kullanmaları hususunda da güzel bir örnek olsun.

    Tüm okuyucularıma ve sevdiklerine sağlıklı, mutlu ve huzurlu günler diliyorum.

    Devamını Oku