Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti öncesi Arnavutluk

26 Nisan 2024 - 21:02

24. Dönem AK Parti İzmir Milletvekili Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (BASAM) Başkanı Balkan Günlüğü Gazetesi İmtiyaz Sahibi

(AA) Rifat SAİT

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti öncesi Arnavutluk

Son Güncelleme :

09 Ocak 2022 - 22:10

695 okuma


(Last Updated On: 09/01/2022)

Rifat Sait

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan kısmetse 17 Ocak’ta Arnavutluk’a resmi bir ziyarette bulunacak. Bu ziyaret öncesi Arnavutluk’u analiz etmek isteriz. Zira bu önemli ziyarette masada kritik bazı konular görüşülmeyi bekliyor.
Arnavutluk, tarihimizde bizimle tarihi bağları olan dost ve akraba olmuş ve hatta çoğunluğu itibari ile Müslüman, dindaş bir millettir. Arnavutluk bizim için önemli bir ülkedir. Bugün Arnavutluk’ta 3 milyon Arnavut yaşarken Türkiye’de tahminen 5 Milyon Arnavut asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaşıyor. Bu bakımdan bu ziyaret önemlidir ve önemli konular görüşülecektir.

Ziyaret öncesi Tiran’da gerginlik

İlk olarak ziyaretin arifesinde dün Arnavutluk’un başkenti Tiran’da, Arnavutluk Demokratik Partisi (PD) Genel Başkanı Lulzim Başa’nın görevden ayrılması talebiyle düzenlenen protestolar dikkat çekti. Göstericilerle polis arasında gerginlik yaşandı. Arnavutluk’un eski Başbakanı Sali Berişa’nın çağrısıyla PD Genel Merkezi önünde toplanan göstericiler, binanın kapı ve pencerelerini kırarak içeri girdi. Polis, göstericileri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullandı.
ABD’nin Mayıs 2021’de Berişa’yı ABD’ye giriş için istenmeyen kişi ilan etmesinin ardından ülkedeki en büyük muhalefet partisi olan PD içinde fikir ayrılıkları yaşanmaya başlanmıştı. Bu kararın ardından, PD Genel Başkanı Lulzim Başa, Berişa’yı partinin parlamento grubundan çıkarılması kararı aldı. Bu karar, parti içinde gruplaşmalara neden oldu. Berişha, ülkesinde 1992 ile 1997 yılları arasında cumhurbaşkanı, 2005 ile 2013 yılları arasında başbakan olarak görev yapmıştı.

ABD’nin bölgedeki rahatsızlığı ve çıkarları

Amerika’nın Sali Berişa’yı istenmeyen adam ilan etmesi ilginç. ABD, hakkındaki “yolsuzluk ve yetki suiistimali” suçlamaları nedeniyle Arnavutluk’un eski cumhurbaşkanı ve başbakanı Sali Berişa ile ailesinin ABD’ye girişine yasak getirildiğini açıklamıştı.
Aynı ABD ve Avrupa (Direk olmasa da onların yönettiği mahkeme) , geçen yıl Kosova’nın seçilmiş Cumhurbaşkanı Haşim Taçi’yi görevi başındayken ve Kosova Meclis Başkanı Kadri Veyseli’yi tutuklamış Hollanda Lahey’de hapis etmişti.
Aslında Amerika bir şey yapıyorsa tam tersini yapmak ve tam tersini düşünmek gerekir. ABD’nin bu kararlarını iyi incelemek gerekir.
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama tarafından yapılan açıklamaya göre, ABD Avrupa Özel Harekât Komutanlığı (SOCEUR), ileri operasyon merkezini Arnavutluk’ta kuruyor. SOCEUR komutanı Tümgeneral David Tabor, yaptığı açıklamada Arnavutluk’un bölgedeki yeni özel harekât üssü için en iyi konum olduğunu söylemişti. Arnavutluk’taki üs ile beraber ABD bölgedeki Yunanistan, Kosova, Bosna, Karadağ, Kuzey Makedonya ve Sırbistan gibi ülkelerle yakın bir etkileşim içerisine girecek. ABD’nin Kosova’nın Ferizay kentinde Avrupa’daki en büyük askeri üssü olan Bonsteel ‘i de unutmamak lazım.

Büyük Arnavutluk projesi

Sayın Cumhurbaşkanımızın Arnavutluk ziyaretinde Büyük Arnavutluk ve Arnavutluk’un Kosova ile birleşmesi de gündeme gelir mi? Daha önce zaten mutlaka görüşülmüş ve istişare edilmiştir diye düşünüyorum. Hatırlanacak olursa, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, geçen yıl Kosova ziyaretinde ‘Büyük Arnavutluk mümkün’ çıkışının ardından Kosova ile birleşmek için yapılacak bir referandumda ‘evet’ oyu vereceğini açıklamıştı. Ayrıca Arnavutluk’un Elbasan şehrinde Arnavutluk ile Kosova’nın 7’nci görüşmesinde, iki ülke arasında 14 anlaşma imzalanmıştı. Bu çerçevede sınırlarda polis kontrolü yerine kamera kontrolüne geçilmesine karar verilmişti. Bu gelişmeler sonrasında ABD’nin sessiz kalması olayı zımni olarak kabul ettiğini gösteriyor.

Arnavutluk’un Yunanistan ile ilişkileri ve Türkiye’nin durumu

Arnavutluk’un Yunanistan ile olan ilişkisi de bizi yakından ilgilendiriyor. Bu ziyarette bunlar da konuşulur veya üstünden geçilebilir. Zira Arnavutluk’un Yunanistan ile bizim gibi ciddi sorunları var. Her şeyden önce bir kere Arnavutluk ve Yunanistan arasında teorik olmasa da resmi bir savaş hali bulunuyor. Evet, yanlış duymadınız, Yunanistan ile Arnavutluk arasında savaş hali devam ediyor. İkinci Dünya savaşı sırasında 1940 yılında İtalyanların Arnavutluk üzerinden Yunanistan’a saldırmasıyla Yunanistan, Arnavutluk’a savaş açmış ve bu savaş durumu kapanmamış hala devam ediyor. Tam bir trajik-komik durum.

Ancak Arnavutlarla Yunanlılar arasında en ciddi sorun, 1944 yılında Yunanistan’ın Kuzey Batısında Yanya vilayeti dolaylarında Çamerya (Çameria) bölgesinde yaşayan, Yunanistan’ın Çam Arnavutlarına yaptığı tarihi soykırımdır.

Arnavutluk’un Yunanistan ile kronikleşen Yanya denizindeki sınır anlaşmazlığı var. Bu sınır anlaşmazlığı Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Zira benzer olayı Ege Denizinde Yunanistan ile 12 mil sorunu olarak yaşıyoruz. Yunanistan’da, Yanya ( İyon ) Denizi’nde kara sularının 6 milden 12 mile çıkarılmasıyla ilgili kararname, Yunanistan Resmi Gazetesinde yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Yunanistan’ın Yanya (İyon) Denizinde aldığı 6 mili 12 mile çıkartma kararı bölgedeki Korfu adası ve yakınında bulunan, suların gelip çekilmesiyle bazı belli belirsiz üstünde insan yaşamayan kayalıkları başlangıç noktası varsayıp, buralardan 12 mili çıkartması, bu bölgede kıyısı olan Arnavutluk’u yakından ilgilendiriyor. Zira bu şekilde Yunanistan 12 mil hikâyesi ile Arnavutluk’un kara sınırını ihlal etmiş oluyor ve resmen Arnavutluk’a giriyor. Ayrıca bu durumu uluslararası alanda örnek gösterip Ege Denizinde de 12 mil ile Türk karasularını da ihlal etmeyi hak sanacak kadar sinsi ve cüretkâr davranacak.

Yunanistan ve Arnavutluk arasındaki deniz sınırının seyri, 2009 yılında imzalanan ikili antlaşmayla belirlenmişti. O dönem Arnavutluk’ta hükümette olan Başbakan Sali Berişa maalesef bu anlaşmayı çeşitli baskılar sonunda imzalamışlardı. Ancak o dönem muhalefette ve şimdi Başbakan olan Edi Rama, anlaşmayla Arnavutluk karasularına dâhil 225 kilometrekarelik alanın kaybedildiği gerekçesiyle konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdılar. Arnavutluk Anayasa Mahkemesi 2010 yılında Yunanistan ile yapılan bu uluslararası antlaşmayı anayasaya aykırı bularak feshetti. İyi ki de ettiler zira bu durum Türkiye için olumsuz bir uluslararası örnek teşkil ediyor olacaktı. O dönemki bilirkişiler de Arnavutluk hükümetinin Yunanistan’ın baskısına boyun eğerek Arnavutluk açısından dezavantaj yaratan bir düzenlemeye onay verdiği sonucuna varmıştı.

Arnavutluk’taki petrol ve doğal gaz kaynakları

Yunanistan Enerji Bakanlığı’nın 2014’te Arnavutluk ve Yunanistan arasındaki denizin 225 bin kilometrekarelik bölgesindeki petrol yataklarını gösteren bir haritayı yayınlamasıyla gerilim yaşanmıştı. BP, Exon Mobil, Chevron, Stat Oil gibi uluslararası petrol şirketleri belirlenmiş, yirmi bölgede ihaleye hazırlanılmış, 20 milyar Euro da kar bekleniyordu. Ne var ki Yunanistan’ın ihaleye çıkacağı birinci ve dördüncü alanlar Arnavutluk’a ait deniz egemenlik bölgesi içindeydi. Buralar 2009 anlaşmasıyla Yunanistan’a verilmiş bölgelerdi. Arnavutluk protesto notu verdi, gerilim arttı.

Yunanistan bu konuda acele ediyor. Belli ki tedirgin olduğu şeyler var. Yunanistan, kuzeybatısında Arnavutluk sınırıyla kesişen kıta sahanlığı bölgesinde doğal gaz kaynakları bulunduğunu tahmin ediliyor. Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis Ağustos ayında yaptığı açıklamada, İyon Denizi’ndeki kıta sahanlığını genişleteceklerini açıklamış, Tiran’dan bu açıklamaya sert tepki gelmişti. Yunanistan İyon (Yanya) Denizi’nde de henüz deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşması yapmış değil. Ancak hazırlıklarını tamamladığı hidrokarbon arama ihalesine çıkabilmesi için deniz egemenlik bölgelerinin belirlenmesi gerekiyor. Hukuki açıdan Yunanistan petrolü sadece kendi karasuları ve kendi karasuları dışındaki itilaflı olmayan sularda arayabilir.
Yunanistan iddiaya göre Mısır ve İsrail’le yapacağı Münhasır Ekonomik Bölge sınırlandırma müzakerelerinin son aşamasında emsal olarak kullanmak için de Arnavutluk’la bir an önce anlaşma imzalamak istiyor. Bütün bu gelişmeler Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor.

Türkiye’nin Arnavutluk’taki askeri deniz üssü

Bu arada ilginç bir bilgi verelim. ABD, Arnavutlukta askeri üs kurma çalışmaları süre dursun Türkiye çok önceden Arnavutluk’ta askeri üs kurmuştu. Türkiye’nin Arnavutluk‘un Vlora (Avlonya) kenti yakınlarında Orikum’da bulunan bir askeri deniz üssü bulunuyor. Buraya Osmanlı döneminden kaynaklanan Paşa limanı ismi verilmiş. Küçük ama son derece stratejik bir askeri üs. Paşa limanı, 1950’lerde Sovyetler Birliği’nin Akdeniz’deki tek üssüydü. Arnavutluk’un 1961 yılında Varşova Paktı’ndan ayrılmasından sonra üs Sovyetler Birliği ile Arnavutluk arasında bir sorun haline geldi. Sovyetlerin dağılmasından sonra üs Türkiye tarafından yeniden inşa edildi ve ikili anlaşmalara göre Türk Deniz kuvvetleri üssü kullanma hakkına sahip. Türkiye’nin yurt dışındaki ilk askeri üssü olan Paşa limanı 1997’de kuruldu. Burası iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesi için büyük rol oynuyor. Aynı zamanda Arnavutluk Donanması’nın da bulunduğu Paşa Limanı, 20 dönümlük bir arazide hizmet veriyor ve burada sürekli olarak Türk askeri (Bahriyelisi) bulunuyor.

Arnavutluk’taki Feto faaliyetleri

Bu önemli ziyarette etkinlikleri kısmen gücü azalan ama hala Arnavutluk’ta faaliyetleri devam eden Feto’nun Epoka isimli üniversitesi ve diğer okulları için son nokta konabilir. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımız, Arnavutluk ziyareti kapsamında vakit müsaitliğine göre Türkiye tarafından yaptırılan ve geçen yıl hizmete giren Fier dostluk hastanesini, yine Türkiye tarafından Arnavut depremzedeleri için yapılan Laç şehrindeki konutları ve son olarak da Türkiye tarafından yapılan meydandaki büyük camiyi de ziyaret edebilir.
Bu önemli geziyi ABD, Sırbistan ve Yunanistan yakından takip edecektir. Hayırlı olsun.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.