DOLAR 34,5416 0.17%
EURO 35,9558 -0.78%
ALTIN 3.001,951,36
BITCOIN 33990261.78993%
İzmir
18°

PARÇALI BULUTLU

06:23

SABAHA KALAN SÜRE

127 okunma

Euro Bölgesi ve Çin

ABONE OL
25/12/2011 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Daha önceki tarihli yazımda “Çin ‘Euro Bondları, yani AB Tahvillerini almazsa Euro Bölgesi, Kıbrıs Rumlarının AB dönem başkanı olacağı 1 Temmuz 2012’yi görmez. Avrupa Birliği, altın bir tepsi içinde tahvillerini Çin’e sunuyor. Üstelik ‘Kurtar beni’ feryatları ile. Çin’in Avrupa Birliği tahvillerini tereddütsüz alacağı inancındayım” ifadelerini kullanmıştım. Öngörülerim doğru çıktı. Her ne kadar Avrupa Birliği kendi içinde, borç krizi ile mücadele etmek için daha sıkı bir “Mali Birlik” kurmak üzerinde anlaşma sağlayamadıysa da Çin, Avrupa Birliği’ne yatırım yapmak için 3 yüz milyar dolarlık bir fon planlama kararı aldığını açıkladı. Çin Merkez Bankası şimdi bu yeni yatırım fonunu yönetmek için bir araç oluşturmayı planlıyor. Çin’in ekonomik batağa doğru hızla giden Avrupa Birliği Tahvillerini almak ve Avrupa Birliğine yatırım yapmak kararı, tamamen dünyanın ekonomik liderliğine oynama hedefinden kaynaklanıyor.

Çin’in bu kararı dünya devletlerine ekonomik gidiş ve yatırım notunu veren uluslararası kuruluşları da harekete geçirdi ve Avrupa Bankacılık hisselerinin notunu bir gıdım yukarı iterek, negatiften nötr’e yükseltti. Yani şimdilik “Kötünün iyisi” notunu verdiler. “İyinin kötüsü” ile “Kötünün iyisi” arasında dağlar kadar fark var.

 

AB’NİN SAYGINLIĞINA DARBE

 

Avrupa Birliği’nin Euro Bölgesi’ni korumak için Mali Birlik konusunda bölünmesi, AB’nin saygınlığına kötü bir darbe vurdu. İngiltere ve Macaristan’ın dışında geri kalan AB üyesi 25 ülke, Euro Bölgesini korumak için “Katı Bütçe Kuralları”nın kendi ülkelerinde uygulanmasını kabul ettiler. Bir başka deyişle de egemenliklerinin bir kısmını daha Brüksel’e devrettiler. Brüksel şimdi gelecekte AB üyesi ülkelere yeni vergiler koyup bu vergileri tahsil edebilecek konuma geldi. AB’nin 25 ülkesine daha sıkı Bütçe açığı denetimi ve borçlanma kuralları gelecek. Bunu Osmanlı dönemindeki “Düyun-u Umumiye”ye, daha doğrusu “Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi”ne benzetmek olası. “Düyun-u Umumiye” 1872-1939 yılları arasında Osmanlı Devleti’nin dış borçlarını denetleyen Avrupalı bir kurum idi. Şimdi Avrupa Birliği içinde de aynı sistemle işleyen bir kurum oluşturulacak. Bu kurum 25 Avrupa Birliği üye ülkesini mali açıdan denetleyecek ve gerektiğinde mali kısıtlamalar uygulayacak, gerektiğinde de yeni vergiler koyacak. Üye ülkeler bundan böyle taslak bütçelerini artık AB Komisyonuna, bir başka tanımlamayla da AB Bakanlar Kuruluna göstermek ve onayını almak zorunda. Onay alamayana, yardım yok, kredi yok, fon yok, sübvanse yok. Mali açıdan güçlü olan İngiltere, kendi ekonomisi üzerinde tek başına söz sahibi olması nedeni ile AB denetimlerini kabul etmedi ve bu kurumun dışında kalmayı tercih ederek, kendi finansal hizmetler sektörünü AB’nin denetimi altına vermek istemedi. Macaristan ise daha evvelden moratoryum ilan etmiş bir devlet olduğundan anlaşılan mali denetim altına girmek istemiyor. Yunanistan artık Türkiye’den zeytinyağı, tereyağı veya peynir gibi ürünler alıp, etiketini değiştirerek Avrupa Birliği’ne satamayacak, satamadığı gibi de üretim sübvansesi alamayacak.

Kıbrıs Rum tarafı da AB’nin tüm fonlarını yalan beyanlarla söğüşleyip haksız gelir elde edemeyecek bundan böyle.

 

RUMLAR SIKIŞTI

 

Bu koşullar, yıllardır Kıbrıs’ın güneyinde ekmek elden su gölden yaşayan, kene gibi yapıştıkları Avrupa Birliği’nin sırtından geçinmeyi alışkanlık haline getirmiş olan Rumları fena halde sıkıştıracak. Şimdilerde yetmiş Sent’e muhtaç olan Yunanistan, “Kelin merhemi olsa kendi başına sürer”  misali, Kıbrıs Rumları’na artık eskisi gibi üzeri örtülü/açık hiçbir yardım yapamayacak. Dolayısıyla Rum ekonomisini de artık daha da kötü günler beklemekte. Maaşlar ya düşürülecek, ya da devlet dairelerinde işten çıkarmalar başlayacak. 13. maaş ve gereksiz fazla mesai gelirleri geçmiş mutlu yıllardan kalan güzel anılar olacak. İşsizlik ise çalışanların sayısının üçte birine kadar yükselecek. Birçok Kıbrıslı Rum’un çalışmak için KKTC’ye gelmesi hiç uzak bir olasılık değil. Zira çalışmak için KKTC’ye gelen Rumlara rastlamaya başladık bile.

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP