Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) İzmir Şubesi ev sahipliğinde Gıda ve Tarım Sektör Kurulu Türkiye İstişare Toplantısı Anemon Fuar Oteli’nde gerçekleştirildi.
Sektörün sorunları ve çözüm önerilerinin tartışıldığı toplantının öğleden önceki bölümünde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Nihat Pakdil, TÜGEM Genel Müdür Yardımcısı Dr. Talat Şentürk, TÜGEM Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvancılık Dairesi Şb. Müdürü Dr. Ömer Sinan Tamer, BRC Başdenetçisi-Dinçer Sözen Gıda Yön. Kur. Başkanı Can Sözen ve MÜSİAD Gıda ve Tarım Sektör Kurulu Başkanı Dr. Halim Aydın konuşmacı olarak katıldı. Öğleden sonraki oturumunda gerçekleştirilen istişare toplantısına da İzmir Milletvekili-Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nükhet Hotar, Sosyolog Doç. Dr. Mazhar Bağlı ve Ak Parti İl Başkanı Ömür Kabak katıldı.
Toplantıda açılış konuşması yapan MÜSİAD İzmir Şubesi Başkanı Cemal Öztürk, ”Gıda ve Tarım Sektöründeki gelişmelerin ve 2010 hedeflerinin konuşulup müzakere edileceği bu toplantı, uzmanlarca yapılan tespitlerin tarım sektörüne önemli bir kapı aralayacağını ve gerek sektör, gerekse ekonominin tamamı açısından önemli mesajların verileceği bir platform olacaktır” dedi ve toplantıya İzmir’de ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti.
MÜSİAD Gıda ve Tarım Sektör Kurulu Başkanı Halim Aydın, Türkiye’nin 2023’de 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmasında, ülkenin tarım ve gıdadaki potansiyelinin büyük rolü olacağını söyledi.
Aydın, MÜSİAD İzmir Şubesince düzenlenen Gıda ve Tarım Sektöründe 2010 Yılı Hedefleri ve İstişare Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, gıda ve tarımın, Türkiye’nin önemli sektörleri arasında bulunduğunu anlattı.
Türkiye’de ve dünyada 2 yıldır yaşanan ekonomik daralmaya karşın, tarım sektöründe artış gözlendiğini ifade eden Aydın, ”Türkiye’nin 2023’de 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmasında, ülkenin tarım ve gıdadaki potansiyeli büyük katkı sağlayacaktır” dedi. Gıda ve Tarım Kurulu olarak, 3 yıldan bu yana sürdürdükleri çalışmalar doğrultusunda hazırlanacak ”Tarım Raporu”nu 2010’da kamuoyu ile paylaşmayı hedeflediklerini işaret eden Aydın, rapor ile Türkiye’nin tarım kaynaklarındaki gücünü ortaya koymayı amaçladıklarını söyledi.
Aydın, 2010 içinde yasalaşması öngörülen Biyogüvenlik Yasa Tasarısı çalışmalarına katkıda bulunduklarını vurgulayarak, şöyle konuştu: ”Doğal tohum kaynaklarının ve biyoçeşitliliğin zengin olduğu Türkiye için önemli bir yasa. Alt komisyon tartışmalarına katıldık. Şu anda sadece yasaya ilişkin olarak bitkisel üretimin tartışıldığını gözlemledim. Biyoçeşitlilik konusu da genellikle GDO etrafında tartışılıyor. Hibrit tohum ile doğal tohum yan yana ekildiğinde, doğal tohumda bozulmalar oluyor. Biyoçeşitliliği koruma kaygısı varsa bu noktaya da özen gösterilmeli. 400 yıldır kendini koruyan bir biber türü, bu şekilde kaybolabiliyor. Türkiye’de tohuma göre bir strateji ve üretim planlaması yapılmaması nedeniyle biyoçeşitlilik tehlike altında” dedi.
Türkiye’de turizm ve tarımın bir arada değerlendirilmesi gerektiğini de kaydeden Aydın, turizm çalışmalarına gıda tanıtımının eklenmesinin büyük avantaj sağlayacağını söyledi. Dr. Halim Aydın, MÜSİAD Gıda ve Tarım Sektör Kurulu’nun 2010 yılı hedefleri arasında helâl gıda konusunun önemli yer tuttuğunu da vurguladı. Çeşitli ülkelerde yaşayan Müslümanların, helâl tohumdan ve embriyodan ürün yetiştirilmesini istediğini belirten Aydın, “Genetik ve teknolojik gelişmeler, hayvanların embriyosuyla oynuyor. Müslümanlar da Musevilerin ‘koşer’ sertifikalı ürünlerine yönelmek durumunda kalıyor. Dünyada 2 trilyon dolarlık helâl gıda pazarı ve 2 milyar müşterisi bulunuyor. 57 ülkede helâl gıda sertifikası veriliyor. Önümüzdeki günlerde bu tartışmalar devam edecektir.” diye konuştu.
Organik tarıma büyük önem verdiklerini anlatan Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Türkiye’nin doğal tohumlarına dayalı üretim yapılmalı. Hibrit tohum daha çok kazandırdığı için çiftçiler doğal tohumu terk ediyor. Türkiye, fonksiyonel tohum olan fındık ve kayısı gibi yüzlerce çeşitten oluşan potansiyele sahiptir. İhracat hedefinde ülkenin doğal dokusunu da mutlaka sunmak gerekiyor. Aksi halde Hisar domatesi, hibrit domatesi ile rekabet edemez. Organik tarım tohumu ile dünyada katma değer yaratacak bir ürüne sahip olabiliriz. Yeter ki bir sertifika sistemi getirilsin, standart oluşturulsun” dedi.
Gıda ve Tarım Sektör Kurulu Türkiye İstişare Toplantısı’nın öğleden sonraki oturumuna katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, İzmir Milletvekili Nükhet Hotar, konuşmasına MÜSİAD İzmir Şubesi yeni yönetimini tebrik ederek başladı.
Hotar, toplantıda yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 3 çocuk önerisinin birçok çevreden eleştiri aldığını ifade ederek, ”Eleştirenler, şöyle derler: ‘8-10 çocuğu olanlar, çocuklarına bakabiliyor mu?’ Ancak bizim buradaki hareket noktamız bilimsel verilere dayalı. En son nüfusumuzun 72 milyon 500 bin olduğunu görüyoruz, yaş grubu ortalaması da 29. Bu ortalama yıllara göre gittikçe yükseliyor. Ortalama ömür uzuyor ve yaşlı nüfus giderek artıyor” dedi.
Türkiye’nin de Avrupa ülkelerinde olduğu gibi yaşlı nüfusa sahip ülke konumuna gelebileceğini dile getiren Hotar, ”Yaşlanmış nüfusa sahip ülkeler, çalışacak nüfusa ihtiyaç duyuyor. Türkiye’nin rekabette genç nüfus avantajı, her aileye 3 çocuk önerisiyle korunabiliyor” diye konuştu.
”Milli Birlik Projesi”ne de değinen Nükhet Hotar, ”demokratik açılım” adıyla bilinen projeden, Türkiye’de yaşayan 72 milyon kişinin de alacağı olumlu şeyler olduğunu ifade etti. Kardeşlik içinde yaşayan kişilerin torunları olduklarını belirten Hotar, Türkiye’nin altyapısı, geçirdiği süreçler ve geçmişinin Milli Birlik Projesi’ne uygun olduğunu dile getirdi.
Hotar, Türkiye’nin en önemli sorununun terör olduğunu, teröre çare bulmak için Milli Birlik Projesi’ni gündeme getirdiklerini vurguladı. AK Parti’nin iktidara geldikten sonra açılım çalışması başlattığını ancak son dönemlerde çalışmaların hız kazandığını söyleyen Hotar, bugüne kadar TCK ve Terörle Mücadele Kanunu’nda çok ciddi değişiklikler yaptıklarını, yerinden yönetim anlayışını güçlendirdiklerini, terörden zarar görenlerin zararının temini konusunda çalışmalar yaptıklarını ifade etti.
”Demokratik açılım” sürecinin devam edeceğini anlatan Hotar, ”Bu süreçte insanların daha mutlu olabilmesi için her şey değişebilir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili, bayrağı İstiklal Marşı ve ülkemizin bütünlüğü değişemez” dedi.
HABERLER
2 gün önceHABERLER
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce