“Hür doğdum, hür bir mesleğe intisap ettim. Allah’ımdan başka bir amir tanımıyorum. Geride ne kirli bir mazi ve ne de yüz kızartıcı hatalarım vardır. Kimsenin namusu ve şerefi ile namussuzlar gibi oynamadım. Hiçbir masumu arkasından vurmaya tenezzül etmedim. Mücadelem, daima ve daima rakip ve hasımlarımla karşı karşıya, göğüs göğüsedir. Ne mesnetsiz bir adamım ve ne de en hafif hava değişimlerinden müteessir olacak bir fırıldağım.” 1945
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Kıbrıs uyuşmazlığına çözüm bulma çalışmaları son hızla sürdürülürken yapılan açıklamaları kuşku dolu yaklaşımlar olarak değerlendirmek durumundayız. Mendil büyüklüğündeki ülkenin önde gidenlerinin açıklamalarına koşut siyasetçilerin açıklamaları da kuşkularla doludur. “Ya 6 ayda uzlaşmanın olmasını sağlayın ya da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıyın…” Bu konuşma, Londra’da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörü olan bir ülkenin başkentinde Kıbrıs uyuşmazlığının bu güne değin en fazla konuşulduğu bir ülkede yapılıyor. Sonuç ortalık yerlerde sürünüyor…
Evet İngiltere’nin! Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörü olduğu gerçeği yeni mi anlaşıldı sorusu istemesek de aklımızda takılıyor. Diğer yandan 3 garantör ülkeden uyuşmazlığa çözüm arayışını ummak veya istemek düş ötesi bir durumdur. Uzun yıllara dayanan çözümsüzlük sürecinin de 6 ay gibi kısa bir zaman diliminde aşılacağının da beklenmemesi gerekmektedir. Hele BM sürecinde yürütülen görüşmeleri AB sürecine taşıma hazırlıklarının yapıldığı dönemde beklemek eşyanın doğasına aykırıdır. AB’nin öncelikle uluslararası bir kuruluş olmadığı konusunda uzlaşmak durumundayız. İslam Konferansı Örgütü’nün üye sayısı Avrupa Birliğine üye ülkelerin sayısından fazla olmasına karşın uluslararası örgüt olarak kabul edilmemektedir. Bu yapıdaki bir kuruluşun alacağı veya aldığı bütün kararlarda açıktan taraf olduğu gerçeği sırıtıyor.
TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİ
Önümüzdeki 2012 yılının ikinci yarısında mendil büyüklüğündeki ülkenin dönem başkanlığını üstlenecek olması bu gerçeği değiştiremez. Hiçbir ilişkisi ve bağlantısı olmamasına karşın Türkiye’nin AB üyeliği ile ilişkilendirilmiş olması gerçeği ise adı geçen birliğin taraf olduğunun da gerçeğidir. Kıbrıs uyuşmazlığının çözümüne ilişkin olarak alfabedeki harflerin sıralandığı planların olduğunun söyleniyor olması bir başka kuşku olmaktadır. Buna koşut olarak AB ülkelerine ait uçakların Ercan’a inmesi karşılığında Türk limanlarının Rumlara açılacağının duyurulması bir başka kuşku olmaktadır. Birliğe bağlı uçakların tarifeli seferler dışında çartır dedikleri şekilde inmiş olmaları Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıdıkları anlamına gelmeyecektir. Bu işlem ticari ve göstermelik bir ilişki olarak kalacaktır. Bu türden uçuşların bile süreklilik kazanmayacağı gerçeğinden hareket edildiğinde kendi ayağımıza da kurşunları sıkmış duruma geleceğiz. Yunanistan İş Federasyonu eş güdümcüsü Bay İoannis Patsiavos ‘un ilginç bir çağrısı var. Türk işadamlarına 29 uçak alanı, kamu bankaları ve limanları satın alma çağrısı yapıyor. AB’nden umudunu kestiğinden olacak adaları da siz alın diyebiliyor. Toplam 3 bin 500 adanın satın alınması isteniyor. Bu gerçek bile Büyük Germen İmparatorluğu’nun simgesi olarak tanımlayacağımız AB projesinin geldiğimiz noktada iflas ettiğinin de göstergesi oluyor. AB ülkelerini saran ekonomik açmaz dalgalar halinde bütün üye ülkeleri etkilemeyi sürdürüyor.
YUNANİSTAN’IN DURUMU
Açmazın ortalık yerlere çıktığı Yunanistan’ın Euro bölgesinden çıkması veya çıkarılmasının da çözüme katkısının olmayacağı biliniyor. Sırada açmazla boğuşan diğer üye ülkelerin de olduğunun unutulmaması gerekiyor. Yunanistan’daki siyasi partilerin benzer şekilde açmazla boğuştukları hatta bazı partilerin de hükümetin konumuna koşut iflas bayrağını çekebileceklerine ilişkin t-onlarca haberi ülke basınında bulmak olasıdır. Kaldı ki bu kuruluşun Kıbrıs Türklerine uygulanan izolasyon ve ambargoların kaldırılacağına ilişkin bütün sözleri de boşlukta dolaşmaktadır. Konuya ilişkin olarak geçtiğimiz günlerde Lefkoşa’da yapılan toplantılarda bu güne değin yapılanlar masaya yatırılarak olası gelişmeler değerlendirilmiştir. Uluslararası nitelikteki çalışmalarda Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun yalnızlığa bırakıldığına da üzülerek de olsa tanık olmuş bulunuyoruz. Siyasi partilerden ve hükümetten temsilcilerin toplantılara sonuna dek katılmamış olmaları bir başka kuşkumuz olmaktadır. Bizler her şeyi çok iyi biliyoruz. Bu tür toplantılara ne gerek var diyorlar mı ne…
Sevgi ile kalınız…
HABERLER
6 saat önceHABERLER
6 saat önceKÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önce