DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 21574561.13848%
İzmir
29°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Gerçek Bir Yahşi Batı Hikayesi…

ABONE OL
03/09/2020 00:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Genç akademisyen dostumuz Neval KONUK, Rumeli Türk tarihi ve kültürü üzerine öylesine ilginç detayları gün ışığına çıkarıyor ki neredeyse Da Vinci Şifresi’nin kahramanı Robert Langdon’u misali birgün çıkıp da “kutsal kasenin Rodop Dağlarında olduğunu” keşfetse inanın hiç şaşırmayacağım!

 

daltonlarNeval Hocanın en ilginç özelliklerinden birisi de popüler kültür ile tarihçiliğini harmanlama konusundaki kabiliyetidir. Geçtiğimiz günlerde www.samsunmubadele.org.tr ‘nin de alıntı ile yayınladığı “Vahşi Batının ilk Osmanlı kovboyu” Hacı Ali’nin gerçek öyküsünü tam da “Cem Yılmaz’ın Yahşi Batısı” ile aynı günlerde servis etmesi onun bu kabiliyetini birkez daha gözler önüne seriyor.

 

Tesadüfen aynı gün birini sanal alemde, ötekini beyaz perdede izleme olanağı bulduğum “Vahşi Batının en hızlı silah çeken doğulularının” öykülerini sizlerle paylaşmak için nasıl bir sabırsızlıkla klavyemin başına geçtiğimi anlatamam size!

 

Birçoğunuz izlemişsinizdir, Cem Yılmaz’ın son filmi “Yahşi Batı” 1881’de, Osmanlı Padişahının Amerikan Başkanına hediye ettiği elmas kolyeyi teslim etmekle görevlendirilen Aziz Vefa (Cem Yılmaz) ve  Lemi Galip (Ozan Güven) isimli iki kahramanın başından geçen komik olayları işliyor. Red Kit Çizgiromanlarının neredeyse tüm kültlerini bulabiliyorsunuz filmde: “kanun kaçakları, at hırsızları, üç kağıtçı şerif, saf ama mağrur kızılderili reisi, posta arabaları, saloonlar, kumarbazlar, düello sahneleri, hızlı silah çeken bayan kovboylar…” Eh, bu kültleri bir de bizim kültürümüze ait “yağlı güreş, İstanbul kantoları, sanat musikisi, kabadayılık, şerbet satıcıları, nargile, kasabaların kurtuluş günleri” gibi yerli motiflerle karıştırıp bir de üzerine mizah sosu ekleyince ortaya seyirlik bir film çıkmış.

 

Cem Yılmaz’dan izlediğimiz “hayali Yahşi Batı” öyküsünü meraklıları nasıl olsa izleme olanağı bulurlar. Gelin ben size, Neval Konuk Hocamızdan öğrendiğimiz “gerçek Yahşi Batı” öyküsünü anlatayım:

 

1850’lere girilirken Meksikalılar’la yaptığı savaşı kazanarak Arizona, California, Nevada, Utah ve New Mexico gibi çok geniş bir bölgeyi topraklarına katan Amerikalılar, gerek savunma gerekse nakliye için yeni stratejiler geliştirmek zorunda kalmışlardı. Batıda altın yataklarının bulunmasıyla beraber Texas’tan California’ya ulaşımı sağlamak, federal hükümetin en önemli sıkıntılarından birisi haline gelmişti.

 

Savaş bakanı J. Davis, bu bölgedeki çöllük arazi koşullarına dayanıklı askeri ve sivil birliklerin oluşturulmasında develerden yararlanma fikini ortaya atar ve kongreyi “camel military corps” isimli bir askeri birlik kurmak üzere 30.000 dolar bütçe ayırmaya ikna eder.

 

1850’lerde devam etmekte olan Kırım Savaşında Ruslar’a karşı deve birlikleri kullanan Osmanlı ordusunu incelemek için bölgeyi ziyaret eden Wayne ve Parker isimli iki Amerikalı subay, 1855-56’da dönemin Padişahı II. Abdülmecit’in izniyle 33 adet deve satın alarak  ülkelerine dönerler. Kısa süre içinde iki tanesi Padişah Efendimizin hediyesi olmak kaydıyla çeşitli ülkelerden toplanan yaklaşık yüz deve, Amerikan ekonomisinin emrine girmiştir bile…

 

Lakin deve almakla iş bitmiyordu. Develerin tabiyatını bilen bakıcılara da ihtiyaç vardı. Çare olarak, içlerinde gerçek bir Osmanlı vatandaşı olan Hacı Ali’nin de olduğu birkaç deve bakıcısı Amerikan ordusu tarafından işe alınır.

 

Yunan ve Suriye kökenli ebeveynlerin evladı olarak İzmir’de dünyaya gelen Hacı Ali’nin asıl adının Philip Tedro olduğunu ve İslamiyeti sonradan seçerek Mekke’ye giderek hacı ünvanı aldığını da Neval Hocamızın notlarından öğreniyoruz.

 

Amerikan ordusunda deve çobanlığı yaparken ünvanı “cowboy” değil ama muhtemelen “camelboy” olan Hacı Ali’nin adı, telaffuzundaki zorluk nedeniyle bir süre sonra “Hi Jolly” oluverir. Develerle birlikte 15 dolar maaşla batıya posta taşımacılığı ve keşif gezilerine de katılan Hi Jolly, kendisiyle birlikte yeni dünyaya gelen öteki deve çobanlarının aksine Amerika’da kalmayı tercih eder, 1857’de Amerikan vatandaşı olur.

 

Kuzeyliler ile güneylileri karşı karşıya getiren Amerikan iç savaşı, develerin Amerikan ordusundaki varlıklarının sonu olur. Kısa bir süre posta hizmetleri için kullanılan develer, şubat 1864 ve mart 1966’da açık arttırma ile satılarak elden çıkarılır. Zavallı develerin bir bölümü sirk hayvanı olur, bir bölümü ise sahipleri tarafından çöllere bırakılır. Madenciler ve avcılar, çöllerde çaresizce dolaşan develere vahşi hayvan muamelesi yapar, gördükleri yerde öldürürler. Çöllerde son vahşi deve  1946’da Arizona’da yakalanır, 1956’da California’da bir başka vahşi deve görüldüğü iddia edildiyse de bunu kanıtlamak mümkün olmaz. Osmanlı topraklarından getirilen birisinin 1934’te Los Angeles hayvanat bahçesinde öldüğü de biliniyor.

 

Peki Hi Holly, Amerika’da başka neler yapmış? Bir süre Colorado Nehrinin iki yakası arasında taşımacılık yaparak para kazanmaya çalışmış, ancak bu işten umduğunu bulamayınca o da çaresiz çok sevdiği develerini çöle bırakmış. 1880’de Tucson’da Serna isimli bir hanımla evlenen Hacı Ali, Quartzsite kasabasına yerleşmiş. Amelia ve Hermenia isimli iki kızını da müslüman olarak yetiştiren eski dostumuz, 1899’da develerini bulmak sevdasıyla tekrar çöllere düşmüş. 1902’de Wickenburg yakınlarındaki çölde bir devenin boynuna sarılmış vaziyette cesedi bulunduğunda Hi Jolly, 73 yaşındaydı.

 

Cem YILMAZ’ın Aziz Efendisi ve Lemi Beyi gibi, terbiyesiz Amerkan başkanı Garfield’a (!) “sizin boyda deveye bizim oralarda rastlanmaz” diye ayar verip vermediğini bilemeyiz ama Hacı Ali’nin Amerikan folk kültürünün bir parçası olarak hala yaşadığını söylemek yanlış olmaz.

 

Hollywood filmlerine de konu olan kahramanımızın, The New Christy Minstrels isimli müzik gurubunun 1950’lerde söylediği “Hi Jolly the camel driver” isimli şarkıyla bir hayli popüler olduğunu görüyoruz.

 

Ölümünden 33 yıl sonra Arizona Otoyollar İdaresi tarafından mezarının bulunduğu Quartzsite’da piramit biçiminde bir anıt yaptırdığını, üzerine metal bir şiltten deve resmi konduğunu, heryıl kasabanın ticaret odası tarafından 10 Ocakta “Camelmania: Hi Jolly Daze Parade” isimli etkinliklerle anıldığını da eklemekte yarar var.

 

Hacı Ali’nin mezarına dikilen kitabesinde “Hi Jolly’nin son kampı burasıdır.” diye yazıyor. Ne diyelim? Allah rahmet eylesin.

    En az 10 karakter gerekli