DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 21709530.85939%
İzmir
27°

AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Hakkı’nın Hakları

ABONE OL
03/09/2020 00:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“İnsan haklarına saygıyı öteden beri ilke olarak kabul eden Kıbrıs Türk’ü, ne büyük devletlerin baskısı ve tehdidiyle haklı davasından gerileyebilir ne de Megali İdea’nın esiri olanların tahakkümleri altına girebilir.” 1978

Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

Uluslararası toplumun adadaki temsilcisi konumunda olan Bay Aleksandr Dovner’in taraflara sunduğu 2008-2012 dönemine ilişkin belge konusunda başlayan tartışmalar sürüyor. Adı geçen belgede görüşmelere katılan Bay Dimitris Hristofyas ile Mehmet Ali Talat da belgede ortalık yerlere konulanlara tepki gösteriyorlar. Bay Hristofyas Dovner Belgesinde “ yanlışlık, değişiklik ve tuhaflıklar” olduğunu söylerken Mehmet Ali Talat ise uluslararası toplumu eleştiriyor. Eleştirisinin dozunu arttıran Talat “BM’in Kıbrıs sorununu eğlenceye dönüştürdüğünü” kaydediyordu. Son dönemde güvenilmez kişi konumuna düşürülen Bay Dovner, liderleri sosyal etkinlik adı altında bir araya getirdi. Sosyal içerikli olmasına karşın yemek sırasında fıkra anlatmadıkları biliniyor. Sosyal içerikli yemeğin taraflar arasında doğrudan müzakereleri başlatmayı amaçladığının kaydedilmesi duyulan güvesizliğin pekişmesine neden oluyor. Rum basını ise Bay Dovner’in mendil büyüklüğündeki ülke ile ipi gererek çatışma yolunu seçtiğini yazıyor. Olası görüşmeler öncesinde zemin araştırmasının yapıldığını söylemek fazladan abartı olmasa gerek. Bay Anastasiadis’in müzakerelere sıfırdan başlanması gerektiğini ortalık yerlere bırakması 1968 yılından bu yana yapılan görüşmelerin çöp sepetine atılması demektir.

 

DOĞAL KAYNAKLARIN EŞİT PAYLAŞIMI

 

Bay Nikos Anastasiadis Ada’nın çevresinde bulunan doğal kaynakların eşit şekilde paylaşılamayacağının türküsünü çığırıyor. Bu görüşüne de zemin hazırlama çalışmalarına devam ediyor. Buna karşın 2009 yılında Tamar bölgesinde bulunan doğalgazdan Noble Enerji Şirketi’nin yüzde 36 hissesi bulunuyor. Mendil büyüklüğündeki ülkenin ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgesinde bulduğu doğalgaz için Haziran ayında değerlendirme sondajına hazırlandığı duyuruluyor. Adı geçen şirketin önde gideni Bay Charles Davidson ise “Önümüzdeki 5 yıl içinde iki kat büyümeyi hedefliyoruz. Böylece üretimimiz rezervlerimiz ve nakit akışımızı da iki katına çıkarmayı başaracağımıza inanıyoruz” diyor. Euronews’un sorularını yanıtlayan Bay Anastasiadis, Bay Dovner’in belgesine ilişkin sorusunu yanıtlarken “ Bağdaşma ve ayrışma adlı bu rapor müzakere sürecinde göz önünde asla bulundurmayacağımız bir belge. Ayrıca geçmişteki çalışmalarımızla da uyumlu değil” diyordu. Bu tutumu oyun oynaması için salonun orta yerine çıkarılan taze gelinin nazlanmasının ötesinde cilvelenmesi ile örtüşüyor. Bu bakış ve yaklaşımını kısa sürede değiştirmeyeceği görülüyor. Bu nedenle uluslararası toplumu ikna etmek ve inandırmak için görüşme masasına oturulması bir anlamda okyanusta boşa kürek çekmekle koşut bir yaklaşımdır. Bay Anastasiadis’in bu güne değin uluslararası toplumun öne çıkardığı “iki toplumlu, siyasi eşitliğe sahip iki bölgeli bir federasyon tezidir. Buna karşın bu yaklaşım sayısal ya da niceliksel eşitlik anlamına gelmiyor. Tıpkı kaynakların işletiminde, kalkındırılmasına katılımda ve elde edilecek gelirden pay almada eşitlik olmaması gibi” düşüncelerini ortalık yerlere bırakıyor. Yüksek perdeden konuşmayı yeğlediği anlaşılan adı geçen kişi 2014 yılı Mayıs ayında yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde de müzakerelerin başlatılmasının beklenilmemesi gerektiğine vurgu yapıyor. Bu durumda uluslararası toplumun aceleci davranması isteği ise boşlukta kalmaktadır. Kathimerini gazetesine konuşan İngiltere’nin adadaki Yüksek Komiseri Bay Mattew Kidd; “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, içerisinde doğalgaz yatakları bulunan Münhasır Ekonomik Bölge’deki tüm egemenlik haklarına sahip olduğunu, burada yapmak istediği her şeyi yapabileceğini ve bu konudaki uygulamaların Kıbrıs sorununun çözümü de dahil bölgedeki istikrarı sağlayacak şekilde yapılması olanağının bulunduğunu” kaydediyor. Karşı taraf böyle destekleri bulmaya devam ettiği sürece müzakere masasına niye otursunlar. Seçim yorgunu konumuna düşürülen Kıbrıs Türkleri de seçimlerle boğuşup dursunlar. Nasıl olsa Üsküdar’a kadar gidenler atları alıp hemen kaçarlar. Uzlaşmadan yana olmadığı belli olan ve bu yaklaşımı ortalık yerlerde sürünen Bay Anastasiadis’e bu yaklaşımı nedeniyle yukarıda söylediklerini yedirmek gerekiyor mu ne…

 

    En az 10 karakter gerekli