DOLAR 32,2222 0.13%
EURO 35,1312 0.05%
ALTIN 2.509,870,02
BITCOIN 22209214.12662%
İzmir
31°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Özün Başarısı

0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

“Dünyanın her tarafında zulme ve kadre uğrayanlara maddi yardımlarda bulunan büyük devletler, ne yazık ki hayatını bu topraklarda idame ettirmek isteyenlere uzaktan bakmışlar. Maddi yardım olarak diğer tarafa milyonları aktarırken bizim sınırlarımız içine bir türlü giremediler”.1982

             Dr.Fazıl KÜÇÜK

 

Geride bıraktığımız Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında daha önce öngörülen adayların ikinci tura kaldığı biliniyor. Doğal olarak kim seçilirse seçilsin Kıbrıs Türkü’nün Cumhurbaşkanı olarak görevini yapacaktır. Yaşamakta olduğumuz açmazın içinden çıkabilmemiz için Cumhurbaşkanı’nın liderliğinde el ele vererek elimizi taşın altına koyarak aşacağımız konusunda büyük bir uzlaşı içinde olmamız gerektiğini kaydetmek istiyoruz.

Seçim alanlarında söylenenlerin artık orada kalması gerekiyor. Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü konusunda yoğun bir çaba içinde olacağımız bir döneme gireceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Bunun için resmi olmayan 5’li müzakere sürecinin işaretleri de veriliyor. Bu nedenle seçilecek kişinin herkesi kucaklayıcı bir yaklaşım içinde olması gerekiyor. Yeni bir döneme girerken birbirimize daha saygılı olmamız gerektiğinin altını çizmek istiyoruz. Bugüne değin yaşadıklarımızdan sonra geldiğimiz nokta ortalıklardadır.

Bizler kendi iç sorunlarımızı tartışırken karşımızdaki unsurun boş durmayıp diplomatik çalışmalarını sürgit ettiği biliniyor. Yıllar öncesinde gündeme taşınan Kayıp Kişiler konusu yeniden ısıtılarak gündeme taşınıyor. Bu konuda her iki toplumun temsilcilerinden oluşan bir ekip tarafından çalışmalara başlanmıştı. Zaman uzadığı için bütün olumsuzluklara karşın istenen veya murat edilen sonucun alınamadığı hemen herkesçe biliniyor.

Karşımızdakiler aldıkları bir kararla sanki bugüne değin hiçbir şey yapılmamış gibi yeni bir çalışma başlattılar. Eylül ayından itibaren üç aşamalı bir projeyi uygulamaya koyacaklarını açıklıyorlar. Öncelikle Atina’da anma toplantısı yaptıktan sonra Lefkoşa’da da benzer bir toplantı düzenleyeceklerini açıklıyorlar.

Ada dışında yapacakları tanıtım toplantısına Amerika’dan başlayarak diğer ülkelerde devam edeceklerini söylüyorlar. İflas etmiş Yahudi bir tüccar gibi eski defterleri karıştırarak bir sonuç alabilme çabasına kapıldılar. Bizlerin de Lefkoşa’da oturarak başarı şansımızın olmayacağının bilinmesini istiyoruz. Bu düşünce yapısı içinde olanlarla elimizdeki belgelerle mücadele etmemiz gerekiyor. Temsilciliklerimizin olduğu bütün yerler de bizim mücadele alanımız olmalıdır.

Önümüzdeki dönemde işlerimizin kolay olmayacağının bilincinde olarak çalışmalara başlamamız gerekiyor.

 

Devamını Oku

Hareketin Ortaklığı

0

BEĞENDİM

ABONE OL

      “Rum uzlaşma istememektedir. Dünya kendisini Kıbrıs Hükümeti ve halkı olarak görmektedir. Elinde,’Sen Kıbrıs’ın hükümran hükümeti ve halkısın. Ülken işgal edilmiştir. Bu işgali kaldırmak için dünya sana yardımcı olacaktır’  diyen bir ferman tutan Kipriyanu’dan masa başında Türk halkı ile uzlaşarak Ortaklık Cumhuriyeti’ni iki bölgeli (bi-zonal) şekliyle kurmasını beklemek saflık olur”.1980

             Dr.Fazıl KÜÇÜK

     Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırması ile başlayan çatışmalar boyut kazanarak devam ediyor.Saldırganların işgali altında bulunan Dağlık Karabağ’ın fazla zaman yitirmeden işgalden kurtarılması için Azerbaycan karşı saldırıya geçti.30 yıla yaklaşan süredir işgal ettikleri yerleşim yerlerinde KAÇKINLAR diye tanımlanan perişan yaşamlarını dünya kamuoyu sürekli olarak görmezden geliyor.

Ermenistan yönetiminin sırtı sürekli olarak emperyal amaç güdenlerce sıvazlanırken Rusya’nın konuya şimdilik girmek istemediğini söylemek gerekiyor. Arka bahçesi olarak gördüğü Ermenistan’la birlikte hareket etmek istememesinin birincil nedeni Ermeni Yönetiminin izlemekte olduğu Batı yanlısı politikasıdır.3 milyona yaklaşan nüfusu ile yoksullukla boğuşan ülkenin Diyaspora Ermenilerinin tahrikleri ile saldırıya geçtikleri biliniyor.Diyaspora Ermenilerinin Dağlık Karabağ’ın ötesinde Türkiye’den de toprak istekleri olduğu hemen herkesçe biliniyor.Çünkü bu isteklerini Anayasalarında kayıt altına almışlardı.

Ermeni saldırganlığının bir diğer nedeni ise 13 Ekim 1921 tarihinde imzalanan GÜMRÜ ANLAŞMASI’nı (KARS) tanımıyor olmasıdır.(Sınırların belirlendiği Gümrü kasabası şu anda Ermenistan sınırları içinde bulunmaktadır).98 yıl önce imzalanan bu anlaşma ile Türkiye-Azerbaycan ve Ermenistan’ın sınırları belirleniyordu. Yüce Atatürk imzalanan adı geçen anlaşmayı değerlendirirken, “Ermeni meselesi denilen ve Ermeni ulusunun gerçek olmayan isteklerinden çok dünya kapitalistlerinin iktisadi yararlarına göre çözülmek istenilen mesele Kars Anlaşması ile en doğru şekilde çözüme ulaştırılmış oldu” diye tanımlıyordu.

16 Ocak 2019 tarihinde Mısır’ın ev sahipliğinde Doğu Akdeniz Gaz Forumu kurulması İsrail-Yunanistan-Mısır-Rum Yönetimi-İtalya ve Ürdün arasında imzalanan anlaşma ile olmuştu. Kurulan birlikteliği ileri aşamaya taşıyacak ve işlerlik kazandıracak anlaşma yine Kahire’de imzalandı.Anlaşma ile Bölgede bulunan doğalgazın ihracının teşvik edileceği belirtiliyor.Fransa da foruma katılım başvurusu yaparken Amerika ile AB’nin adı geçen forumda gözlemci statüsü ile bulunacağı vurgulanıyor.Buna karşın imzalar atılırken Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarının yok sayıldığını da kaydetmek istiyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurdukları bu denklemin dışında tutanlar gazın Avrupa’ya ulaştırılması konusunda yardımcı olabilmesi için adı geçen iki ülkeyi aralarına almaları gerektiğini kaydetmek gerekiyor.

Her yıl Eylül ayında düzenli olarak toplanan BM Genel Kurulu’nun toplantıları Korona Virüsün gölgesinde kalarak çalışmalarını sürdürüyor.75. Yıl Genel Kurul toplantılarına katılan liderler kuruma yönelik eleştirilerinin dozunu arttırarak tamamlıyorlardı. Genel Yazman Antonio Guterres eleştirilere yanıt verirken Amerika ile Çin arasında yaşanan SOĞUK SAVAŞ’a dikkat çekerek, “Çok tehlikeli bir yolda ilerliyoruz. Dünyamız en büyük iki ekonomisinin böldüğü bir geleceği kaldıramaz” diyor. Uluslararası Topluma da küresel ateşkesi yıl sonuna kadar 100 gün içinde hayata geçirme çağrısı da yapıyor.

Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte hareket ederek haklılığımızı dünyaya anlatmamız gerekiyor.

Devamını Oku

Hukuksuzun Hukuku

Hukuksuzun Hukuku
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

“Dört senedir adadaki bütün huzursuzluğu yaratan Yunanistan’dır. Türk halkını her gün biraz daha tedirgin eden, hak ve hukukunu çiğneyen Yunanistan’dır. İlhakın başka gayesi olmadığını iddia eden yine bu küçük devlettir. Masum Türk halkını ‘kana boyayacağım’ diyen katil Grivas’a bunları söylettiren Megalo İdea’nın zebunu dejenere millettir”. 1967

Dr. Fazıl KÜÇÜK

Cumhurbaşkanı seçimine doğru geri sayım devam ederken adaylar başvurularını ilgili makamlara yaptılar. İlk belirlemelere göre 12 adayın seçilmek için başvurdukları biliniyor. Yapılacak olan hukuki incelemeden sonra bu sayı kesinleşecektir. Halk da belirlenecek olan adaylardan o yüce makama uygun göreceği birisini oyları ile seçecektir. Bu yüce makama seçilecek olan kişinin işinin zor olacağını kaydetmek gerekiyor. 

Birbirimize karşılıklı olarak güven duymak birincil sorunumuzdur. Bu konuda hemen herkes uzlaşıyor. Buna koşut yıllardır çözülemeyen veya çözülmek istenmeyen Kıbrıs uyuşmazlığımız vardır. İçeride sağlanacak toparlanmadan sonra sırada dışarıda yapılacak diplomatik çalışmalarla uyuşmazlığın temel nedenlerinin en ince ayrıntılarla anlatılması vardır. Öncelikle uluslararası hukuktan ve geçerliliğini halen koruyan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş antlaşmalarından kaynaklanan haklarımızın olduğu ısrarla muhataplarımıza anlatılması gerekiyor. Bu nedenle dış temsilciliklere büyük görev ve sorumluluk düşeceğinin bilincinde olunması gerekiyor.

Dünyayı saran salgının bütün devlet yapılarını bozması veya sarsması nedeniyle yeniden yapılanma çalışmaları yapılıyor. Bizlerin de bu yapılanmaya uyum göstermemiz ve yeni bir devlet yapısının da kurulması kaçınılmazdır. Bölgemizin ateş çemberinden geçtiği bu günlerde karşımızdaki unsurun adanın tek egemeni olmadığı noktasından hareketle yapımızı düzeltmemiz durumunda güzel günlere ulaşmamızın yakın olduğu gerçeğinin de bilinmesini istiyoruz.

Uluslararası alanda yapılacak çalışmalarda Türkiye’nin katkısının yanı sıra Kıbrıs Türk’leri üzerinden para kazanan iş insanlarımızın da katkı koymasının sağlanması kaçınılmazdır. Sivil toplum kesimleri ile sendikaların da sorumluluk alarak bu mücadelede yer almaları gerektiğini zorunlu gördüğümüzün altını çiziyoruz. Başaralı olacaksak hep birlikte başarılı olmak durumundayız. Aksi halde zamanımızı boşuna harcamış olacağız. 

Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilim emperyal amaçlarını yenemeyen kıyıdaş ülkelerin de katılımı ile iyice açmaza doğru evriliyor. Fransa’nın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörü olmadığı halde Yunanistan ile Kıbrıs Rum Yönetiminin yanında saf tutuyor olması AB’nin desteğinin ötesinde anlam içeriyor. Bu çabasını bir öç veya hınç alma olarak değerlendiriyoruz. Burada üzerinde durulması gereken en önemli husus adada hangi ülkelerin asker bulunduracağına ilişkin 1959 – 1969 döneminde imzalanan antlaşmaların belirliyor olmasıdır. Fransa’nın bu tavrı uluslararası antlaşmaları yok saymaktır. Buna koşut ülkelerine verilen bir askeri üssün şımarıklığı ile Türkiye’ye cephe aldığının da bilinmesini kaydediyoruz.

Ekim ayında seçilecek olan Cumhurbaşkanı kim olursa olsun çalışmalarını kolaylaştırmak hepimize düşen bir görev olmalıdır. Birlikte harekete edersek başaramayacağımız engelin olmayacağını düşünüyoruz. 

Kıbrıs Türk’lerine dayatılan hukuksuzlukları aşmak için mücadelemizi zaman yitirmeden başlatmamız gerekiyor.

Devamını Oku

Ayarın Fabrikası

Ayarın Fabrikası
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

“Türk’lere ‘köle ruhlu kimseler’ diye hitap edecek kadar ileri gidenler ne yazık ki tarihlerini inkar etmektedirler. Vahşet içinde yaşayan Yunanistan’ı ancak asırlar süren Türk idaresinin ehlileştirdiğini, medeni insanlar arasına soktuğunu unutmuş gibiler. İstiklallerini kendilerine bahşeden velinimetlerine ebediyete kadar daima minnettarlık hisleri ile hareket etmelerini beklerken bu kadar küstahça saldırılar maalesef tekrar bunların, vahşileşmekte olduğunu, tekrar medeniyet ve insanlık dersi almaları lazım geldiğini gösteriyor”. 1958  

    Dr Fazıl KÜÇÜK

Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervlerinin belirlenmesi için Türkiye’nin bir süredir yürüttüğü sismik araştırma çalışmaları AB ülkelerini rahatsız etmiş gibi görünüyor. Adı geçen kuruluşların hangisi olursa olsun sıklıkla bildiri yayınlıyorlar. Bu bildirilerde Türkiye sürekli olarak suçlanıyor. Bazen de bunun ötesine geçerek tehdide varan açıklamalar yapıyorlar. Kendi ordusunu bile kuramayan adı geçen birliğin kendini tatmin etmek için bu yolu denediğini kaydetmek gerekiyor.

 AB’nin dönem başkanı olan Almanya’nın bölgede yaptığı hukuksuzlukları ile nam salmış olan mendil büyüklüğündeki ülkenin yedeğine takılarak Türkiye’ye karşı Yunanistan’ı destekleyeceklerini açıklıyor olmalarını da dikkatle izliyoruz. Bir yandan açıktan taraf olanların diğer yandan da iki ülkenin savaş etmemeleri konusunda çaba harcıyor olmaları ortamın bir kez daha yay gibi gerilmesinin nedeni oluyor. Benzer tutumlarını NATO’nun güneydoğu kanadı zarar görmesin diyerek Kıbrıs’ta Rumların Türklere karşı yaptıkları saldırıları da önleyemedikleri biliniyor. 

Bu şaşı bakışlarını sürgit ettirdikleri için karşımızdaki unsuru şımartarak uzlaşmazlığa itmiş oluyorlar. Bu kadarla yetinmeyenlerin ortak çıkarlarımız diyerek 24 Eylül’de AB Konseyi toplantısında Türkiye için yaptırım listesi hazırladıkları bildiriliyor. Bunun ötesine geçerek hem Türkiye’nin hem de AB’nin çıkarlarını koruyacaklarını açıklıyor olmaları takdir edersiniz ki inandırıcılıktan uzak güvensiz bir yaklaşım oluyor. Güven vermedikleri bilindiğine göre diplomasi kanalları kullanılarak Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklılığının anlatılması gerekiyor.

Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları olduğu gerçeğini anlamamakta ısrar eden Bayan Angela Merkel, “Bütün AB ülkeleri Yunanistan’ın haklı hukuki itirazlarını ciddiye almak ve bu ülke ile dayanışma göstermek durumunda”  diye konuşurken Bay Trump “Doğu Akdeniz’de gerilimin düşürülmesi” çağrısında bulunuyor. Buna koşut bölgede Rusya’dan sonra güç olabilme çabasına girişmiş olan Fransa’nın başındaki kişinin ise bir yanının açıkta kaldığı anlaşılıyor. 

Kurulduğu günlerden bu yana geçen süreçte kara sınırlarını genişleten tek ülke olan Yunanistan bu çabası ile şimdilerde genişlemesine deniz alanlarını da eklemiş oluyor. Bu genişlemesini en fazla korunmaya mazhar ülke olarak sınırlarını emperyalist ülkelerin katkıları ile gerçekleştiriyordu. Daha önce Ege’de ilan ettiği 6 deniz mili olan kıta sahanlığını 12 mile çıkaracağına ilişkin olarak aldığı karar Türkiye’nin kararlı tutumu nedeniyle amacına ulaşamamıştı. Türkiye’nin bu yönlü girişimi savaş nedeni olarak kabul ettiğini o dönemde ilan ettiği biliniyor. Kudurmuşun alışmıştan beter olduğuna inandıkları için Bay Mitçotakis İyon Denizi’nde aynı yöntemi deniyor.1982 yılında imzalanan BM Deniz Hukuku Sözleşmesi kıyıdaş ülkelere Kıta Sahanlığını 12 mile kadar ilan etme hakkı tanıyor. Bildiriyi imzalayan ülkeler sözleşmenin bu hükmünden yararlanıyorlar. 

Kıbrıs Türklerinin ANNAN’ın Belgesinin oylanması sonrasında yalnızca sempati kazanmanın ötesinde kazanımlarının olmadığı biliniyor. O dönemde Çözüm diye yola çıkıldığı günlerden bu yana Kıbrıs Türklerinin zemin kaybettiğini söylemek olasıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimine gidilirken üzülerek de olsa bu gerçekle yüzleşiyoruz. Bu kadar parçaya ayrılmış olan yapımızı içeriden çökertmenin kolay olacağı endişesini taşıyoruz. Buna karşın halkımızın bu tuzağa düşmeyeceğine de inanmak istiyoruz. 

Bu dönüşü yaparken karşımızdaki kişinin kim olursa olsun bizim gibi düşünmediği biliniyor olsa bile saygı duymamız gerekiyor. Bu kadar parçalara ayrılan toplulukların sonsuza dek varlıklarını devam ettiremediklerine tarih tanıklık etmektedir. 

Adadaki kalıcılığımızın güvencesi olan Annan’ın belgesinden önceki fabrika ayarlarımıza dönmemiz gerekiyor.

Devamını Oku

Resmin Büyüğü

Resmin Büyüğü
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

“Kıbrıs meselesinde 1955’lerden bu yana AHEPA* hep EOKA’yı desteklemiş, direkt ENOSİS isteğinde bulunmadığı günlerde ise Kıbrıs’ın Rum olduğu tezini savunmuştur.1974 Barış Harekatı’dan sonra Türkiye’ye ambargo konmasında AHEPA’nın rolü büyük olmuştur.1976’da Sayın Ecevit’e vaki suikast teşebbüsünün arkasında AHEPA vardır. Ermeni görüntüsü altında Türk diplomatlara vaki saldırının para babası Kilise ile AHEPA’dır”. 1980

                                                   Dr.Fazıl KÜÇÜK 

Amerikalı Trump’ın dünyadaki kuyuları taşla doldurmaya devam etmesi nedeniyle ülkesi de güç kaybetmeye devam ediyor. Buna koşut Türkiye’ye karşı yaptırımları öngören çalışmalar da sürdürülüyor. Rusya’nın bölgede güç olmaya başlamasına koşut AB ile Çin’in de sırada olmasından rahatsızlık duyması son derece doğaldır. Afrika’nı en büyük petrol rezervine sahip olan Libya’yı da elinden kaçırmak istemiyor.

Amerika’da George Floyd’un öldürülmesi sonrasında başlayan kölelik, ırkçılık ve sömürgecilikle bağlantılı kişilere ait olan anıt ve heykellerin yıkılmasına ilişkin saldırıların önü arkası kesilmiyor. Beyaz Ev içinde yer alan eski Başkanlardan Andrew Jackson’ın heykelinin de saldırıya uğradığı belirtiliyor. Adı geçen kişinin görevde olduğu sırada çok sayıda yerlinin ölümüne neden olan Kızılderili Tehciri Yasasının mimarı ve çok sayıda kölesi olan bir başkan olarak biliniyor. Buna koşut İngiltere’de köle ticareti yaptığı bilinen Lolston’un yıkılan heykelinin yerine protestoculardan birinin heykelinin dikileceği bildiriliyor.

Ada’nın güneyindeki Rum yönetimi, üzerinde anlaşmaya varılan East Med projesini 50 kişilik parlamentoda oybirliğine yakın oyla (47 kabul 2 çekimser oy) onayladı. Buna karşın AB sürekli olarak her fırsatta Türkiye’ye sondaj faaliyetlerini durdurması için baskı yapmaya devam ediyor. Aslında bu gibi konularda bağışıklık kazandığımızı da kaydetmek gerekiyor.

Kıbrıs Barış Harekâtının 46. Yılına gelene dek çözüm önerilerinin havalarda uçuştuğu dönemleri gerilerde bırakmış oluyoruz. Konuşulmadık hiçbir konusu kalmadığı gerçeğini sıklıkla yineliyoruz. BM aracılığı ile hazırlanan plan ve projelerin bir yerde toplanabilirse geniş bir külliye oluşturacak mekanın büyüklüğünü düşünemiyoruz.

BM Genel Yazmanı Bay Antonio Guterres’in son yaptığı açıklaması ile Sovyetler Birliğinin yöneticisi Bay Mihail Gorbaçov’a özendiğini çağrıştırıyor. Yeni  bir dünya düzeninin kurulması gerektiğini Nelson Mandela’nın doğum günü kutlamaları sırasında söylüyor. Dünya üzerindeki eşitsizliğin her geçen gün yeni boyut kazandığı vurgusunu yaptıktan sonra Güvenlik Konseyi’nin yapısının da değiştirilmesi gerektiğini kaydediyor. Var olan yapı yaptırım gücü olmayan hantal bir yapıya dönüştüğü için daha uzun süre bu şekli ile sürdürülebilir olmadığının altını çiziyor. Gerekçe olarak da bugüne değin alınan kararların uygulanamadığını ve bu nedenle çağrı yaptığını belirtiyor.

Böyle bir yapının sürekli olarak güçlünün yanında olması nedeniyle işlevini yitirdiğini ve yeniden yapılandırılması gerektiğini sıklıkla yinelediğimiz biliniyor. Kurulması düşünülen yapının 5 büyük olarak kendilerini gören ülkelerin sorunların aşılması karşısında daha duyarlı olmaları gerektiği konusunu pek dikkate almadıkları şikayet konusu idi. Buna koşut kurulması düşünülen yeni yapının bugünkü aksaklıkları da aratmamasını diliyoruz.

Kıbrıs Barış Harekâtının 46. yılında kendi çözüm önerilerimizin neleri içerdiğinin tam olarak bilinmediği yapılan tartışmalardan anlaşılıyor. Görüşme masasına gidilirken tam donanımlı olarak gidilmesi halinde inisiyatifin bizlerde olacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Karşı tarafın ortalıklara koyduğu önerilerin peşinden gitmek zorunda kalıyoruz.

46 yıl içinde ülkemiz üniversiteler ülkesi noktasına doğru hızla evriliyor. Bu üniversitelerimizden yetişmiş İnsan insan gücümüzün olduğu yadsınamaz. Bu kaynaktan şu veya bu nedenle yeterince yararlanamadığımız biliniyor. Öncelikle bu noktadan birlikte hareket ederek herkesi de büyük resmin içine alarak çalışmalara başlanması gerektiğinin altını çiziyoruz.

Büyük resmin içinde yer almak konusunda birbirimizin görüşlerine saygı duyarak çalışmalara başlamamız gerekiyor 

Devamını Oku