DOLAR 34,1657 0.08%
EURO 38,2175 -0.21%
ALTIN 2.917,95-0,51
BITCOIN 2243056-0.13828%
İzmir
30°

AÇIK

05:27

SABAHA KALAN SÜRE

224 okunma

HAKSIZLIKLAR KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR

ABONE OL
27/11/2015 00:20
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bütün haksızlıklara karşı çıkmak, zulme, zulümlere ve de zalimlere karşı çıkmak, Müslümanların Kutsal Kitabı olan Kur’an-ı Kerim’in en önemli emirlerinden bir tanesidir. İnsanoğluna yapılan haksızlıklar, yapılan zulümler, yapılan eziyetler ve yapılan işkenceler, haksız bir şekilde insanların canlarına kıymalar, hırsızlık yapmalar, Cenabı Allah’ın sınırlarını aşarak insanların haklarına, sahip olduklara şeylere tecavüz etmek, masum insanları yaşadıkları topraklardan sürüp çıkarmak; bunların tümü Kutsal Kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’in verdiği zulümlere ve de zalimliklere örneklerdir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) de “Kim ki bir insanın zalim olduğunu bilerek ona yardım etmeye kalkıp o zalim ile beraber yürümeye kalkarsa, İslam dininden dışarı çıkmış olur.”buyurmakta ve zulümlere karşı da bizleri uyarır. Yapılan haksızlıklar karşısında ya da yapılan zulümlere şahit olunduğunda susmaya çalışmak, hiçbir şekilde engel olmaya çalışmamak yapılan zulümlere ve de zalimliklere rıza göstermek olduğunu doğrulamaktadır. Zalimlere destek olmak ve de zalimle birlikte yol edinmektir. Dolayısıyla bununda bir zulümden ibaret olduğu da apaçık ortadadır.
KADER HER DAİM ADİLDİR
İnsanoğlu gaybı bilemez; karşılaştıkları olayların yalnızca tek bir yanını görür ve o yönüyle kendine göre doğru bir değerlendirme yapması da çok zordur. Yüce Rabbimiz olan Allah’ın yarattığı kaderin içerisindeki sebepler de sonuçlar da şahit olunan süreçler de eksiklikten, noksanlıktan, kusurlardan ve de çirkinlikten münezzeh olup, zulmedici bir noktası yoktur. Şer gibi görüneninde güzellikler ve de hayırlar içerdiğini bilmemiz gerekir. İnsanoğlu, her daim olayların zahirinde kalır ve zulmeder. Ancak ilahi kader gerçek olan sebeplere bakar. Çünkü o her daim adildir. Her hadisenin içerisinde iki sebebin olduğunu ifade eder değerli ve de en bilge olan Üstad Bediüzzaman Said’i Nursi. Üstada Bediüzzaman Said’i Nursi şöyle söyler: “ İnsanoğlu zahiri gördükleri illetlere hükümlerini bina ederler, kaderin aynı adaletinde de zulme düşerler. Burada Üstadımızın güzel bir örneğine yer vermek isterim. Düşünün ki hâkim bey sizi hırsızlıkla mahkûm edip hapse attı. Hâlbuki gerçekte sen hırsızlık yapmamış ve de hırsız değilsin. Lakin orada kimseler bilmez senin gizli bir şekilde cinayet işlediğini. İşte, kaderi ilahi dahi seni o hapisle mahkûm etmiş. Öyle ki kader, senin işlediğin o cinayet için mahkûm edip adalet etmiş. Hâkim ise, sen ondan masum olduğun hırsızlıktan mahkûm ettiği için zulmetmiştir. İşte, tek şeyin iki cihetle kader ve Cenabı Allah’ın yaratması adaleti ve insanoğlu çalışmasının zulmü göründüğü gibi, başka şeyleri de bununla kıyas et. Demek ki, kader ve Cenabı Allah’ın adaleti başlangıç, sonuç, asıl ve detay, sebep ile neticeler itibarıyla kötülükten, çirkinlikten ve de zulümden münezzehtir. Yani şu denilmektedir ki kısacası; “beşer zulmeder, kader adalet eder.”

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V), “Cenabı Allah, zalimlere muhakkak ki belirli bir mühlet verir de onu yakalayacağı zaman, göz açtırmadan aniden yakalar.” sözlerinden sonra, şu ayeti kerimeyi okur: “Onlar, zulüm işlerken ve de zalimlik yaparlarken, nesilleri yakaladığı zaman… Rabbinin yakalaması işte böyledir. Gerçek olan bir şey vardır ki O’nun yakalaması çok şiddetli olup, pek de acı vericidir.”

Biz insanoğlunun aklına şöyle bir şey de gelebilir. Cenabı Allah, haksızlıklara ve de zulümlere karşı durmamızı isterken diğer taraftan da insanlardaki haklarımızdan bağışlanma ile vazgeçmemizi neden ister diye sorabiliriz?

Müminler tarif edilirken, “…öfkelerini yenenler ve de insanlar(daki) bağışlama ile vazgeçenlerdir…” (Al-i İmran Suresi, 134) buyurur Cenabı Allah. Merhametli, hoşgörülü olmanın ve de bağışlayıcı olmanın Cenabı Allah katında beğenilen en üstün ahlak özelliklerinin olduğunu haber verir.

Öyle ki hatasından her daim direnmeye çalışan, dahası zulmeden insanlara sevgi duyulmaz; yaptıkları haksızlıklara, yapılan zulümlere her daim karşı çıkılır.

Müslümanlığın kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerim ahlakını yaşamaya çalışan, insanlık onurunu taşıyan her insan zulümlerle, zalimlerle her daim mücadele etmelidir.

İnsanoğlu hata ile haksızlıklar yapabilir. Lakin yaptıkları hatalar sebebiyle uyarılan, uyarıldığı zaman hatalarını anlayan ve de öğüt alan kişiler zalim olmakla asla suçlanamaz. Gerçek bir pişmanlıkla Cenabı Allah’a yönelen, bağışlanma dileyip tövbe eden insanlara karşı kalpler de gerçek manada bir öfke duyulmaz. Hatalarından dolayı o insanlardan nefret edilmez; gaflete düşmüş, unutmuş ve de düşünememiş olabilirler. Kötülükler karşısında öfkelerimizi her daim yenerek sürekli bir şekilde sabır göstermek, intikam duygularına kapılmadan kötülük yapan kişileri affetmek, Yüce Yaradanımız olan Rabbimizin hoşnutluğunu ve de sevgisini kazanma vesilesidir.

Bağışlamak sevginin ve de güzelliklerin önünü açar; hataları affetmemek, sürekli olarak öfke ve kin Kutsal kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’e uygun değildir. İlkin de öfke hissedilse de sonrasında öfkesini yenerek sabredilmeli, sabrederek gösterdiği güzel ahlak insanoğluna sevgi, saygı, dostluk içinde huzurlu bir hayata kavuşturur.

Cenabı Allah şöyle buyurmaktadır: “Yapılan iyiliklerle, yapılan kötülükler asla eşit olmaz. Sen, güzel olan bir şekilde kötülüğü uzaklaştır; o zaman, sende görürsün ki seninle onun arasında düşmanlık bulunan bir kimse, sanki sıcacık bir dost ya da dostun oluvermiştir. Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz.”. (Fussulet Suresi, 34-35)

Cenabı Allah affedip hoş görmenizi ister, “Cenabı Allah’ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz?…(Nur Suresi,22) diye sorar; o halde hepimiz bağışlayalım ki bağışlanalım.

Haksızlıklar karşısında susmayan bir ümmet olma dileğiyle…

Vesselam.

“ Mehmet KIZILKAYA”

En az 10 karakter gerekli