DOLAR 32,2068 0%
EURO 35,0266 -0.01%
ALTIN 2.518,950,74
BITCOIN 22176266.00605%
İzmir
31°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Osmanlı Mirası Adalar ve Unutulanlar -7

ABONE OL
03/09/2020 00:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Adına bir bardak suda fırtınalar kopan Adalar gerek siyasi gerek ekonomik ve gerekse de stratejik açıdan oldukça önemli. Bu önem günümüz şartlarında daha belirgin bir şekilde ortadadır. Jeostratejik ve jeopolitik konumun, ülke savunmalarındaki çok önemli bir faktör olduğu akıllara getirilmeden, adalar üzerinde sadece Rumlar yaşıyormuşçasına Yunanistan’a devri haksız ve hukuksuz olduğu kadar şaşılacak da bir durumdur. Lozan‘da, sakinlerinin dörtte üçü Müslüman Türk olan Batı Trakya ve adalar sırf stratejik açıdan Yunanistan’ın güvenliği düşünülerek Yunanistan’a bırakılmıştır. 1947 Paris Antlaşması’nda On iki Ada, Osmanlının mirasçısı ve doğal hak sahibi olarak Türkiye’ye çok da fazla söz hakkı tanınmadan, stratejik değerlerimiz ve milli savunma güvenliğimiz göz önüne alınmadan Yunanistan’a terki ise Batı’nın ülkemize karşı aldığı cephenin ve çifte standardının canlı bir göstergesidir.

Coğrafyaya, harita üzerinde göz gezdirdiğimizde, buna ileri teknoloji ürünü yüksek sürate sahip araçları da eklediğimizde, adaların Yunanistan’ın elinde bulunmasının bizi adeta kıyılarımıza hapis ettiği gerçeği ile yüz yüze kalmaktayız. Durum, balıkçı teknelerimizin dahi sık sık Yunan sahil güvenliğinin tutuklusu durumuna düşmesine yetmekte. Adalar coğrafi konumları dolaysıyla ülkemizin güvenliği ve savunması açısından fevkalade stratejik öneme haiz. Cebelitarık ve Süveyş Kanalı yolu ile bölge ülkelerinin açık denizlere inmesini kolaylaştırmakta. Bu stratejik önemi ile Adalar ve Ege denizi; Türk boğazlarını, Süveyş Kanalını ve Doğu Akdeniz’i kontrol altında tutmaya imkân vermekte. Ayrıca, Ege denizinin kuzey-güney istikametindeki bütün deniz ulaşım yolları ile Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerimizi rahatlıkla kontrolü altına alabilmekte. Batı kıyılarımıza yakınlıkları ise, kıyılarımızı, ileri bir savunma hattından ve erken ihbar imkânından yoksun bırakmakta. İthalat ve ihracatımızın büyük bölümünü deniz yoluyla yaptığımız düşünüldüğünde de deniz yollarının açık tutulmasının, ülke ekonomimiz açısından hayati önem taşımakta olduğu görülecektir. Ege adaları; ülkemizin kıyı ve açık deniz ulaşım yollarını tamamen kontrol altında bulundurmak suretiyle, bu ulaşımı engelleme ve tehdit etme imkânını da sahibi olan tarafa vermekte.

 

EGE DENİZİ Mİ YUNAN GÖLÜ MÜ?

 

Bitti mi dersiniz? Hayır, henüz değil. Yunanistan’ın, adaları elinde bulundurmak suretiyle Ege Denizi’ni bir Yunan Gölü haline getirmeyi öngören ve yayılmacı politikasını ısrarla sürdürmesini kolaylaştırmakta. Bunlar bölgenin güvenliği ve geleceği açısından oldukça önemli avantajlardır. Bu avantajlar şimdilik Yunanistan’dadır. Adaların silahlandırıldığı da düşünülürse hepsinin patlamaya hazır bombalardan farkı olmadığı ortaya çıkacaktır. Ki, son zamanlarda adaların silahlandırıldığı yönünde Genelkurmayımızın beyanatları zaman zaman basına da yansımakta. Bunlardan birisi aynen şöyledir;” Genelkurmay Başkanlığı, Yunanistan’ın 1923 Lozan Antlaşması ve 1947 Paris Antlaşması’nın şartlarına aykırı olarak Türkiye’nin güvenliği açısından hayati öneme sahip olan Rodos Adası ve On İki Ada’yı dünyanın gözü önünde silahlandırmakta olduğunu belirtti.” Ayrıca silahlandırma faaliyetlerine ait fotoğraflar da haberin hemen yanı başında yer almıştır. Görüldüğü üzere Rodos, İstanköy ve On iki Adalar, kendilerini elinde bulunduran tarafa sağladığı fevkalade önemli avantajları saymakla bitiremiyoruz. Paris antlaşmalarına müteaddit defa çağrılmalarına rağmen umursamayanların, bahse konu adaların müteaddit defa kendilerine verilmesi tekliflerine burun kıvıranların ülkemize verdikleri zarar bugün daha net anlaşılmakta. Midilli, Sakız ve Sisam adalarının yanı sıra On İki adalarında Anadolu’ya jeolojik bağlarla bağlı olduğu unutulan bir başka konu. Tıpkı Lozan görüşmelerinde Bize verilen Limni ve diğer dört adanın tutanaklara geçirilmesinin unutulduğu gibi. Adalar ve unutulanlar başımızı daha çok ağartacaktır. Saydığımız avantajlar sayesinde Yunanistan, Ege’de istediği gibi at oynatmakta. Ocak 1996 tarihinde Ege Denizi’nde, Kalimnos Yunan adası ile Bodrum ilçesi arasındaki Kardak kayalıklarına Yunan bayrağının çekilmesi sonucu meydana gelen “Kardak Krizi” ile Mayıs 2006 ayı içerisinde Ege semalarında, Rodos adasının güneyindeki Karpatos adası yakınında bir Türk ve Yunan savaş uçağının “it dalaşı” sırasında çarpışması ve iki ülkenin savaşın eşiğine gelmesi halen hafızlarımızdaki yerini korumakta. Bu yüzden de Kıta sahanlığı ve fır hattı konularına değinip konuyu daha da fazla uzatmak istemiyorum.

 

 

    En az 10 karakter gerekli