DOLAR 32,9949 -0.11%
EURO 35,8195 -0.26%
ALTIN 2.528,010,83
BITCOIN 0%
İzmir
36°

AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

128 okunma

Kaçamak ve tuz biber

ABONE OL
31/08/2010 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bakmaya doyulmaz Tuna Nehri’nin kıyısındaki yurtlarından sürülmüşler 1951 yılında. Evlerini, eşyalarını, topraklarını, kümes ve ahır hayvanlarını bırakarak bir gece yarısı çoluk çocuk yola koyulmuşlar. Binbir güçlükle ulaştıkları garda Türkiye trenine binmenin mutluluğunu, köylerini bırakmanın hüznünü aynı anda yaşamışlar. Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra dualar ve gözyaşları eşliğinde Türkiye sınırından girdiklerinde eller bir kez daha semaya kalkmış. Bulgar zulmünden kurtulmanın, anavatana ulaşmanın mutluluğuyla. İzmir’de trenden indiklerinde ise Pehlivan lakablı Berber Ahmet’in ilk yaptığı iş toprağı öpmek olmuş. Eşi ve üç çocuğu ile birlikte önce eski adıyla Cumaovası’nın yeni adıyla Menderes’in Gölcükler Köyü’nde camii lojmanında iskan edilmişler. Yokluk içerisinde geçen bir iki yıl, memleketten yapılan hazırlık ve burada kazanılan bir iki kuruşla Berber Ahmet ve ailesinin yeni rotası belli olmuş; İzmir Çimentepe…

GÖÇMEN TADI

 

1950’li yıllarda İzmir’in en nezih semtlerinden biri olan Çimentepe artık kentin varoş mahallelerinden biri sayılıyor. Halbuki Berber Ahmet’e Güzelyalı’dan arsa teklif edildiğinde; ‘Ne işim var benim deniz kenarında. Ben göçmenlerin bol olduğu yeri isterim. Ya Çimentepe olur ya da Altındağ” demiş…

Çimentepe seçilmiş, alınan arsa ve üzerine yapılan bir ev ile yerleşik düzene geçen Berber Ahmet ve ailesi soyadını almayı da unutmamış ve belki de çekilen zulümle dalga geçer gibi Serbest soyadını seçmiş.

Diyeceksiniz ki;’Kim bu Berber Ahmet. Bazı okuyucularımızın da tahmin ettiği gibi naçinaze yazarınızın dedesi. Öyle bir dede ki; Türkiye’deki hayatı boyunca Bulgarca’yı ne kendi konuşmuş, ne çocuklarına konuşturmuş.

“Burası Türkiye. Başka dil konuşulmaz. Hele hele zalim Bulgar’ın dilini hiç istemem evimde.”demiş. Ama evinde her türlü göçmen tadı varmış.

Kaçamaktan tutun da tuz biber’e, yoğurtlu balıktan, borani’ye kadar. Şimdi hem dedem hem de babaannem rahmetli. Göçmen tadlarını yapacak kimse de kalmadı. Bulgaristan’ı, Türkçe Ziştov’u Bulgarca Sviştov’u, Tuna’yı anlatacak kimse de kalmadı. Osmanlı’nın sancağını cesurca dalgalandıran tüm Balkanlar’ı yurt yapanların bir kısmı yavaş yavaş bu dünyadan çekiliyor. Görev sırası oğullarına, torunlarına geliyor.

Sadece Mübarek Ramazan’da bu fakirin ailesini ve özlemlerini paylaşın istedim. Umarım sizleri sıkmadım…

    En az 10 karakter gerekli