Kuruluştan ve Kurtuluşa hep vardı

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Kuruluşa ve Kurtuluşa ev sahipliği yapan Milli Mücadele yıllarının en önemli olaylarına da sahne olan Kütahya; I. Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti’ni parçalamak, Türk topraklarını işgal etmek üzere harekete geçen sömürgeci devletlere karşı Türk milletinin var olduğunu bir kez daha dünyaya duyurduğu topraklardır. Bu topraklarda yer alan pek çok eser gelmiş geçmiş birçok medeniyetin yegâne temsilcileridirler. Şehir merkezinde yer alan ve hala kentin en büyük camisi olma özelliğini koruyan Ulu Cami bunlardan bir tanesidir. Eşsiz güzelliklere sahip Kütahya Ulu Camii tarihi mimarisi ile görenleri hayran bırakıyor. Kesme taştan yapılmış olan bu eşsiz eserin etrafında büyüklü küçüklü dükkânların olması misafirlerin soluklanacağı bir mekân halini almıştır.

CAMİNİN TARİHİ

Bu tarihi camii 45’e 25 metrekarelik bir alanda inşa edilmiştir. İki tane tam kubbesi ve altı tanede yarım kubbesi mevcuttur. Minaresinin kaidesi kesme taş, gövde kısmı tuğladandır. Yapının bugünkü halinde doğu, batı ve kuzeyden olmak üzere üç girişi vardır. Beş bölümlü bir son cemaat yeri vardır. Batı tarafındaki bir bölüm 19.yüzyılda örülerek “Vahitpaşa Kütüphanesi” olarak kullanılmıştır. Keçeli, saraçlı kapı örtüsü dikkat çekmektedir. Kapılardan girildiğinde iç mekân ayrımı geniş, aydınlık ve ferah bir etkiye sahiptir. Yüksek kaideler üzerine yerleştirilmiş, hafif yivli, antik altı büyük sütun geniş mekânı görmeyecek şekilde iki kubbe ile altı yarım kubbeyi taşımaktadır. Sütun başlıkları sade, üstleri ise yastıklıdır. Kemerler ise koyu kırmızı ve gri olmak üzere iki renkli işlenmiştir. İki tam, altı yarım kubbe yanı sıra köşelerde de dört küçük kubbesi vardır. Caminin ortasında bir şadırvan vardır. Şadırvan üzerine altı küçük sütuna oturtulmuş ahşap tavanlı bir müezzin mahfili vardır. İç mekânın arka kısmının üstü boydan boya mahfilidir. Cami iç mekânında bütün yazı ve istif levhaları ile kalem işleri yoğun bir şekilde kullanılmış olmasına rağmen dağılışları göze batmayan dengeli bir süsleme oluşturmaktadır. Kütahya toprakları Yıldırım Beyazıt’ın Germiyanoğulları Bey’i Süleyman Şah’ın kızı Devlet Hatun ile evlenmesinin ardında Osmanlı’ya çeyiz olarak verilmişti. Yıldırım Han Kütahya ve Eskişehir Sancak Beyliğine atanmıştı. İşte Camiimiz ağaç direkli bir cami olarak Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmaya bu dönemde başlamıştır. Ankara Savaşı’ndan dolayı yapımını oğlu Musa Çelebi devam ettirmiş ve 1410 yılında tamamlamıştır. Vakıf kayıtlarına göre camiinin adı Yıldırım Beyazıt Han Camii’dir. Kanuni Sultan Süleyman Rodos ve Irakeyn seferleri esnasında bir dönem Kütahya’da konaklamıştır. Evliya Çelebi I. Süleyman’ın camiyi tamir ettirdiğini söyler. Ünlü seyyahımızın bahsettiği camii tamiratı bu dönemlerin birinde gerçekleşmiş olabilir. Bu dönemden sonrada camii pek çok onarım geçirmiştir. Son şeklini 1893 yılında Sultan II. Abdülhamit Han zamanında almıştır. Bu dönemde camii kubbeli olarak yapılmıştır. 1888’de başlayıp 1893’ de biten bu son büyük onarım esnasında duvarlar temellere kadar yıkılmış ve Aizanoi yani Çavdarhisar’dan getirilen kesme taşlar ile yeniden yapılmıştır. 1961–1962 yıllarında da ufak çaplı onarımlar yapılmış ve zaman zaman kurşun kaplamalar değiştirilmiştir.

KÜTAHYA’NIN İNCİSİDİR

Kütahya’nın incisi olan Kütahya Ulu Camii Kütahyalıların gurur kaynağı olmuştur. Hatta Mevlana Celaleddin Rumi Hazretlerinin oğlu Sultan Veled Kütahya için “Kütahya’da bir ay kalana ne mutlu, iki ay kalacak olursanız daha fazla müstefid ve münfeyiz olursunuz. Kütahya kusursuz bir güzeldir, böyle kusursuz güzele zeval olur mu? Yarab, bu memlekete kaza bela verme! Cennet, Kütahya’nın ya altındadır ya üstünde, feda olsun Lahor, Kesmir, Tebriz Kütahya’ya” diyerek hayranlığını gizleyememiştir. 1410 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılan Ulu Cami, en son 39 yıl önce oranım görmüştü. 1970 Gediz, 17 Ağustos Marmara ve 12 Kasım Düzce depremlerinden sonra tavan ve duvar kısımlarında çatlaklar meydana gelen tarihi camiinin 2001 yılındaki tamiratı 35 milyar liraya yapıldı. 2010 yılında Kütahya Belediyesi, tarihi Ulu Cami’nin ibadete açılmasının 600. yılı etkinliğinde 10 bin kişiye aşure, pilav ve ayran dağıttı.