Almanlar’ın 1930-1940’lı yıllarda soykırıma uğrattığı Yahudilerin mağduriyetini işliyen film ve romanlar yıllar boyu zihinlerimizde derin bir yara açmıştı.Avrupa kıtası ezelden beri Yahudilere karşı acımasız davranmış , sürekli hor görüp aşağılamış , itip kakmıştı. Hitler’in zulmünden kaçabilenlerin bir kısmı yine Türkiye’ye sığınmıştı.Ülkemize gelişlerinin hikayesi ise şöyle ; İspanya Kraliçesi İsabel kiliseyle işbirliği yaparak 1492 Martında bir tebliğ yayımlayarak Yahudilerden ya Hıristiyan dinine geçmeleri ya da ülkeyi terk etmelerini istemiş ve 2 Ağustos’a kadar mühlet vermişti. O tarihte İspanya’daki Yahudi nüfusu 300 bin kadardı ve Avrupa’da hangi ülkenin kapısını çaldılarsa yüzlerine kapanmıştı. Cemaatin bu konuda hoşgörü koparmak için kraliçeye yakın/uzak onlarca insana rüşvet verdiği ama ne kararın iptalini sağlayabildiği ne de verilen süreyi uzatabildiği de biliniyor. Kimse yerleşmeleri için Yahudilere izin vermeye yanaşmadı.
Tek istisna o tarihte Osmanlı padişahı olan 2. Beyazıd’ın kabulüdür. 150 bin Yahudi gemilerle Osmanlı topraklarına geldi Selanik, Edirne, Bursa ve İstanbul’a yerleşti bu insanlar. Ve öylesine rahat ettiler geldikleri yeni topraklardaki başhaham İshak Sarfati Avrupa’ya dağılmış cemaate bildiri yayınladı:
“… Almanya’daki kardeşlerimiz üzerine çöken, her gün zalim kanunlar, zoraki vaftizler ve sürgünlerle kendini gösteren, ölümden daha acı kederlerini öğrendim. İşittim ki bir yerden kaçıp diğerine gittiklerinde orada kendilerini daha da acı bir kader beklemekte. Kilise ve rahipler, sahte papazlar, Tanrı’nın bedbaht milletine karşı hareket ediyorlar. Doğuya giden herhangi bir İtalyan gemisinde bulunan her Yahudi’nin denize atılmasını öngören bir yasa hazırlamışlar. Heyhat! Tanrı’nın milletine Almanya’da ne kötü bir muamele uygulanmakta…
Kardeşler ve öğretmenler, arkadaşlar ve tanıdıklar! Ben İshak Sarfati, her ne kadar Fransız kökenli olup Almanya’da doğdum ve sevgili öğretmenlerimin dizinde orada oturup feyiz aldıysam da beyan ederim ki, Türkiye hiçbir şeyi eksik olmayan ve sizler için her şeyin iyi olacağı bir ülkedir… Siz beni dinlerseniz, Türkiye’nin yolu hayat yoludur… Tembellik etmeyiniz, rahat yere geliniz… Sizler için Hıristiyanlar yerine Müslüman yönetim altında yaşamak daha iyi değil midir? Burada herkes kendi bağının ve incir ağacının gölgesinde rahat ve sulh içinde yaşar… Burada en değerli giysilerinizi giyebilmek hakkına sahipsiniz. Hıristiyan ülkelerde ise tam tersine, çocuğunuza dahi zevkinize göre kırmızı veya mavi renkte giydiremiyorsunuz… Ayrıca bu memleketin faydaları ve halkının iyiliği Almanya’da bulunmaz…” (1)
Aradan 518 yıl geçtikten sonra torunları Filistin’de Gazze’de müslümaları katletmekle kalmıyor 3 yıldır abluka altında sefalet içinde yaşıyan Gazzelilere yardım götüren gönüllüleri taşıyan gemilere saldırarak insanları öldürüp bir kısmını da yaralıyor. Hem de uluslar arası sularda ve Türk gemisi olduğunu bile bile. Amaç ne Gazze’ye giden insani yardımı engellemek. Besle kargayı oysun gözünü derler ya aynen öyle.Halbuki kendi geçmişiyle yüzleşse belki işin vehametini daha iyi anlayıp anlayışlı olmayı deneyecek.Malum Burada yardım gönüllüsü silahsız sivil insanlara ateş açılmak suretiyle savaş suçu işlenmiştir . İntikam duygusuyla hareket edilmiştir.Aynı zamanda bir insanlık suçudur.
Yaptıklarının hesabını vermekte zorlanacakları günlerin çok uzak olmadığı inancıyla İsrail Hükümetini insanlığa davet ediyorum.
Süheyl ÇOBANOĞLU
K A Y N A K Ç A…………….:
(1) Avni Özgürel
HABERLER
16 saat önceHABERLER
16 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce