Geçtiğimiz günlerde Amerika’nın Güney Kıbrıs nezdindeki Büyükelçisi Koing, Rum Haber Ajansı’na (KIP) verdiği demeçte “Kıbrıs müzakereleri makul bir süre içerisinde federasyon çözümünü gündeme getirmelidir. Müdahil taraflar arasında kısa süre önce yapılan görüşmeler, Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması için iyi bir zemindir” dedi. Sayın Büyükelçi Koing, öncelikle nasıl bir federasyon düşünüyorsunuz!.. 45 yıldır sürdürülen görüşmelerde federasyonun görüşülmedik yeri kalmamışken tekrardan federasyon diyerekten bizleri bir kazığa mı oturtmayı düşünüyorsunuz?.. Koing devamla ” Müdahil tarafların yaptığı görüşmelerde Kıbrıs müzakerelerinin başlaması için zemin iyidir” dedi. Sayın Büyükelçi Koing, sizin bu MÜDAHİL taraflarınız o kadar çoğaldı ki biz de şaşırır olduk. Bu müdahil tarafları bir açıklar mısınız? Acaba zemin iyidir derken bir şeylerin sözünü mü aldınız? Sayın Büyükelçi Koing’in Maraş’ın Rumlara verilmesinin Kıbrıs sorunundaki dinamiği olumlu şekilde değiştirebileceği kanaatinde olduğunu belirterek “Rum tarafı Türkiye’deki gelişmelerden istifade ederek, Maraş’ın iadesi ile ilgili malum önerisini yeniden gündeme getirerek Brüksel’e sunmaya hazırdır. Brüksel’de oluşan diplomatik perde gerisi Kıbrıs önerisi için el verişlidir, öneriyle ilgili ilk tepkiler olumludur” ifadesini kullandı. Sayın Büyükelçi Koing devamla “Kıbrıs sorununun AB ile üyelik müzakerelerinde engel çıkarttığına bunun da iyi bir şey olmadığını belirtti.”
ÖZ BE ÖZ TÜRK MALI
Sayın Büyükelçi Koing, siz Amerika olarak nasıl olur da Maraş’ı Rumlara aperatif olarak verin diyebiliyorsunuz? Maraş’ın öz be öz Türk vakıf malı olduğunu bilmiyor musunuz? Maraş’ı verin derken sanki perde arkasında bir şeylerin döndüğünün imajını veriyorsunuz. Brüksel (AB) Türkiye’yi bünyesine alıp üye mi yapacak? Türkiye, “KKTC’yi gözden çıkartıp, Kuzey Kıbrıs’ı Rumlara tümden hibe etse bile”!!! AB Türkiye müzakerelerinde bir faslın açılmasına bile değer görmemektedir. Netice olarak AB’nin gerçekten Türkiye’yi kendi bünyesine alması hiçbir zaman düşünmemiştir. AB bu yazdıklarımızın aksini düşünmüş olsaydı 2004’te Güney Kıbrıs’ı tek başına kendisine üye yapmazdı. Kıbrıs sorunu AB için Türkiye – AB müzakerelerinde kullanacağı eşsiz bir mazeretler manzumesidir. Kıbrıs sorununun çözümünde iş karıştıran sözde müdahiller o kadar çoğalmıştır ki Kıbrıs sorununa bir de doğal gazı katarak iyiden Arap çorbasına dönüştürmüşlerdir.
Kıbrıs sorunu ve/veya KKTC hiçbir zaman anavatan Türkiye’ye ne bir yük ne de kamburdur. Kıbrıs sorunu ve KKTC Doğu Akdeniz’in karanlıklarında, Türkiye’nin daima bir deniz feneri olmuştur. Yeter ki KKTC’ye sahip çıkalım yeter ki anavatan Türkiye büyüklüğünü gerçek anlamda herkese göstersin. Eğer, güçlü, büyük, sözü dinlenen, dostuna güven düşmanına korku veren bir Türkiye olmak istiyorsak yeniden politik yapılanmalara ve stratejilere gidilmesi şarttır. AB Türkiye için ne bir cankurtaran simididir, ne de tek seçenektir (Türkiye’nin Rusya, Uzak Doğu, Hindistan, Çin hatta Japonya ile yapabilecek birçok alternatifleri vardır. Jeopolitik durumu buna müsaittir.) Yukarda belirttiğim gibi gerçek alternatif stratejiler geliştirildiğinde AB’si de, Almanya’sı da, Fransa’sı da bizleri bahçe kapılarındaki bekçi kulübesinde tutamayacaklar, kendi salonlarının kapılarını Türkiye’ye yalvararak açacaklardır.
HABERLER
19 saat önceHABERLER
19 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce