Mustafa Kökmen
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve ABD’nin 20 Ocak’ta göreve başlayan başkanı J. Biden 14 Haziran’da Brüksel’de ilk defa yüz yüze görüşecek. Toplantıda ikili ilişkilerin yanı sıra bir çok gündem ve kriz maddesi ele alınacaktır. Gerçekleşecek olan NATO Zirvesi yeni bir dönemi beraberinde getirecektir. Bu zirve sembolik olarak önemli bir zirvedir. Trump sonrası ilk defa önemli gündem ve kriz maddelerine sahip bir zirve gerçekleştiriliyor. Kuşkusuz ki bu tarz zirvelerin arkasında yoğun bir diplomasi ve müzakere süreci bulunmaktadır.
ABD’nin Ortadoğu’daki varlığını azaltmaya başlamasıyla birlikte gözler Rusya ve Çin’in bölgedeki varlığına çevrilmişti. S-400 hava savunma sistemi tedariki ve ABD’nin, Türkiye’ye CAATSA yaptırımları ile Ankara – Washington ilişkileri ciddi zarar görmüştü. Trump’ın bozduğu ilişkiler, özellikle Avrupa’daki ülke ve liderleri için sert ifadeleri, ABD’nin ve onun kontrolündeki NATO’nun eski etkinliğini kaybetmesine neden olmuştur. Almanya’nın, Rusya ile yaptığı boru hattı anlaşması dolayısıyla Trump’ın, Almanya’ya yaptırımları gündeme getirmesi de yanlış politika tutumlarından biridir. J. Biden ise göreve geldikten sonra “Amerika geri döndü.” İfadesiyle Trump dönemi dış politika algısını tamamıyla değiştirmiştir.
NATO’nun zirve için belirlediği gündem maddelerine bakıldığı takdirde Türkiye’nin ne denli önemli bir ülke olduğunu fark edilmektedir. S-400 meselesi önemli bir kriz maddesi olarak hem ABD’nin hem NATO’nun gündeminde bulunmaktadır. Beyaz Saray’ın müttefiki olan ve Askeri işbirliğinde bulunduğu ülkelerin Rusya’nın geliştirdiği sistemlere karşı ilgisi artmaktadır. Son olarak Hindistan 2018 yılında Rusya ile S-400 sistemleri için 5 milyar dolar değerinde bir anlaşmaya varmıştı. ABD’nin askeri üssünün bulunduğu Katar’ın da uzun süredir S-400 tedariki için Rusya ile müzakereleri sürmektedir. Trump’ın ilişkilerinin çok iyi seviyede olduğu Suudi Arabistan ise 2030 yılına kadar kendi savunma teçhizatının %50’sini üretmek için Rusya ile ortak S-400 üretimi ve teknoloji transferleri yapmayı planladığını açıklamıştı. NATO üyesi ülkeler arasında Bulgaristan, Yunanistan ve Slovakya da aynı şekilde Rus savunma sistemi kullanan ülkeler arasında bulunmaktadır. Beyaz Saray’ın, artık ilişkilerin uzun süredir ikili olmaktan çıktığı ve çok kutuplu bir dünya düzeninde nasıl çalışılacağını öğrenmesi gerekmektedir.
Türkiye, bugün Ukrayna’da, Karabağ’da ve Libya’da ABD’nin 1945’ten 1991’e kadar süren Soğuk Savaş boyunca Rusya’ya karşı oluşturduğu politika yapısını ve tavrının aynısını göstermiş ve etkin bir aktör haline gelmiştir. ABD, Türkiye’ye S-400 için kızıp işaret parmağı ile terbiye etmeye çalışırken, Türkiye aynı süreçte, Rusya’nın karşısında durmuştu ve Ukrayna’yı desteklemişti. Güney Kafkasya’da Rusya Ermenistan’ı desteklerken, Rusya’nın karşısında Azerbaycan’ın yanında yer almıştı. Bir NATO ülkesi olarak Türkiye, Polonya’ya SİHA satışı gerçekleştirdi ve Rusya’ya karşı NATO’yu güçlendirmeye devam etti. Bugün Türkiye, ABD’nin boşalttığı alanlara girebilecek ve o alanlarda Amerika ile işbirlikleri, müzakereler yapabilecek derecede güçlü bir aktördür. ABD, Suriye’den çıkarak Rusya’yı dengelemeyi bırakmıştır. Akabinde Libya’da, Rusya’yı dengelememiştir. Ve bu boşluklarda Rusya’ya denge politikası oluşturan Türkiye olmuştur. Tüm bunların yanı sıra ABD, Türkiye ile rasyonel müzakereyi ve samimi ilişkiler kurmayı reddetmiştir. Bilinmelidir ki, mesele Türkiye’ye bakıştır. Türkiye, ABD’nin kendisi için biçtiği rolün dışına çıkmıştır.
ABD’nin, NATO zirvesi için gündeme getirdiği kriz maddelerinin uzlaşılarak çözüme kavuşturulması ABD’ye hiçbir şey kazandırmayacaktır. Nitekim belirtilen sorunlar ABD’yi doğrudan ilgilendiren ulusal sorunlar değildir. ABD’nin uzun bir süre analizler yapıp ciddi bir öz eleştiri yapması gerekmektedir. Niçin Türkiye ile birlikte Rusya’ya karşı daha net bir tutum sergilenemediği veya Niçin Polonya’nın ABD’den değil de Türkiye’den SİHA aldığını sorgulamalı ve üzerine mesai harcamalılardır.
Dolayısıyla NATO içerisinde kırılmalar yaşanmıştır. Amerika’nın NATO’yu eski günlerindeki etkin bir uluslararası örgüt haline getirme çabaları 14 Haziran itibariyle başlamıştır. ABD’nin NATO’ya üye Avrupa ülkeleri ve NATO’nun en büyük 2. Askeri gücüne sahip Türkiye ile ilişkilerini geliştiremez ve iyi bir noktaya getirmezse şayet yükselen Çin ve Rusya karşısında NATO eski itibar ve gücüne ulaşamayacaktır. ABD, S-400 için ağlamaya devam ederken, Rusya yol kat etmeye devam etmektedir. Dış politikada sizin zaaflarınız bir başka devletin fırsatı olmaktadır. Bu bağlamda ABD, yeni başkanı ile yeni bir sürece girmek istemekte ve işleri yoluna koyma iddiasıyla NATO Zirvesi’nden beklenti içerisindedir. Hangi aktörün hangi aksiyonlar içerisine gireceği zirve sonrası ortaya çıkacaktır.
HABERLER
5 saat önceHABERLER
6 saat önceKÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önce