NEW YORK (QHA) -Casusluk, terör ve Güvenlik uzmanı, eski Ulusal Güvenlik Ajansı analisti ve karşı istihbarat görevlisi olup, ABD Deniz Kuvvetleri subaylarından olan, aynı zamanda War College’de profesörlük de yapmış olan John R. Schindler’ın Observer‘da kaleme aldığı “Putin’in Balkan Terör Kumpası Açığa Çıktı” (Putin’s Balkan Terror Plot Exposed) başlıklı yazısı, Karadağ’daki Rus destekli darbe girişiminin yeni kanıtlarından bahsediyor.

Yeni kanıtların Kremlin’in Karadağ’da istikrarı bozma ve NATO hedefini yavaşlatma çabalarının bağlantılı olduğunu belirten Schindler, Kremlin’in tartışmasız bir şekilde Karadağ’ın NATO’ya katılmasını önlemek isterken, Rus yanlısı bir hükümet için Podgorica’da parlamentoya saldırmak ve Karadağ Başbakanı Milo Dukanovic’e suikast tertiplemenin Putin’in Kremlin’i için bile çirkin bir davranış olarak görüldüğünü ifade etti.

Schindler ayrıca Balkanlardaki yeni “örtülü savaş” dönemine ve Rusya’nın bölgedeki etkisine de dikkat çekti.

Makalenin tam metni şu şekilde:

Güneydoğu Avrupa neredeyse yirmi yıllık göreceli bir huzurun ardından yenilenmiş bir istikrarsızlık dönemine giriyor. Yakın tarihli bir makalemde de (President Trump’s First Foreign Policy Crisis: Balkan War Drums Beat Again-Başkan Trump’ın Birinci Dış Politika Krizi: Balkan Savaşı Davulları Yine Çalınıyor) belirttiğim gibi, 1991’de Yugoslavya’nın yıkılmasından sonra yaşanan yıkıcı savaşlar bazı siyasi sorunları çözdü ancak yenilerini yarattı. Ve şimdi Balkanlar yenilenmiş çatışmaların eşiğinde -sadece küçük olmayan bir bölümünde Kremlin’in müdahalesi söz konusu değil.

Kötü niyetli Rus komplolarının doğrudan hedefi Karadağ, Yugoslavya’nın enkazından çıkan en küçük cumhuriyet. Önemli bir coğrafi ve stratejik konuma, çarpıcı bir Adriyatikkıyı şeridine ve çirkin bölgesel standartlara göre bile yozlaşmış politik-iş elitine sahip olan Karadağ’da bir milyonun dörtte üçünden daha az insanın yaşamaktadır.

Karadağ, 2006 yılında komşusu Sırbistan’dan barışçıl yollarla ayrılarak başarısız Yugoslavya federasyonunun son izlerini tamamlayarak, kendisi için daha fazla Batılı bir rota belirledi. 2015 yılının sonlarında Atlantik İttifakı’nın Adriyatik kıyı şeridinin tamamını kontrol altına almasına ve Sırbistan’ın daimi olarak denizden uzakta tutulmasına izin veren resmi bir kabul teklifi alan bu küçük ülke şimdi NATO’ya katılma yolunda. 

Karadağ kamuoyu NATO üyeliği konusunda bölünmüş durumda. Çoğu kamuoyu araştırması çoğunluğu NATO lehinde gösterse de güçlü bir azınlık karşı çıkmaya devam etmektedir. Bu bölünme Atlantik İttifakı’ndan da fazlasını ve ülkenin karmaşık kimliğini yansıtıyor. Karadağ halkının dörtte üçü Güney Slavlar ve büyük kardeş Sırbistan ile bir dili paylaşan Ortodoks inancında olan (Arnavutlar ve Slav Müslümanları arasında da önemli azınlıklar var) kimseler iken çoğunluk Sırp olarak kendini tanımlayanlar ve kendilerini Karadağlı olarak nitelendirenler arasında bölünüyor.

 

Karadağ’ın NATO üyeliği Rusya’yı rahatsız ediyor

Belgrad’daki güç komisyoncuları, Karadağ’ın 1999 Kosova Savaşı sırasında Sırbistan’ı bombalayan NATO’nun yaklaşmakta olan üyeliğinden memnun değiller. Bu düşünceyi Karadağlıların geniş bir kesimi de paylaşıyor. Sırbistan, küçük komşusunun NATO’ya katılmasını engellemek için Batı karşıtı propaganda yapmak amacıyla “tencereyi” sık sık karıştırdı ve Sırbistan’ın jeostratejik yönelimi giderek daha yoğunlaştı.

Rusya’nın Kırım’ı işgaliyle Kremlin ve NATO arasındaki ilişkilerin bozulduğu 2014’ten bu yana Moskova, Karadağ’a olan ilgisini artırdı. Dikkat çekici bir soru: Kremlin niçin Rusya’nın hiçbir bölgesine yakın olmayan ve Çarlık ya da Sovyet imparatorluklarının da hiçbir zaman parçası olmamış bu küçük ülkeyi önemsiyor?

Bu hamlede bazı muğlak tarihi bağlar söz konusu. İki yüz yıl önce güçlü Rusya ve küçük Karadağ kendi egemenliklerinin tadını çıkaran yegane Slav ülkeleriydi ki (bu husus) Osmanlı Türklerini Karadağ’dan uzak tutan şedid dağ klanları için gurur verici bir noktaydı. Daha pratik bir nokta ise  -kanunen elde edilmiş olsun ya da olmasın- paralarını Karadağ işletmelerine ve mülklerine yatıran bazı Ruslar için ülkenin güneşli Adriyatik kıyılarının popüler bir tatil beldesi olmasıdır.

O zaman burada alelade bir garez var. Vladimir Putin için NATO’nun genişlemesi büyük bir sorun ve Rusya’nın Atlantik İttifakının daha da genişlemesini engelleme ihtimali kaçırılmaması gereken bir fırsat. Kremlin nezdinde utanç verici olarak görülen Yugoslavya’nın parçalanması da cabası ki Rus lider tarafından Batılı hükümetlerin küçük Slav devletlerine ne yaptıklarının bir örneği olarak defalarca gösteriliyor. Bu noktada da Putin “geri ödeme” istiyor.

 

Karadağ’daki Rus darbesinin perde arkası

Moskova’nın Karadağ hakkında ne kadar ciddi olduğu gerçeği, geçtiğimiz sonbaharda, icra edilmesinden kısa süre önce ortaya çıkarılan sinsice bir plan sayesinde açığa çıktı. Ekim ortasında Karadağ makamları, çoğunlukla komşu Sırbistan vatandaşlarından oluşan 20 kişiyi, Podgorica’daki hükümeti devirmek amacıyla komplo kurmak ve 1991-2016 yılları arasında Karadağ’ı yöneten kurnaz politikacı Başbakan Milo Djukanoviç’e suikast planı tertip etmelerinden ötürü tutukladılar. Yakın zamanda komplo elebaşlarının ikisinin Rus milliyetçisi olduğu ortaya çıktı. Karadağlı yetkililer parmaklarını doğrudan Kremlin’e doğrultmamaya dikkat ettiler, sorular gerçekte yaşananlardan habersizdi.

İki Rus ülkeden hemen sınır dışı edildi. Tesaadüften çok daha fazlası ortaya çıktı, darbe planındaki rollerinden dolayı tutuklanan Sırplar ve Karadağlıların birçoğunun doğu Ukrayna’da savaşan Rus kuvvetleriyle görev yaptığı – burada Moskova’nın vekâlet savaşı, Doğu Avrupa’dan Slav milliyetçileri de dahil olmak üzere yabancı paralı askerlerin kullanımı söz konusu – öğrenildi. Balkanlar’daki gizli servisler ve bunun da ötesinde Rus istihbaratının planın arkasındaki gizli el olduğu şüphesi, büyük miktarlarda nakit ve darbe planlayıcılarının elinde bulunan son model iletişim teçhizatı göz önüne alındığında makul görünüyordu.

Bununla birlikte, Moskova’nın rolünün kesin kanıtı hemen ortaya çıkmadı. Kremlin’in tartışmasız bir şekilde, Karadağ’ın NATO’ya katılmasını önlemek istemesiyle birlikte, Podgorica parlamentosuna saldırmak ve Rus yanlısı bir hükümet kurmak için başbakana suikast düzenlemek (Rus casusları ülke dışındaki düşmanlarına karşı sözünü ettiği şeyi kullanmaktan hoşlanmıyormuşçasına) Putin’in Kremlin’i için bile çirkin bir davranış gibi görünüyordu.

Ancak şimdi, Kremlin’in Karadağ’a yönelik komplonun doğrudan arkasında olduğuna dair güçlü kanıtlar var. Ülkenin en büyük özel savcısı Milivoje Katnić tarafından bu hafta (19 Şubat 2017) açıklandığı üzere, darbe ve suikast planı Moskova’nın eseri idi. Elebaşı Eduard Shirokov, GRU olarak bilinen Rus askeri istihbaratının subaylarından biriydi. Bu Başbakan Djukanoviç’e öldürmek ve hükümeti devirmek için tamamen Kremlin’in düzenlediği gizli bir operasyon oldu, Katnić özenle hazırlandı.

 

Polonya’da casusluktan sabıkalı GRU subayı Karadağ Darbe Girişimi’nde

Karadağ Savunma Bakanı Predrag Boskoviç, Rus istihbarat yetkililerinin Rus, Sırp ve Karadağlı gönüllüleri kullanarak kirli işler çevirmek, parlamentoyu vurmak ve başbakana suikast yapmayı içeren planın arkasında olmalarına dair “herhangi bir şüphenin” olmadığını söyledi. Batılı istihbarat servisleri soruşturmada Karadağlı yetkililere yardım etti, Amerikan ve İngiliz gizli servisleri -özellikle NSA (Ulusal Güvenlik Dairesi-National Security Agency) ve İngiliz ortağı GCHQ (Devlet İletişim Merkezi-Government Communications Headquarters) komplonun arkasındaki Rus ortaklığına dair etkileyici kanıtlar derlediler.

The Telegraph tarafından bildirildiğine göre tüm) sinyal istihbaratı, yakalanan telefon görüşmeleri ve e-postalar da dahil olmak üzere Kremlin’in Karadağ’ı NATO dışında tutmak için şiddete başvuran bu gizli operasyonunu planladığı ve organize ettiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu sonucun Rusya’nın suç ortağı olduğunu gösterdiği İstihbarat Topluluğundaki kaynaklardan da bana teyit edildi, NSA ve GCHQ’dan birileri bana açıkladı. Toplanan sinyal istihbaratının Podgorica ile ne kadar paylaşıldığı belli değil, ancak Karadağ’ı, bu suistimal konusunda kendinden emin bir şekilde Moskova’yı arayabileceğine ikna etmek için besbelli yeterli.

Dahası komplonun lideri Shirokov, daha önceden NATO tarafından bir GRU subayı olarak tanımlandığı biliniyor. 2014’te Polonya’dan -persona non grata (PNG) yani istenmeyen şahıs ilan edilerek- kovulan bu kişinin ülkede Rusya’nın askeri ataşesi rolünde hizmet ederken, aslında bir casus olarak çalıştığı ifade ediliyor. Eduard Shishmakov adı altında Varşova’ya gönderilmiş ve GRU’nun Savunma Bakanlığı’na atanan Polonyalı bir yarbay rolünde görevlendirilmesinden ötürü PNG olmuştu ki 2014 yılının sonlarında açıkladığım önemli bir casusluk davasıydı.

Shishmakov’un Polonya’dan ihraç edilmesine misilleme yapan Moskova kısasa kısas dört Polonyalı diplomatı -casus oldukları gerekçesiyle- PNG ilan ederek sınır dışı ettiğini deklare etmişti. Shirokov ve Shishmakov’un pasaportları incelendiğinde görünürde aynı kişi olduklarını, hatta aynı doğum gününü taşıdıklarını açığa çıkardı. GRU’nun burada özensiz davranıp Karadağ operasyonu için şahsın sadece soyadını değiştirmesi, Kremlin’in yanılarak zarar görmeden Djukanoviç’e suikast düzenleyip Podgorica’daki hükümeti devireceğine dair emin olduğunun bir göstertesi.

 

Kırım’ı işgal eden Yeşil Adamlar, şimdi Avrupa’da

Karadağ küçük bir ülke ancak halkı çetin olmalarıyla ünlü ve itilip kakılmaktan da hoşlanmıyorlar. Podgorica’nın Moskova’ya karşı koyma isteği, Putin’in diğer ülkeleri sindirmeye ve istikrarlarını bozmak için kirli casusluk yöntemlerine başvurmasının şu an bir direnişle karşı karşıya olması yönünde cesaret verici bir işaret. Burada en küçük bir ironi yok çünkü Putin ve diğer yoldaşları Amerika’yı ve NATO’yu, rejimleri devirmeye ve demokrasiyi yayma kılıfı altında “renkli devrimler” gerçekleştirmeye çalışmakla sürekli olarak suçluyorlar. Ancak Rusya, Karadağ’da, Moskova’nın menfaati için değiştirmek istediği bir hükümete karşı şiddetli bir savaş eylemi planladı

Kremlin’in örtülü sahtekarlıklarını Karadağ’da açığa vurmak, Avrupa ülkelerinin Putin’in çirkin casus oyunlarından sıkıldığının iyi bir işaretidir. GRU’nun “Küçük Yeşil Adamları”nda (Kibar Yeşil Adamlar) tam üç yıl önce Kırım’ı gasp etmeleri övgüyle(!) bahsedildi, onlar birçok ülkede, özellikle Avrupa’da haince faal kalmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yaz Fransa’daki şiddetli futbol holiganlığı olaylarının ardında gizemli GRU görevlileri vardı. Geçen Ekim’de aşırı sağcı aktivistlere destek verdikleri Macaristan’da önemli GRU bağları olan bir neo-Nazi, bir polis memurunu öldürdü.

Batı’nın Putin’in Özel Savaşı’na karşı verdiği mücadele henüz sona ermedi. Batılı hükümetler, toplumlarımıza zarar vermeyi ve yok etmeyi amaçlayan gizli Kremlin faaliyetlerinin kapsamını yavaş yavaş kabul ettikleri için, gerçek şu ki bunlar sadece erken aşamalardır. Her halükarda küçük Karadağ, Moskova’yı suçlarından ötürü geri püskürtme tecrübesine sahipse, Batı da Ruslara karşı koymak için eşdeğer cesareti toplayabilmelidir.

QHA