Seyyar satıcı arabasına oturtulmuş bir şehir görmek isterseniz İzmir’e bakın. Yok, İzmirli değil ya da İzmir’de yaşamıyorsanız, ilginç bir deneyim yaşamak arzunuzda varsa, o zaman İzmir’e gelin ve seyyar arabaların, yere serili gazete veya mukavvaların üzerinde bir şehrin nasıl harcandığını, nasıl servis edildiğini kendi gözlerinizle görün… İzmir’e gelirseniz kendinizi dev bir zaman makinesine girmiş gibi hissedersiniz. Ama Türkiye’nin 80 ilinin ilerlemesine inat, geriye doğru çalışan bir zaman makinesine girmiş olursunuz. Hani abartmadan söyleyeyim, şehir girişlerindeki “İzmir’e hoşgeldiniz” karşılama yazısının yerine, “80’li yıllara hoş geldiniz” yazısı konulsa İzmir’de nostalji turizmini patlatır. Ya da şehir çıkışlarında “Güle Güle” yazsının yanına “Milenyuma selam söyleyin” tabelalarını yerleştirmekte mevcut konsepte uygun olurdu. İzmirli olup ya da İzmir’de yaşayıp da yolu tarihi Kemeraltı çarşısına düşmeyen yoktur. Çarşının Vilayet, Bahribaba parkı, Varyant, Hisarönü, Fevzi Paşa Bulvarı, Mezarlıkbaşı, Kestelli yokuşu gibi birçok girişleri var. Bu girişlerin her sabah ve her akşam önü seyyar satıcılar, çiçekçiler, gevrekçiler, tezgahta cep telefonu satıcıları, iç çamaşır satanlarla doludur… Tarihi Kemeraltı çarşısında yürürken iç çamaşırı satan bir dükkanın önünde, yine iç çamaşırı satan bir seyyar satıcıya rastlamanız artık İzmirlilerin ve Kemeraltı esnafının kanıksadığı bir durumdur. İzmir insanının dikkatinden kaçmamıştır, tarihi çarşımıza saat 17–18 den sonra Mezarlıkbaşı tarafından girmeye kalkarsanız girişten, şadırvan camiine kadar seyyar araba veya yer tezgâhlarında portakal, kiraz, şeftali, domates, kestane, darı, saat, turşu, çiğköfte gibi birçok ürünün orta çağın sağlık standartlarında İzmir halkına satıldığına şahit olursunuz. Bu satışların neticesinde kazanılan bir kuruşa karşılık, kaybedilen koca bir halkın sağlığı ve huzuru olduğu sanki unutulmuştur. Tarihi Kemeraltı çarşısında seyyar satılan yiyecek ve içeceklerin, dahası dört tekerlekli meyve ve sebze tezgâhlarının Basmane semtinin metruk binalarının merdiven altlarında, her türlü hijyen ve sağlık ortamından uzakta hazırlandığı, depolandığı göz önüne alındığında, durumun vahameti kendini daha net bir şekilde ortaya koyacaktır. Kentin kültürlü, medeni, ileri görüşlü insanlarının maruz kaldığı ortam ne yazık ki bugün için budur.
İZMİR’DE ZABITA VAR MI?
Peki, İzmir’de zabıta nerede diyeceksiniz? Var, var… İzmir’de zabıta var ama İzmir halkı ile Rabıtası (bağı) yok! Kemeraltı Çarşısı’nın Hisarönü girişi herkesin malumu, lokantalarla dolu, o lokantaların arasından çarşıya girip alışveriş yapmak ise başlı başına bir sorun teşkil ediyor, ya da lokantalar geçit verirse, Hisar Camii’ne gidip ibadet etmek bahtiyarlık sayılıyor. Esnafın tüm geçişlere, neredeyse barikat kurmuş bir şekilde yolları kapatması, dahası yolları işgal etmesi ve belediyenin de yolu işgal edenleri durduracağı yerde, vatandaşın yolda yürüme hakkını işgal edenlere satması, ister istemez insanın aklına 1940’larda Tek Parti hükümeti tarafından uygulanan ve yol parası olarak anılan sistemi getiriyor. Otobanların, köprülerin paralı olmalarını anladık ancak kamu hizmeti yapan belediyelerimizin İzmir’in ve İzmirlilerin tarihi Kemeraltı Çarşısı’nı otobanmış gibi satmasını, üç beş kuruş için İzmirlinin tarihi çarşıda yürümesini güçleştirmesini, ne yalan söyleyeyim anlayamadık. Yine tarihimizin güzide miraslarından olan Kızlarağası Çarşısı’nın etrafını ve yakın çevresini oluşturan dokuda, fincanda kahve sunan mekânların, daha doğrusu halı – kilim – tabure ve küçük ayaklı masa kahvelerinin durumları, insanların yolda değil sanki bir ipin üzerinde yürüyormuş gibi adımlar atmasına neden oluyor. İzmirlinin tabiatında cambazlık yoktur. Ancak belediyelerin bu uygulamalara ruhsat vermesi, göz yumması, görmezden gelmesi, İzmirliyi derin sessizliği içinde, cambaz konumuna düşürmüştür. Gerçek şu ki “Gâvur’a” bile yapılmayacak işkenceler, belediyelerimiz tarafından inançlı İzmirlilere reva görülmektedir.
Ben olsam vatandaşları, fiziksel sağlıkları ve ruhsal sıhhatlerinin selameti açısından İzmir’e ve Tarihi Kemeraltı Çarşısı’na girmemeleri konusunda uyarırdım. Örneğin bir sağlık ocağı düşünün, doğal olarak temiz ve bakımlı olması, bulunduğu mahallin temiz ve gayrı sıhhi müesseselerden arındırılmış olması gerekir… Sağlık ocaklarının yanında hurdacılardan tutunda, her türlü hijyen dışı müesseseler kadar mevcut. Üstelik her ne hikmetse bunlar Ruhsatsız ve her türlü yönetmeliğe aykırı ve kayıtsız oldukları halde denetim dışı bir konumda nasıl olduğunu anlayamadığımız bir şekilde faaliyetlerini sürdürüyor ya da sürdürebiliyorlar…
Devamı gelecek sayıda
BALKAN YEMEKLERİ
13 saat önceHABERLER
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
18 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024