DOLAR 32,8826 -0.25%
EURO 35,1821 -0.54%
ALTIN 2.449,68-0,30
BITCOIN 1985616-2.11323%
İzmir
30°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

92 okunma

İstanbul’da Basın Müzesi

ABONE OL
28/09/2011 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Balkan Veteranlar Atletizm Şampiyonası için gittiğimiz Slovenya’dan dönerken bir gün İstanbul’da kaldım. İstanbul – Cağaloğlu’nda bulunan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Yerel Medya İletişim Sorumlusu Serap Ağırer’in yanına uğradım. Serap Ağırer ile yerel basın üzerine uzun, uzun konuştuk.  
Serap Ağırer ile konuşurken bana, İstanbul’da Basın Müzesi’nden söz etti. Ben daha önceleri İstanbul’a gittiğimde Sultanahmet’ten Beyazıt’a giderken tarihi binada basın ile ilgili yere gidiyordum. Orada Bizim Gazete’yi ve diğer basın ile ilgili kitaplara bakıyordum. Ama binanın üst katına çıkmamıştım. O binanın üst katında Basın Müzesi olduğunu bana Serap söyleyince, yanından ayrıldım. Sultanahmet ile Beyazıt arasında bulunan tarihi binaya gidip oradaki görevliye ‘Burada Basın Müzesi varmış, nerede gezmek istiyorum’ dedim. Beni orada bulunan görevli binanın bir üst katında bulunan Basın Müzesi’ne çıkardı.
Müzede Osmanlı’dan bu yana basında gelişmeleri resimlerle ve yazılarla anlatan bir sergi var. Basın Müzesi’ni gezmek için bir taraftan başladım ve birçok not aldım.

KORELİLER VE UYGUR TÜRKLERİ

‘İlk Matbaa (Basımevi) M.S. 6–7. yüzyıllarda Çin’de icat edilmiş. Ama ilk olarak Koreliler ve Uygur Türkleri tarafından kullanılmış. Fakat bu toplumların sosyo ekonomik yapıları matbaanın gelişmesine olanak sağlayamamış.
Matbaaların gelişmesi Avrupa’da 15 yüzyılda özel girişimlerin arttığı ortamda olmuştur. Bunun için ilk matbaa’yı kuranların başında Alman Gutenberg ismi gelmiş olup, basın dünyasında Gutenberg bir simge halinden hepimiz tarafından bilinmektedir. Matbaa’nın 15. yüzyılda geniş anlamda bulunup yaygınlaşmasıyla Avrupa’da kitap, dergi ve çok sayıda gazete basılmıştır. Osmanlı devletinde de 1514 yılında III. Murat tarafından ferman verilerek Arap harfleriyle Avrupa’da basılan kitaplar da Basın Müzesinde bulunmaktadır. Müzede bulunan 16 yüzyıla ait Avrupa’da harf dökme ve basma resimleri insanlara matbaacılığın önemini sergilemektedir.
Osmanlı Devleti’nde ilk matbaa 1726 yılında Macar asıllı İbrahim Müteferrika tarafından kurulmuştur. İbrahim Müteferrika 1692 yılında Macaristan’da krala karşı yapılan bir isyana katılmış olup, isyanın başarısızlığa uğraması sonucu Osmanlı’dan sığınma hakkı istemiş ve İstanbul’a gelmiştir. Burada matbaa açmak isteyen Mehmet Efendi’nin desteği ile Osmanlı topraklarında ilk matbaayı 1726 yılında kurmuş ve 1745 yılında ölümüne kadar toplan 17 eser basmıştır.

NAMUS UĞRUNA

Basın Müzesinde haritalardan anladığımız kadarıyla 18. Yüzyılda Osmanlı Devleti matbaaları İstanbul, Selanik, Bükreş, Lübnan ve Halep şehirlerinde kurmuş olup buralarda basın faaliyetlerine önem verilmiştir. Basın müzesinde en çok etkilendiğim görüntülerden birisi de Milli Mücadele yıllarında yayınlanan gazetelerin Kurtuluş Savaşı ile ilgili yayınları oldu. İzmir’in İşgalinden önce gazeteci Hasan Tahsin’in Hukuki Beşer gazetesinde 19 Şubat 1919 tarihinde Namus Uğruna başlığı ile yazdığı yazıyı okuduğum zaman gözlerim yaşardı. Osmanlı’dan günümüze gazetecilerin resimleri arasında hemşerimiz olan Cumhuriyet Gazetesi’nin kurucusu Fethiyeli Yunus Nadi ve oğlu Nadir Nadi’nin resimleri de Basın Müzesinde yerini almıştır. En çok dikkat çeken görüntülerden birisi de 24 Temmuz 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı dünyaya kabul ettiren Lozan Antlaşması’nın haberlerinin yer aldığı gazetelerdi.’ O yıllarda yayınlanan yerel gazeteler çok değerli yayın organları olarak orada yerlerini almışlar. Tüm gazetecilerin gezmesi gereken ve ders olarak bilinmesi gereken bir yer burası.

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli