DOLAR 33,0598 0.19%
EURO 36,0449 0.11%
ALTIN 2.616,681,84
BITCOIN 21288201.79972%
İzmir
36°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

150 okunma

Tarihi Mirasımız bir bir yok olurken

ABONE OL
03/09/2020 00:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İşin sorumluları bürokraside boğulmuş durumdalar. Bin beş yüzlü yıllarda önce Aydın’ın sonra Sığla’nın (Muğla) kazası olan günümüzün modern İzmir’i, üzerinde yaşayan medeniyetlerden arda kalan eserler bakımından ülkemizin ikinci en zengin kenti. Vakıflara kayıtlı altı yüzün üzerinde irili ufaklı “Caaanım” esere sahip. Seyrine doyum olmayan, maharetli ellerden çıkmış sanat harikaları. Özellikle de Osmanlıya ait olanları inançla marifetin birleştiği zevk-i selim’e namzettirler. Bu eserler, geçmiş medeniyetlerin yaşam tarzlarına ve inanç buutlarına dair ipuçlarını günümüze değin taşıyan, tarihin gönüllü elçileridir. Kimliğimizin en kuvvetli delilleri, adeta mühürleridir. Ancak, bir kısmı bürokrasiye kurban edilmiştir. Restorasyonu dört yıl önce tamamlanan fakat ibadete açılması “unutulan” İkiçeşmeşlik’teki “Kılıcı Mescidi” gibi.

 

 

ECDADA AİT ESERLER

 

İzmir unutulması imkânsız öyle bir dönem yaşamış ki; özellikle ecdada ait eserler yerel ve genel yönetimler eliyle sudan bahanelerle talan edilmiş. Talan edenler, belli ki bu eserleri kendi mirası saymamış. İnsanlığın ortak malı olduğunu önemsememiş. Müslüman İzmir halkının hürmet ettiği ecdadına ve eserlerine, onlar aynı hürmeti göstermemiş. Bu tavırla da; ecdat yadigârı, başta cami ve mezarlıklar olmak üzere birçok eser yerle bir edilmiş. Camilerin bazısı satılmış, bazıları ise yıkılmış. Bazıları ise maalesef hayvan barınağı olarak kullanılmış. Bugün dahi depo olarak kullanılan camimiz var. Hem de Hilal-i Ahmer (Kızılay) tarafından. Talan edilenlerin başında da Sarıkışlamız var. Bahanesi de, şehrin gelişimini engelliyor olması olmuş.- Buna kargalar bile güler.- O günkü belediye meclisinin bu yönde aldığı traji-komik bir kararla yerle bir edilmiş. Yıkmakla kalmamışlar, molozlarını körfezin dibine serpmişler. Üzerine de asfalt dökerek dolgu malzemesi yapılmış. Ayaklar altına alınmış. Bu nasıl bir nefrettir? Bunu da anlamak mümkün değil. Hasbelkader ayakta kalabilenlerin etrafı ise zarafetten yoksun, günümüzde ki garabet bloklarla örülmüş. Hiç birisi görünür gibi değil. Bulmak isteyenlerin vay haline.  Hele ki arayan turistse vay ki, vayyy haline. Adrese dayalı arama yapması gerekli. Sorup soruşturması, muhtara danışması gerekli. Hâlihazırda virane olmaktan kurtulamayan Emir Sultan Türbesi’nin yeri gibi. Bu eser, mahallelinin sahiplendiği ancak yetkililerin bürokrasi ye boğdurduğu bir başka örnektir. Bin bir zorlukla bulabileceğiniz o caaanım eserleri “Şöööyle bir geriye yaslanıp temaşa eyleyeyim” dediğinizde, geriye yaslanacağınız kadar bile yerinizin olmadığını göreceksiniz. Ne denli saçma sapan, ne denli gereksiz beton yığınlarıyla boğulduklarına tanıklık edeceksiniz. Gözlerden ıraklaştırılmak istenmelerine hayret edeceksiniz. İzmir, bu ve benzeri yüzlerce talana tanıklık etmiş bir kent. Yakılmış, yıkılmış. Viran eylenmiş. Müsebbipleri için kimileri Yunan, kimileri Rum, kimileride gâvur demiş. Hadi “onları ve olanları anladık” diyelim.  “Onlar düşmandı” diyelim. Yakın geçmişte tarihimizi ve eserlerimizi kentimizden silmek isteyen zihniyete ne demeli? Onlara ne ad vermeli? Onlar için demi “ düşman” diyeceğiz? Bileniniz varsa söylesin. İzmir’e gâvur diyenlere çatacaksın, İzmir’i gâvurlaştıranlara ses çıkarmayacaksın. Sorgulamayacak, tarih huzurunda mahkûm ettirmeyeceksin. Hangisi doğru? Hangisi yanlış? Bildiğimiz, doğrunun tek, gerisinin yalan olduğudur. Sarıkışla misali tarihi eserlerini yitiren Avrupa ve Asya’nın birçok önemli kenti, bu eserleri aslına uygun yeniden inşa ediyor. Turizmine kazandırıyor. Gelirlerini bu yolla arttırıyor. İzmir bunu neden denemiyor?  İzmir, tarihi eser zengini. İstanbul’dan sonra bu anlamda ikinci büyük kent. Neden İzmir inde Sultan Ahmet Meydanı tarzı, göze ve gönüllere hitap eden bir meydanı olmasın? Eserse, Kemeraltı’nda yığınla. Durum, böylesi bir meydan için oldukça elverişli. Böylelikle tarihi eserlerimiz korunup kollanmış, gün yüzüne çıkartılmış olur. Ayrıca medeni dünya, marka kent olmanın yolunun tarihi eserleriyle barışık olmaktan geçtiğini kulağına küpe yapmış. Bu eserlerin insanlığın ortak mirası olduğunu kavramış. Turizm açısından önemli bir gelir kapısı ve bulunmaz nimet oldukları gerçeğini geçte olsa anlamış durumda. Darısı İzmirimizin başına. Kalın sağlıcakla.

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli