Balkanlara has güzelliği ile sarmalamış, Bal gibi kanını da gülümsemesine yerleştirmiş Violeta Goxha-Hoxha dan bahsediyorum. Kosova’nın resim sanatına kazandırdığı değerlerden biri.
Bu sabah farklıyım çayım yok yanımda ne de kahvem sıcaktan mıdır bilmem yoksa nane ile limonun uyumunu keşfettiğimden midir onu da bilmem ama bildiğim bir şey var ki gözümü açtım limonlarımı sıktım, nanelerimi doğradım biraz buz biraz şeker karıştırıp ferah bir yudum aldım. Bu aralar pek düşkün oldum limonataya. Sabah sabah tazecik limonların nane ile olan aşkını seviyorum sanırım. Yeni bir günde canlandırıyor insanı. Gecenin mahmurluğu ferahlığın sokak başında kayboluveriyor. Başladı bizim sıcaklar. Ferah tatlara, ortamlara sohbetlere ihtiyacımız var. Başladı bizim sıcaklar gerek yaz gerek gündem öyle bir sıcak hava dalgası estiriyor ki limonata çözer mi bilemem ama bir yarım saatliğine bütün düşüncelerden sizi uzaklaştırdığı kesin. Bir yandan yudumlarken sabah enerjimi bir yandan fotoğraflarıma bakıyorum. Laptopum isyan bayrağını çoktan kaldırmış ben mi umursamıyorum yoksa o yeterlimi bağıramıyor bilinmez. Karman çorman olmuş içi. Bir fotoğraf bir fotoğraf düzenle düzenle saatler geçti. Bakarken fotoğraflarıma Ankara’da duraksadım. Belli çok sıcaklamışım ben bu sabah. Gözüme takılıyor Balkanların sıcak gülüşü, bukle bukle saçlı gamzeli, hoş mu hoş bir bayan el sallıyor bana ekrandan. Yörenin naifliği ile dingin ruhunu birleştirmiş. Balkanlara has güzelliği ile sarmalamış, Bal gibi kanını da gülümsemesine yerleştirmiş Violeta Goxha-Hoxha dan bahsediyorum. Kosova’nın resim sanatına kazandırdığı değerlerden biri. Tabi hemen fotoğrafa dalıyorum o günlere doğru alıp sürüklüyor beni. Ankara Çağdaş Sanatlar Fuarı’ndayız. Yan standımız Kosova sanatçıları tabi hocam da orada. Ekip zaten hocamın ekibi hemen çağırıyor beni gel bak seni bizim kızımız ile tanıştıracağım diye. Gidiyorum Sıcak bir kucaklaşmanın ardından kırk yılın samimi dostluğu başlıyor. Sanki yıllar geçmişte yeniden bulmuşuz birbirimizi gibi. Bayılıyorum konuşmasını dinlerken. Yöreye has telaffuzu ile mest oluyorum Türkçesine. Oradan buradan konuşuyoruz resimden başlayıp şiirde soluklanıyoruz. Şiir kitabımı hediye ediyorum kendisine. Mısralar dökülüveriyor ağzından Kosova lehçesi ile…
Küf Kokulu Bakışlar
Küflü sandıkların mintan üstü örtülerinde
Sevda masallarının kırlangıç geçişlerinde
Yıkılası haykırışlar
Dumanlı kurşunlar dökülür
İnce tel tel dokumalarda
Genç kızların sicim sicim terleri
Emekleri dokuları sızar
Kalplerine yuva olur yalnızlıklar
Kırmızı cepkenlerde sarı nakışlar
Yüreklerinde sırça köşkler
Köşklerinin balkon demirlerinde
Tutunamayıp aşağı düşen
Erkekten çocuk/ çocuktan erkek erler
Küflü sandıklarda
Töre yalnızlık korku kokar bazen
Gelinler al al masum körpe bebe
Bitmeyen sevdalarda
Çaresiz bakışlarda
Yoldan geçen aldırmaz kediye bile
Aşkla bakan biçare bakışlar
Küf kokulu bakışlar
Kendi şiirimi başkasının dilinden dinlemeyi çok seviyorum bir daha anlıyorum bunu iyice. Bu şiiri okumayı neden seçti bilmiyorum belki kadın olduğu için oda kendi cinsini anlatan mazlum bir hikâyeyi beğendi. Belki de sadece ince tel tel dokumalar kısmını kendi resimlerine yakın buldu. Belki de ikisi birden. Çünkü onun tablolarında da hem kadın hem de işlemeler. Prizren’in kendine özgü o canım telkarisi var. Prizren aslen kendi başına bir ilham kaynağıdır ressamlar, Şairler için. Her şehrin kendine has bir dili, bir dillendirme yeteneği vardır. Kimi yemeği ile kimi doğası ile kimi mitolojisi ile kimi yakın tarihi ile kimi işlemeleri ile kimi sanatı ile. Böyle uzarda gider. İşte Prizren bunların hepsini bünyesine öyle sarıp harmanlar ki Sanatçılar da bu özellikten öyle bir beslenir ki size sadece doyumsuz bir zevk kalır.
RENKLERİN PEŞİNDE KOŞARKEN
Renklerin peşinden koşarken aynı anda da satırlar ile el ele oluverirsiniz bir anda. Biri ile sohbet ederken sanatına dair bir anda bak bu sanatı da yapıyorum kelimeleri için hazırlıklısınızdır bu şehirde. İşte bu şehirde 12. 12. 1964 senesinde güzel mi güzel bir sanatçı doğar. Şehrin uygarlıklar beşiği ile beslendiği yapısında sanatçıların otağında büyür gün geçtikçe okullarını bir bir bitirdikçe o da bulur kendini iç sesine kaptırarak Priştine Güzel Sanatlar Fakültesi’nde. Sonrası nice sergiler etkinlikler ekseninde geçer.1988 senesinde Prof. Dr Tahir Emra atölyesinde yüksek lisansını tamamlar. 2001 senesinden itibaren aplikatif resim sanatı ile uygulamalı olarak çalışmakta. 2009 senesinden itibaren de telkari resim sanatını eserlerine harmanladığını belirtmektedir. Prizreni evlilik dolayısı ile terk etse de eserlerinde Prizren desenlerini yansıtmaktan hiç vazgeçemez. Evli ve iki çocuk annesi olan Violeta Goxha-Hoxha Gjakova bölgesinde N.Nixha okulunda resim öğretmeni olarak çalışmaktadır.
KENDİNE ÖZGÜ SICAKLIĞI
Violeta Goxha-Hoxha ‘nın kendine özgü bir sıcaklığı içinin iyiliğinin dışa vurumu mevcuttur yüzünde. Güler yüzü ve pozitif enerjisi hem yüzüne hem de tablolarına akıcı bir şekilde yansımaktadır. Eleştirmenlere göre tablolarında geleneksel Kosova folklorik motiflerden bolca faydalanmaktadır. Ama özellikle prizren halk süslemelerindeki detaylardan etkilenerek tablolarında bunları yaşatmaya çalışmıştır. Bilindiği gibi Prizren şehrinde tarihin eski soluklu sayfalarından beri gümüş işlemeli ‘’ Telkari ‘’ sanatı oldukça gelişmiştir. Ve ince telkariden hazırlanmış süslere oldukça fazla rastlanmaktadır. İşte bu sanat sanatçımıza da ilham kaynağı olmuş ve bunları tablolarında yansıtma fikrini ortaya atmıştır. Bir süreden beri bir mücevher tasarımcısı yâda bir kuyumcu titizliği ile telkarileri tablolarında dillendirmekte bu sanatın zamanın dişlerinde kaybolup gitmesine izin vermemektedir. Geleceğe tabloları ile bu ortaçağdan kalma sanatın bir izdüşümünü yaratmaktadır. Aslında tablolarında tek başına telkari desenler yer almaz biraz daha incelikle incelediğimizde figürlerinde bolca kullanıldığını görmekteyiz. Figüratif resim sanatında da kadın olgusunu başarı ile temsil etmektedir. Bu bağlamda iki güzel olguyu ustaca harmanladığını görebiliriz eserlerinde Kadın ve kadını güzelleştiren oryantalizm.
Birçok eserinde kabartma işlere de rastlamak mümkündür. Bu da bir dönem faydalandığını bahsettiğimiz aplikatif sanatın etkisini oldukça yoğun olarak göstermektedir.
RUHTAKİ DİNGİNLİK
Violeta Goxha-Hoxha eserlerinde kompozisyon oluşumu başarılı bir şekilde verilirken bir de dikkatimi çeken esas konu şudur ki renkler. Renklerinde uyuma oldukça fazla dikkat etmiş olduğunu gözlemlemekteyiz. Aynı renk tonlarının yakın nüansları ile çalıştığı tabloları göze batmaktadır. Buda ruhundaki dinginliği ve sadeliği gösterirken bir yandan da motiflerinde kullandığı sıcak renkler ise violettanın sıcak yanının güler yüzünün bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Koyu kahve tonları ile başladığı bir tablosunu yine kahvenin tonları ile sonlandırması işte bu dinginliğin en büyük özelliğidir aslında. Bu bir olmuşluk ruh halidir. Karmaşaya gerek duymadan sadeliğin ekseninde yaşana bir hayatın dinginliğinin ayak sesleridir. Sergilediği çalışmalarda kimi zaman soyuta doğru geçiş havası da göstermektedir. Yolunun folklorik soyuta doğru yönlendiğini söylemek mümkün olabilir. Aslında bir genelleme yapmak gerekirse Violeta Goxha-Hoxha ‘nın eserleri halkbilimi ile tamamen kucaklaşmaktadır. Bir sanatçı elbette kendi folklorunun, kültürünün taşıyıcısıdır, aynasıdır. Yıllar ise onun için bu yolda geçirdiği tarih sayfalarıdır. Ne mutlu ki kendi geçmişini geleceğine aktarabilecek bir sanatçı olmak. Kendi kültürünü coşku ile kendinden sonraki nesillerin hayranlıkla bakan bakışları arasına gizleyebilmek. Ben bu özelliği Balkan sanatçılarında oldukça fazla gözlemlemekteyim. Yıkılan belki de bilerek yok edilen geçmişlerine o kadar fazla değer vermekteler ki buda o kültürlerinin yok edilmeye çalışılsa da asla yok edilememesinin tek sebebi. İşte bu bağlamda Violeta Goxha-Hoxha ‘da ustalıkla sevdiği Prizren’in özelliklerinden istifade edip, folklorik özellikler ile kendi bünyesinde kendi kadınsılığı ile harmanlayıp eserlerinde dillendirip yıllara taşımaktadır. Geçmişten günümüze Kosova motiflerine nöbet tutarak geleceğe taşıma misyonerliğini başarı ile omuzlarına almış ve bu gücü onurluca taşımakta ve geleceğe güzel bir miras bırakmakta başarılı adımlar atmaktadır. Ve ben bu yolda böylesine güler yüzlü bir sohbete konuk edildiğim için çok minnettarım. Violeta Goxha-Hoxha ile en yakın zamanda buluşmak üzere ayrıldığımızda Ankara’dan işte öyle çok zaman geçmiş ki bugün o eski fotoğrafları karıştırınca anladım. Çok kısa bir vakitte buluşma zamanı gelmiş demek ki. Biraz dillendirmek yaşamı biraz soluklandırmak lazım hayatı ne dersiniz? Bir sonraki sanat durağımızda buluşmak üzere sevgi dostluk ve iyilik ile kalın.
Fatma Elvin Öztürk
HABERLER
4 gün önceHABERLER
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
7 gün önceKÖŞE YAZARLARI
12 gün önceKÖŞE YAZARLARI
18 gün önce