DOLAR 32,5519 0.1%
EURO 34,9792 -0.01%
ALTIN 2.435,390,00
BITCOIN 1980209-3.79269%
İzmir
31°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

100 okunma

2013 Nasıl Başladı ?

ABONE OL
03/09/2020 00:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mali uçurum tartışmaları ile bitirdiğimiz geçen yılın ardından piyasalar son dakikada sorunun Cumhuriyetçilerle Demokratların anlaştığı haberiyle yeni yıla moralli başladı. Hem içerde hem dışarıda piyasalarda moraller deyim yerindeyse tavan yaptı. Özellikle Türkiye borsası, geçen seneyi yapılan değerlemelerine göre dünyada en iyi performans gösteren ikinci borsa (yüzde 52)olarak bitirdi. 2013 yılına da alıcılı başlayan İMKB100 endeksi yılın ilk haftasında tarihi yükseliş ve kapanış rekorlarını gördüğü değerlere ulaştı (80.033). Dış piyasalarda da benzer durumlar yaşandı. Euro dolar paritesi başta olmak üzere tüm Avrupa piyasalarında yılın ilk gününden itibaren olumlu performansları görmek mümkün oldu. Ancak bu iyimser hava haftanın son günü yerini bir miktar endişeye bıraktı. Zira 4 Ocak Cuma sabaha karşı ABD de açıklanan son FED toplantı tutanakları FED’in parasal genişleme politikaları konusunda kendi içinde ciddi ayrılıklara sahip olduğunu ortaya koydu. Bazı üyelerin parasal genişleme politikalarının istenen sonuçları vermeyeceği hususunda endişelerini dile getirmeleri, hatta bu politikaların uygulamasının bu yılsonu ya da 2015’e dek bitirilmesini savunmaları dolarla birlikte faizin de dünya genelinde yükselmesine neden oldu. Aslında piyasalar endişelerinde haksız da sayılmaz. “Fazla tıraş cildi bozar” sözünün çağrışımı ile bakılırsa, ABD başta olmak üzere krizin etkin olduğu diğer gelişmiş ülkelerde krizle mücadelenin tek aracı olarak Merkez bankaları ve onların likidite politikaları kullanıldığı görülür. Böyle yapıldığında piyasaların ihtiyacı olan parayı verme taahhütleri, sorunu günübirlik çözmeye ya da yangını soğutmaya yetiyordu. Piyasalara düşük faizle enjekte edilen paranın büyüme ve istihdam üzerinde direkt etki etmekten çok, bankacılık sistemi içerisinde eriyip gitmesi,  bir kesimi de rahatsız etmeye başladı. Para merkez bankalarından çıkıyor sistemin aktörleri olan bankalar tarafından üretim ve istihdama dönük faaliyetlerden çok para piyasalarındaki faaliyetlerde kullanılıyor. Böyle olunca da geniş kesimlerin derdi olan üretim büyüme ve işsizlik sorunlarındaki iyileşme yavaş kalıyor.

LİKİDİTE GENİŞLEMESİ

Bu sonuca rağmen likidite genişlemesinin alternatif aranmadan ısrarla denenmesi toplumda kalıcı etkiler bırakmaya başladı. Hatta FED içindeki muhalif kesim, Bernanke’nin uyguladığı politikanın seçim öncesi tamamen politik olduğu, Obama’nın vergi avantajları ile alt gelir grubuna FED’in de parasal genişleme ile sermaye kesimine şirin görünmeye çalıştığını iddia ediyor. Bana göre şubat ayında yapılacak bütçe görüşmeleri, son üç yılı bütçesi olmadan geçici bütçe ile geçiren ABD’de yeni bir mücadeleye sahne olacak. Cumhuriyetçiler bütçe görüşmelerini mali uçurum rövanşı olarak görebilirler. Bu yüzden Şubat piyasalar için de biraz zorlu geçebilir. Avrupa’da da durum farksız değil hatta daha kötü. ABD’de bir merkez bankası ve iki parti varken Avrupa’da karar mekanizması hayli karmaşık birçok ülke birçok hükümet ve birçok merkez bankası. Buradaki durumu yaptığı yeni yıl konuşmasında Almanya başbakanı Merkel kısaca özetledi aslında. Konuşmasında Merkel, krizin henüz bitmediğini atılacak adımlar olduğunu yapılan reformların sonuçlarını görmek için herkesini çok ama çok sabır göstermesi gerektiğini belirtti. Anlaşılan değil Şubat ayı, 2013’ün tamamı Avrupa için kolay geçmeyeceğe benziyor. Dünyada uygulanan parasal genişleme politikalarından kendine düşen kısmı, uyguladığı programları ve iç dinamikleri ile iyi değerlendiren Türkiye, not artışıyla da 2012 yılını iyi bir performansla tamamladı. 2013 beklentilerinin de olumlu olması beklenen Türkiye için yine en büyük tehlike yukarıda belirttiğim dış riskler. Sermaye konusunda dışa bağımlı olan ülkemiz bol likiditenin piyasalardan çekilmesi ihtimali ile oluşacak dalgalanmaya karşı hazırlıklı olmalı. Dolara talep anlamına gelecek böyle bir duruma merkez bankamızın hazır olduğunu düşünüyorum. Türkiye dış sermayenin sadece ABD ve Avrupa’dan gelmediği, ihracatımızın yeni rekorlarla arttığı ve yeni kamu yatırımları düşünülürse Türkiye’nin 2013 için de “pozitif ayrışma” kelimeleri ile birlikte telaffuz edileceği bir 2013 geçireceğimizi düşünüyorum. Hatta bazı kesimlerin telaffuz ettiği yeni not artırımı bu yıl içinde gelebilir. Aynı doğrultuda yeni sermaye piyasası kanunu ile birlikte piyasaların çehresinin değişeceği bir sürece de girmiş olduğumuzu da söyleyebilirim. İkinci tespit biraz daha uzun bir vadeyi kapsasa da ekonominin her kesimindeki aktörlerin vizyonu bu yönde değişmeden sürerse, bu vade daha da kısalabilir.

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli