DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 3405392-0.22906%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

12:55

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

188 okunma

Hayat Bu …

ABONE OL
17/05/2013 20:38
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yaşadığımız hayattaki suniliğe fena halde takmış durumdayım. Siz değerli okuyucuların da taktığı kanaatindeyim. Dr. Yalçın Ergir e de teşekkür ederek sözü uzatmadan işte size hayat masalı;

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde çok güzel bir ülkede mahalleler varmış. Bu mahallenin çocukları birbirlerini çok severlermiş. Dışarıdan gelen parolalı bir ıslığa uçarak aşağıya iner, beraber olacakları anları iple çekerlermiş. Kavga da etseler kin tutmaz, her gün yeniden dünyalar kurarlarmış. Herkes de sevgi saygı paylaşma ve arkadaşlarını kollama duygusu gelişmişmiş. Çocuklar evden okula servisle değil buluşarak giderlermiş o zaman. Onların yolunu gözlemezmiş evdeki bilgisayar. İnternet, şehrin en iyi dershanesi, hazırlık kursları… Bilmezlermiş Hamburgeri pop müziği, cetleşmeyi, cep telefonunu, playstation… Bilirlermiş duvarların üzerinde sohbeti, anket defterleri doldurup sevgileri keşfetmeyi… Eve gitmeyi unutmayı, hava kararınca aile büyüklerinden fırça yemeyi… O hakkında türlü şeyler söylenen evdeki garip adamdan korkmayı… Küsmeyi, barışmayı, torbalarla misket toplamayı, gıcır köstek ayırmayı, değiş-tokuşu, kaybedince kapışı iç içe konan naylon topları, taştan kare direklerini… Üç korner bir penaltıyı. Üzerine apartman yapılan top sahalarını, sonra o apartmana taşınan yeni dostları ve onları kapma yarışını… Taşınanların kırmızı kamyonlarını.  İlk ergenliği, boyların ölçülmesini… Otobüsteki biletçinin lastik sarılı kalemini… Yoğurtçuyu, kalaycıyı, hallacı…  Evlerin arkasındaki odun kömür depolarını… Adam alırken adım hesabını, iki çocuğu en iyi arkadaşla takası… Mantarlı gazoz kapaklarını, yaldız kazımayı… Yandaki mahalleyle kavgayı, her kavganın çıkarttığı kahramanı, ödleği… Kan kardeşliğini… İp atlama, lastiğe basma, topaç virtüözlüğünü… Kırılan camları, toplanan paraları… Silik seksek çizgilerini. Sonra zamanla bu güzel ülkede durumlar değişmeye başlamış. Yaşlar ilerledikçe birliktelik kollama koruma duyguları bu mahallelerin çocuklarının başlarına çok işler açmış. Daha sonra işsizlik, enflasyon, köşeyi dönme, adamını bulma, malı götürme, bankanın içini boşaltma, tüyü bitmedik yetimin hakkını yeme, hayali ihracat, karısının bakım masraflarını devlete fatura etme filan derken herkes yüzünde soluk bir bakış, içinde hayatın yenilgisi, çaresizlik ve tatminsizlikleriyle baş başa kalmış. Çocukları mı? Çocukları şimdi koca koca apartmanların arasında, bahçesiz bahçelievler de nefes alınmaz havada, beton yığınlarında, daracık sokaklarda, otopark gibi yollarda, sanal bir dünyada, güya emniyet içinde yalnız yaşıyorlar. Anneleri-babaları onları çok seviyor. Beta kapmasın diye kalabalık ortamlara hiç sokmuyor. Hafta sonları hep beraber Karum ya da Akmerkez deler. Okul servisi çocukları neredeyse yataklarından alıyor. Çocuklar trafik kaygısıyla köşedeki markete dahi gönderilmiyor. Babalar şirketlerin bilançolarını, çocuklar da dershane reatinglerini izliyorlar. Hepsi birer test uzmanı, sayısal-sözel yuvarlanıp gidiyorlar. Sek sek oynamayı değil, ama taban puanları çok iyi biliyorlar. Hayata açılan pencereleri Windows XP… Onlar ekrana, ekran onlara bakıyor ve koca bir hayat dışarıda akıp gidiyor. Şehrin dışında ağaçlar tırmanacak, salıncak kuracak, kalp kazıyacak mahalle çocuklarını bekliyor. Paylaşmayan, yalnız, bencil, kafesler içerisinde gürbüz, güvenlikteki çocukları. Hiç sopa yememiş, ağaçtan düşmemiş, topu yandaki bahçeye kaçmamış, dizlerinde kabuklar olmamış çocukları…

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP