DOLAR 34,6441 0.25%
EURO 36,4760 0.47%
ALTIN 2.923,280,20
BITCOIN 3239321-4.97619%
İzmir

PARÇALI BULUTLU

15:23

İKİNDİYE KALAN SÜRE

214 okunma

Atatürk Çiçeği bizi birleştirir mi ?

ABONE OL
03/09/2020 00:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Geçtiğimiz hafta başında, Samsun Mübadele Derneği’nin genç başkanı Salih MERİÇ ve yönetici arkadaşlar ile birlikte Balkan Türkleri Derneği’ne hayırlı olsun ziyaretine ettik. İyi ki gitmişiz: Zira hem çok iyi zaman geçirdik, hem de epeydir konuşamadığımız birçok hususta dostlarımızla istişare etme imkanı bulduk.

 

Geçtiğimiz haftalarda görevine ikinci kez seçilen Balkan Türkleri Derneği başkanı Cihat YILMAZ’ı tanıyanlarınız bilirler; Cihat Bey genç ve başarılı bir iş adamıdır. Elektrik sektöründe hizmet veren önemli bir şirketi olan Cihat YILMAZ, aynı zamanda sosyal aktivitelerin içinde bulunmayı seven, girişken bir kişiliğe sahiptir. Köyü Karaperçin ile ilişkilerini hiç bir zaman ihmal etmemiş, bu köyün etrafında onlarca dönüm arazinin ağaçlandırılmasını sağlamıştır. Daha önce Samsun Mübadele Derneği’ne de önemli maddi ve manevi katkıları olan Cihat YILMAZ, birkaç yıldır Balkan Türkleri Derneği’nin yükünü sırtlanmış durumda…

 

Balkan Türkleri Derneği’ni ziyaret ederken yanımızda Atatürk Çiçeği götürmek, Mübadele Derneği’nin mali sekreteri Nusret ÖZEL’in fikriydi. İzledikleri yol ve yöntemler farklı olsa da en nihayetinde aynı camiaya ve kültüre hizmet veren iki dernek arasındaki ilişkileri güçlendirmek için ilk yapılması gereken, ortak noktalarımızı vurgulayan jestler yapmak! Aramızda Selanikli hemşerimiz Atatürk’ten daha büyük bir ortak nokta düşünülebilir mi? Sen çok yaşa Nusret Abi, fikir gerçekten güzeldi…

 

Camiayı yakından takip eden dostlar biliyorlardır; son yapılan genel kurulda Balkan Türkleri Derneği, üyesi bulunduğu Edirne Federasyonundan ayrılma kararı aldı. Böylece, Karadeniz Bölgesi’ndeki Rumeli Derneklerinin bir federasyon çatısında bir araya gelmesi doğrultusunda, Samsun Mübadele Derneği’nin uzun süredir savunduğu tezin hayata geçirilmesi yönünde çok önemli bir adım atıldı. İnşallah tamamına erer!

 

Federasyon konusunda yazılıp çizilecek çok şey var; hani usta kalemşörlerin “bu başka bir yazının konusu” diye bir klişeleri var ya, buraya tastamam oturuyor. Lakin yeri gelmişken bu federasyonun güçlü bir tüzüğe dayanan, siyaseti bir öncelik olarak kabul etmeyen ve şahısları değil bir kültürü yüceltmeyi hedef seçmiş bir yapılanma olması gerektiğini söylemeden geçemeyeceğim. Samsun’da yaşayan Rumelilileri bir aile sıcaklığıyla kaynaştıracak, bir lobi etrafında birleştirecek bir oluşuma ekmek kadar, su kadar, nefes kadar ihtiyaç var.

 

Son bir söz de Balkan Türkleri derneğinin yeni hizmet binası için: Çok güzel olmuş! Emeği geçenlere ve destek sağlayanlara helal olsun…

 

İBRAHİM ABİME CEVABIMDIR…

 

Efendim, iki seneye yakındır Haber Gazetesinde köşe yazılarım yayınlanıyor. Bu yazılar, aynı anda haftalık Balkan Günlüğü Gazetesinde, www.samsunmubadele.org.tr ve lozan mübadilleri derneği başta olmak üzere Türkiye’deki Rumeli kuruluşlarının internet sitelerinde de yer alıyor. Ne mutlu ki facebook guruplarında da bayağı sık paylaşılıyor yazılarımız. Bu nedenle yazılarımıza ilişkin gerek telefonla, gerek e-posta ile birçok geri dönüş oluyor. Okuyucularımızın çoğundan  olumlu sözler işitiyorsak da herkesi memnun edemediğimiz oluyor. Yapıcı eleştiriler aldığımızda istifade etmeye çalışıyoruz da…

 

Geçen hafta, www.samsunmubadele.org.tr ‘de görev yapan arkadaşlar, sevgili İbrahim ÜLKER abimizin gönderdiği sert eleştirilerle dolu bir mesajı bana gösterdiler. İbrahim Abi, çok uzun yıllardır Rumeli derneklerinde görevler üstlenmiş, karınca kaderince hizmet etmeye çalışmış, siyaset dünyasında ve meslek odalarında emekleri olan bir büyüğümüz. Onun eleştirileri, ne kadar yaralayıcı olursa olsun üzerinde durmaya değer diye düşündüğüm için sizlerle paylaşma ihtiyacı duydum.

 

Geçen haftaki yazımızda, 1950’de düzenlenen bir Kavala Gecesi’ne ait Baki SARISAKAL üstadımızın ortaya çıkarttığı bir belgeden hareketle birçok kültürel değerimizi yaşatamadığımızdan yakınmış, camiamızın genç kuşaklara değerlerimizi aktarmadaki yetersizliğini tenkit etmiştim. İbrahim Abi, (benim tarafımdan kibarlaştırılmış sözlerle) “liderlik yaptığım camiayı aleni biçimde eleştirmemi” yanlış bulmuş. Bir anlamda kırılan kolu yen içinde tutmamakla suçlamış beni. Kendisine saygım sonsuz, lakin cevabımı da aleni vereceğim:

 

1-      Abi, beni kendisine “mübadil ağası” süsü verenlerle karıştırma; kimseye liderlik yapmak gibi bir hevesim olmadı. Belki dikkatinizden kaçmıştır diye tekrar ediyorum, “Rumeli göçmenlerinde aşiret kültürü yoktur. Dolayısıyla bizim insanlarımız sürüye kapılmış koyun gibi bir liderin peşinden gitmezler.” tezini, bu genç arkadaşınız defalarca bu köşeden yazmıştır. Dönüşümlü başkanlık sistemini savunan ve uygulayan bu kardeşini, senelerce koltukları işgal edenlerle bir tutman hak mıdır?

2-      Samsun’daki Rumeli ailesinin birçok sorunu var ve bu sorunların en büyüğü yeni kuşakların kendi kültürlerinden alabildiğine uzaklaşmasıdır. İstediğiniz kadar tenkit edin, bu büyük tehlikeyi mürekkebim kuruyuncaya kadar yazacağım, nefesim tükeninceye kadar haykıracağım.

3-      Samsun’da ilk kez bilimsel sözlü tarih çalışması yapmış, ilk mübadele müzesinin oluşumu için can siparene mücadele vermiş, ilk Yunanistan gezisini düzenlemiş ve bu gezileri gelenekselleştirmiş, her yıl ulusal çapta bir akademik kongre tertip etmiş, mübadele üzerine beş tane kitap basmış, yüzlerce makalenin yayınlanmasına vesile olmuş bir derneğin oluşumunda emekleri olan bir arkadaşınız olarak “önce hizmet etmelisin!” demeni de garipsiyorum.

4-      Kırılan kolun yen içinde tutulmasına gelince… İstersen bu konuda hiç konuşmayalım. Zira bu konuda asıl hassasiyet gösterilmesi gereken zamanlarda kimsenin aklına camianın ne duruma düşürüldüğü gelmedi! Ben, sadece Rafet El Roman ve Pınar AYLİN diyeyim, herkes ne demek istediğimi anlamasa da olur…

 

Gereksiz yere birbirimizi yaralamaktan vaz geçmemiz lazım İbrahim Abi… Sana saygımız, sevgimiz hiç değişmez. Zaman birlik ve dayanışma zamanı.

 

Birinci kuşakların neredeyse tamamı toprak oldu. İkinci kuşaklar, kendilerince birşeyler üretmeye çalıştılar, bu kadar oldu…

 

İzin verin de biz bir avuç üçüncü kuşak mübadil torunu; zamanımızı, naktimizi, emeğimizi, bilgi ve görgümüzü hizmete dönüştürelim. Cihat YILMAZ ve arkadaşlarının, Salih MERİÇ ve arkadaşlarının iyi niyetli gayretlerine omuz verin.

 

Ne olur daha fazla kırmayın şevkimizi ve cesaretimizi, yoksa dördüncü kuşaklara aktarılacak inanın hiçbir şey, ama hiç birşey kalmayacak!

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP