DOLAR 33,0847 0.27%
EURO 36,0915 0.25%
ALTIN 2.590,610,82
BITCOIN 20837030.23095%
İzmir
33°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Rumeli Türküleri onun sesiyle daha da güzel

Rumeli Türküleri onun sesiyle daha da güzel
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Makedonya’dan İzmir’e göç eden 6 çocuklu bir ailenin 5. çocuğu o. Özellikle ” Balkan Havası ” programı ile milyonlarca Rumelili hemşerisini ekran başına toplayan Havva Karakaş eşi Hasan Karakaş’ın “Paylaşmadığın hiç bir şey, senin değildir” prensibinden vazgeçmiyor

 

 

 

havva-karakaş-1Bugün ki konuğum, ağaç dallarının yeşerdiği, yüreğimizdeki coşku ve heyecanların en üst seviyeye çıktığı bu günlerde, gök kuşağı kadar renkli kişiliği ile Balkanlar ile olan özlemlerimizi okuduğu içten türküleriyle bizleri yüreğimizin derinliklerinden alıp, Balkanlara uçuran Rumeli Türküleri’nin usta yorumcusu Havva Karakaş.

Söyleşimize klasik bir soru ile başlamak istiyorum. Havva Karakaş’ın otobiyografisini kısaca bize nasıl anlatırsınız? 

 

1950 yılında Makedonya’dan  İzmir’e göç eden 6 çocuklu bir ailenin 5. çocuğu olarak İzmir’de doğdum. Ezgi adında bir kızım var. 1981 yılında TRT ‘nin açtığı ” Yetişmiş Ses Sanatçısı” sınavını kazanarak İzmir Radyosu’nda göreve başladım.

 

TRT İzmir Radyosu öncesi, müzikle tanışmanız nasıl oldu?

 

Müzikle tanıştığım günü inanın tam olarak  hatırlamıyorum. Çünkü ben müziğin içinde doğdum. Ailemde çeşitli müzik aletleri çalanlar vardı. Çocukluğumda  onlardan esinlemiş olabilirim.

 

 

BALKAN HAVASI TAT VERDİ

 

TRT günlerinizin hayatınızda çok önemli bir yeri olduğunu biliyorum.  Özellikle ” Balkan Havası ” programı ile milyonlarca Rumelili hemşerilerimizi ekran başına bağladınız.  TRT’ye giriş öykünüz, eşiniz Hasan Karakaş ile birlikte ” Balkan Havası ” programını yapmaktaki düşünce ve görüşleriniz nelerdir? 

    

havva-karakaş-3“Balkan Havası”;  Balkanlarda, Trakya’da daha geniş bir anlamda Rumeli’de yaşanmış ve yaşanmakta olan kültürel değerleri daha yakından inceleyip tanımak, özellikle folklor açısından bu güzellikleri yaratanları bütün yönleriyle gözler önüne sermeyi amaçlayan Rumeli müziğine mahalli ve profesyonel anlamda katkı sağlayan tüm sanatçılara yer vermeye çalışan, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Üsküp, Deliorman, Bosna, Selanik, Kosova, Kırcaali, Köprülü, Prizren gibi yerlerden gelen konuklarla bu bölgelere ait yerel müzikleri, kurulacak özel bir orkestra ile icra eden Havva Karakaş’ın sunuculuğunu üstlendiği programda ayrıca ünlü konukların da yer alacağı Türk televizyonlarında bir ilkin başlangıcıydı Balkan Havası Programı. Yüzyıllık bir ayrılık bu neredeyse… Yılları aşan bir özlem… Su’yun iki yakası ayrılalı, aşkların ayrılıklara, ayrılıkların ağıtlara dönüşü çok zaman oldu. Ama Rumeli sevdası, Anadolu tutkusu hep sürdü… Canlıdır, kıpır kıpırdır Rumeli insanı… Yaşanan göçler, kaybedilen topraklar, evler. Uzaklarda bırakılan yakınlar bile sıcak sarılışını, samimi mizacını bozamaz göçmenlerin. Rumeli’nde, Balkanlarda yaşayan Anavatan Türkiye’deki yakınını özler, Türkiye’deki göçmense yıllarca yurt edindiği bu toprakların havasını, suyunu, yemeğini ve neşesini…  Balkanlardan esen bu hava şarkılarda söylenir, türkülerde anlatılır…

İzmir Radyosu Ses Sanatçısı, Üsküp’lü Havva Karakaş ve Ankara Televizyonu Müzik ve Eğlence Programları Müdürlüğü’nden, Yapımcı Deliormanlı Sevinç Akansel diyorlar ki “ Bir program yapalım, hem anlatalım hem söyleyelim” Böylece “Balkan Havası” programı doğuyor. 3,5 yıl süren program, sırasında almış olduğumuz Ödül “Medya Halk Bilim’ine Hizmet Ödülü”  benim gurur kaynaklarımdan bir anımdır.

 

Benim tanıdığım, ay ışığı gibi parlayan bir yüz, yüreği sevgi dolu ve konuştukça ağzından bal akan harika bir insan Hasan Karakaş.  Siz eşinizi bize nasıl anlatırsınız? 

 

Hasan Karakaş’ı bir çırpıda anlatabilmek gerçekten çok zor. O benim en sadık dostum,  arkadaşım, sırdaşım, yoldaşım ve hayatımın her anını paylaştığım, iyi bir eş, iyi bir baba. Ama onun birde müzisyen yönünü anlatmam gerekli.

Hasan Karakaş “Paylaşmadığın hiç bir şey, senin değildir” felsefesini kendine kılavuz edinmiş, şimdiye kadar yaptıklarıyla, ürettikleriyle, derleyip toparladıklarıyla ülke kültürüne  hizmet eden çok önemli bir müzisyen diyebilirim.

 

Önümüzdeki haftalar içinde eşiniz Hasan Karakaş ile de bir röportaj yapmayı çok istiyorum. Gerçekten sanatçı ve kültürel kimliğiniz yanında örnek aile tablosu ile de Rumeli camiasında çok sevilen kişilersiniz. Sizler gibi harika insanlarla tanışmak benim içinde gurur verici. Eşinizin Balkan müzikleri konusunda uzun yıllar araştırma yaptığını biliyorum. Kendi derlediğiniz türküler varsa bunların isimlerini nedir? 

 

TRT repertuarına girmiş olan bazı derlemelerimin adları şöyle: Göçmen Kızı, Kara Yusuf, Hati kadın, Şeriban, Kan Bana Mari Miyo, Hokka Hokka Lokumları, Şefo’nun Evi, Aklida Basma Giyersın vs.

 

Okuduğunuz bütün türkülerin sizde çok önemli bir yeri olduğunu biliyorum ama gerek televizyon programı olsun, gerekse konserlerinizde okurken en çok keyif aldığınız, ya da şöyle sorayım, hemşerilerimizin en çok beğendiği türkü veya türküler hangileridir?

 

Ben derlediğim hiç bir Türkü’yü birbiriden ayıramam. Hepsini bir ayrı seviyorum ama halkımızın benden dinlemekten keyif aldığı Türkülere gelince bunlardan bazıları şöyle. Göçmen Kızı, Ramo, Şeriban, Kara Yusuf ilk akla gelenler.

 
Katıldığınız televizyon programlarında veya konserlerde okuyacağınız türkülerinizi seçerken daha önceden derlenmiş bir türküyü repertuar’ınıza almadan önce, düzenleme sürecinde hangi ölçütlerle hareket ediyorsunuz?  

Benim için en önemli kriter, eserin anonim olması.  Şiir’sel yapı ile ezgi’sel yapının o bölgenin tavır, yöresel ağız ve ritimsel özelliklerine sahip olması. Eğer Türkü İçerik olarak, bir mesaj vermiyorsa, benim yüreğimde bir şeyleri kıpırdatamıyorsa, ben istediğim kadar onu Radyo’da, Tv ‘de ya da albüm’lerimde seslendireyim ” Buza yazı yazmış ” gibi hissederim kendimi. Ayrıca unutmadan, Türkülerdeki şiirsel yapının kime hitap ettiğini iyice etüd edip, Türkü’nün kadın ağzı mı? yoksa erkek ağzı mı? olduğuna karar verip, ona göre seslendirmeye özen gösteririm. Örneğin: Radyoda, bir erkek solist bir parça okuyor “Sakallıya varıp ta babamı diyeceğim” sizce de burada bir yanlış yok mu? Bu hitap bir bayan ağzına yakışmaz mı? Tabii eğer bir sahne programı için bir detay hazırlıyorsanız, program tek düze gitmemeli inişler çıkışlar olmalı. Seyirciyi bazen duygulandırmalı, bazen neşelendirmeli, bazen de düşündürmeye sevk etmelisiniz. Sahne bir nevi otomobil kullanmak gibidir hep aynı viteste gidilmez. Türkülerin sıralamasında ise çok ince bir detayı gözden kaçırmamak lazım. Eserin tonu ve ses genişliği, metronomu çok önemlidir.

 

 

BALKANLAR ZOR COĞRAFYA

 

Türkülerimizde Rumeli insanının tüm güzelliğini, sıcaklığını, özlem duygusunu, sevinç ve mutluluklarını yaşamakla birlikte kimi türkülerimizde acı ve gözyaşlarımızı da tutamadığımız oluyor. Sizce İnsanlar eğlenerek acılarını unutabilir mi?

 

Balkanlar zor bir coğrafya. Savaş, açlık, kan, gözyaşı ve acı çeken insanlar. Ama hayat devam ediyor ve güçlü olmak zorundasınız. İçin için kan ağlasa da, yüzüne yansıyan güleç tavrı ile bir yakının düğününde  bir anda kendini kol kola ” Horo ” oynarken bulabilirsin. Rumelili insanını güçlü kılan, acısını ve sevincini paylaşan, geleceğe umutla bakmasını sağlayan bir yaşam tarzıdır. Acıları tam olarak sıfırlamak (Yok etmek) mümkün değildir, ama paylaşarak hafifletmek mümkündür. Burada tabii ki müzik en önemli tedavi yöntemidir.

 

Türkiye’de Rumeli ve Balkanlar üzerine ulusal yayın yapan 2 TV kanalı var?  Bu kanallarımızın tarihimizi, kültürel değerlerimizi ve türkülerimizi gelecek kuşaklara aktarma adına üstlendikleri misyon sizce yeterli midir? 

Havva-Hasan-Karakaş

Türkiye’de televizyonculuğu ikiye ayırmak gerekir: Kamu ve ticari televizyonculuk. Burada konumuz gereği ticari televizyonlardan bahsetmek gerekirse onlar açısından minimum masraf, yüksek kar amacı ön plandadır. Bir bakıma onlara yayın yaşamlarını sürdürebilmeleri için hak verebilirsiniz. Reklam geliri kapabilmek için çok seyrediliyor olmak en önemli kriter. Bundan dolayı her kesime hitap edebilen kaliteli programlar yapmak zorundalar.

Ama sadece geliri düşünmenin çok doğru bir yaklaşım olduğu kanısında değilim. Ülkenin milli birlik ve bütünlüğünü düşünmek, kültür, eğitim ve kaliteli sanatçılarla yüksek nitelikli programlar üretmek durumundadırlar. Ama maalesef günümüzde, siyasete bulaşmış kanalların bağımsız programlar üretebilmesi zor görünmektedir. Sorunuza gelince; Ulusal yayın yapan 2 Rumeli kanalı da, bu kısır döngünün kurbanı gibi görünmektedirler. Benim görebildiğim kadarı ile, büyük bir seyirci kitlesine sahip olmalarına karşın beklentileri karşılamakta yetersiz kaldıklarını düşünüyorum. Balkan müziğinin yoğunlukta olduğu programların içerik olarak benzer nitelikte olması. Balkan müziklerinde yeterli bir denetim kıstası olmaması. Türkçe ve yabancı parçaların arasında makası yabancı eserler lehine açmıştır.

 

 

Sanatçıların albüm çıkarması gerçekten çok zor. Son çıkarmış olduğunuz “Balkan Havası ” albümü hakkında öncesi ve sonrası neler söylemek istersiniz? 

 

Çıkarmış olduğum Balkan Havası albümüm 33 yıllık bir emeğin taçlandırılması gibi bir şey. Burada Kadam (kardeş) dediğim çok değerli sanatçı Candan Erçetin’i saygıyla anmalıyım. Yapımında ve sizlere ulaştırılmasında ve 10 türkü’de bana eşlik etme inceliğinde bulunduğu için kendisine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Artık albüm yapmak neredeyse son derece zorlaştı. Bunun sebebi ise İnternet üzerinde korsan indirmeler neticesinde yapımcının albüm için harcadığı parayı geri döndürememesi, zarara uğraması ve de bunun hiç bir hukuksal yaptırımının olmaması. Bu yüzden yapımcılar artık albüm işine girmiyorlar. Yapılanlar ise Sanatçıların kendi mali kaynakları ile finanse ettikleri ürünlerdir.

 

YURTDIŞINDA SAYISIZ KONSER

 

Yurt içinde olduğu kadar, yurt dışında da çok önemli konserleriniz var. Bunları okuyucularımız ile paylaşır mısınız?

 

Yurt içindeki konserlerimin sayısı tek tek yazılamayacak kadar çok fazla.

Yurt dışındakiler ise hatırladığım kadarıyla;

1-Makedonya Konserler dizisi   (8 Ayrı Şehirde)

2-Cumhuriyet Treni İle Balkan ülkeleri gezisi ve konserler dizisi.

3-1.Balkan Festival’indeTürkiye’yi Temsilen Görevli (Belgrad)

4-Kosova Konserleri (Gilan, Prizren, Priştina) 2008

5-Makedonya (Konserleri) 2008

Çok değerli eşiniz ile birlikte çok uzun yıllar Rumeli müziğine, tarihine, kültürüne sahip çıkarak gelecek kuşaklara aktarma adına çok önemli bir misyon üstlenerek bu camianın gönlünü fethetmiş kişilersiniz. Sizlerle ne kadar gurur duysak azdır. Kültürümüzü ve türkülerimizi yaşatma adına yeni yeni misyon üstlenmeye başlayan yeni genç kuşak sanatçı kardeşlerimize neler söylemek istersiniz? 

 

Gençlere tavsiyelerim; Öncelikle kendi egolarını kontrol altında tutmayı öğrenmeli.“ Ben sanatçıyım. Tamam, artık ben star oldum. Benden daha iyisi yok dememeli” Ömür boyu öğrenecek bir şeyler olduğunun bilincinde olmalılar. Kendilerinden önce bu konuda hizmetler vermiş ve vermekte olanları iyice etüt edip onlardan ” feyz ” almalı ama kesinlikle onları taklit etmemeliler.

Okullu olmak çok iyi bir şeydir, ama tek başına yeterli değildir. Bilinmelidir ki müzikte en büyük okul halkın içinde yaşayan kültürdür. Ondan yeterince beslenmen gerekir. Senden önce bu kültüre hizmet verenleri yok saymamak gerekir. Onları da yanına alarak kendini daha da çok geliştirebilirsin.  Alçak gönüllü ol ki daha yükseklere çıkabilesin. Benden geleceğimiz olan gençlere öğütlerin  ” BU KA ”

 

Türküleriniz ile eğlendirmeyi, şiirleriniz ile hüzünlendirmeyi ve yöresel şivemiz ile  birbirinden güzel anlattığınız fıkralarla hemşerilerimizi güldürmeyi fevkalade iyi yapıyorsunuz. Biraz da şiirlerimiz ve fıkralarımız desek neler söylemek istersiniz? 

 

Folklorumuzun içinde sadece türkülerimiz yok. Şiir, öykü, fıkralar, giysilerimiz ve yemeklerimiz var. Kısaca tüm yaşantımız var. Benim için şiir, fıkra ve öyküler olmazsa olmazlarımdandır. Bir ülkeyi artık savaşlarla ele geçirmiyorlar, dilini yok ederek bunu kolayca yapıyorlar. Bunun içindir ki gelenek ve göreneklerimize ve kültürel değerlerimize sıkı sıkıya sarılmalıyız. Bu arada sizi de “Balkan Fıkraları ve Mizah Öyküleri ” kitabıyla kültürümüze yapmış olduğunuz katkılarınızdan dolayı kutluyorum. Türkiye’de bir ilk olan bu kitabınızın Balkan ve Rumeli mizahının temelini oluşturması dileklerimle size de bundan sonraki çalışmalarınızda başarılar diliyor, röportajınız içinde ayrıca çok teşekkür ediyorum.

 

Yazmış olduğum” Balkan fıkraları ve Mizah öyküleri ” kitabıma çok değerli eşiniz Hasan Karakaş ile birlikte vermiş olduğunuz destek ile beraber türkülerimiz, kültürümüz ve sanat hayatınız ile ilgili çok değerli bilgileri okuyucularımız ile paylaştığınız için sizlere sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Aslında sizinle ilgili yazılacak o kadar güzel konular ve anılar var ki. Bunları ne kadar yazarsak yazalım, gazete sayfaları yetmez. Gazete sayfaları olduğu kadar zaten Rumeli insanının gönlünde taht kurmuşsunuz. İyi ki varsınız.

Röportajımızı televizyon programlarında bizleri alıştırdığınız güzel bir söz sonlandıralım mı ne dersiniz?

    

 “BU GÜNLÜKTE BENDEN SİZE BU KA. HAY KALİN MORİ SAGLİCAKLE İŞTE O KA !