DOLAR 33,0483 0.05%
EURO 36,0797 -0.03%
ALTIN 2.621,240,00
BITCOIN 21283050.11194%
İzmir
38°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

İklim Fuarı’nın Ardından

İklim Fuarı’nın Ardından
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İklim Fuarı

Çok yoğun bir ilginin olması ve kayıtların dar bir alanda yapılması büyük bir izdihama yol açtı. Güvenlik önlemlerinin dorukta olduğu fuarın girişinde seyirciler teker teker arandı. Korona virüs için hiçbir şekilde tedbir alınmayışı da dikkati çekti.

İklim meydanı, su, hava ve iklim değişikliği sağlık hariç, bütün yönleri ile ele alındı. Oturumlarda soru sorulmasına fırsat verilmedi. İklim değişikliğinin sağlık üzerine etkisi konusu görüşülmeliydi.
Eko iklim fuarının standlarında her kuruluş, her firma iklim için projelerini anlattılar. Broşürler dağıtıldı. Hele ki çocukların ilgisi çok büyüktü. Bu yönüyle sevindirici olmuştur. Bir farkındalık yaratmıştır. Zirvede 10 ayrı alanda 321 konuşmacı söz aldı. 12 binden fazla ziyaretçi akınına uğradı. Eko İklim Zirvesi; ana salonda, ulu önder Atatürk ve silah arkadaşları ve aziz şehitlerimiz için saygı duruşunu müteakip İstiklal Marşımızın söylenmesi ile başladı.

Sunucu Altan Erkekli’nin anonsu ile Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran ‘’Türkiye’nin geçtiğimiz yıl sonunda onayladığı Paris Anlaşması, başta ekonomik düzen olmak üzere, sosyal, kültürel ve ekolojik sistemde büyük değişiklikleri öngörüyor. 2050 yılında karbon nötr olmayı hedefleyen Avrupa Birliği de bu hedefe ulaşabilmek için “Yeşil Mutabakatı”devreye sokuyor.İklim zirvesi; Ülkemizi emanet edeceğimiz gençlere de örnek olacak seviyede ufuk açacak bir deneyim olacak’’ diyerek sözlerini tamamladı.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank;

‘’Bu zirveyi özel kılan bir hususta daha var.Dünyanın ilk iklim değişkliği fuarı bu kapsamda kuruldu.İklim değişikliğinin etkilerini artık bizzat hissediyoruz’’ dedi ve ekledi: ‘’Bugün geldiğimiz nokta da bir suçlu aramanın faydası yoktur. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyorsak ekonomik faaliyetlerimizde köklü değişikliğe gitmemiz gerekiyor.’’
Çalışma ve Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ise yaptığı konuşma da; ‘’Yeni bir durumla karşı karşıyayız. İnsanın tabiat üzerindeki ilişkilerini değiştirdiği, tabiatın kendini yenileme kabiliyetini kaybettiği bir dönemden ders çıkartarak, insanlığın tabiatı metalaştıran anlayıştan uzaklaşması gerekiyor. Bu yeni çağın başında bizim de yeni yol haritası çizmemiz lazım ”diye konuştu.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ‘Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi’ programına video mesaj ile katıldı. Bakan Kurum video mesajında, “Ulusal Yeşil Finans Stratejisini 2023 yılının sonuna kadar tamamlayacağız. İklim Finansman Çalışma Grubu’nu bu yılın ilk yarısı bitmeden kuracağız. İklim Finansmanı Çalışma Grubumuz özel bir rehber hazırlayacak. Yeşil kredi, yeşil fon, yeşil finansal kiralamaya dair uluslararası standartlarla uyumlu altyapıyı da 2024 yılı başına kadar kurmuş olacağız. Ulusal Emisyon Ticaret Sistemini kuracağız. Yeşil tahvil kira sertifikası ve diğer sermaye araçları piyasalarını da ulusal çapta geliştireceğiz” dedi. Zirve, 10 bin metrekare alanda dünyanın ilk ekonomi ve iklim değişikliği fuarına ev sahipliği yaptı. İklim değişikliği ve yeşil dönüşüm konusunda kurum ve kuruluşların çalışma ve iyi örnek uygulamaları fuarda sergilendi.

Devamını Oku

Körfez Bölgesinde Gömeç ve Ayvalık/Küçükköy Boşnakları

Körfez Bölgesinde Gömeç ve Ayvalık/Küçükköy Boşnakları
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Boşnakların  nüfusa göre en fazla olduğu yerleşimler Gömeç ilçesi ile Ayvalık’a  bağlı Küçükköy kasabası.Ayvalık,Altınova ve Karaağaç kasabasında az da olsa Boşnak var.

Geldiklerin yerin kültür izlerini hala taşıyan bu insanlar misafirperver,sıcak kanlı,açık sözlü.Çoğu tarımla,bağbahçe ve hayvancılık işleri ile uğraşıyor.Genel de uzun boylu,sporu seven,sarşın kumral karışımı,çalışkanlar insanlar.

Küçükköy boşnakları,Karadağ Sancak kökenl”kolaşin” diye tanımlanıyor.Köydeki sülaleler Martinoviç,Sadıkoviç, Curceviç,Hot,Podborovas,Cihiç,Cidiç,Musliç,Derdemez,Briskoviç,Rapoviç,Banbur,Bahor,Boşkoviç,İsmailoviç,Megiç, Baboviç,Memiş,Taranin,Berenaç gibi isimlerle anılıyor.

Boşnaklar büyüklerine karşı çok saygılıdırlar,bayramlarda büyükler ziyaret edilir,eller öpülür,hal hatır sorulur. Gönülleri gibi sofraları da zengin olan boşnaklar,ziyarete gelen misafirleri ağırlamadan bırakmazlar.

Yemek kültürlerinin çok zengin olan boşnaklarda et,yoğurt,peynir ve hamur işi sofralardan eksik olmaz.Potoplika, Rebisa,sispara,papara,masanisa,püryan,potmeta gibi yemek ve çorbaların yanısıra hamurlu yemeklerde olduğu gibi yufkası elle açılan boşnak böreği,kıymalı,peynirli,patlıcanlı,kabaklı,ısırganlı ve pırasalı olarak yapılır.Boşnsk yemeklerine doyum olmaz.

Zengin mutfakları olan Boşnaklarda,bir de soka denilen peynir ile yapılan turşu ile şekerpare denilen insana parmak yalatan  bir tatlıları var.

En ünlü oyunları,Karadenizlilerin Horon dedikleri oyuna benzer “Hora” denilen oyundur.El ele tutanarak veya kollar yan yana  birbirinin  omzuna atılarak oynanan bu oyunda,ayaklar  seri hareketlerle üç  bitişik adımla sola(bazı yörelerde sağa)doğru,önce ağır hareketlerle başlayan oyun gittikçe hızlanır.

Boşnakların geldikleri yerde atalarının müzik aletleri “Guslo”denilen iki diz arasında kemençe gibi çalınan sazın yanısıra,tambur,kemençe gibi çalınan sazın yanısıra,tambur,kemençe ve nefesli sazlardan genelde çift borulu “Ney “ vardı.Boşnaklar,Küçükköy’e geldikten sonra bu çalgıların yerini önceleri davul,klarnet şimdi ise org denilen elektronik alet aldı.

Boşnaklar; Gelen misafiri yedirip içirmeden göndermezler.Hatta uğurlarken bir de çantalarına evde yiyecek içecek türü ne varsa doldurulur  öyle yolcu ederler.

Misafir ağırlamak onlar için zevktir.Misafirleri kendi namusları gibi korurlar. Boşnaklardaki bu ahlaki kural,ülkemize gelen yerli ve yabancı turistlar için de geçerlidir,onları da kendilerinden biri sayarak korurlar.Küçükköy sarımsaklıya gelen turist,kendini evinde gibi hisseder.Kumsal da sere serpe  güneşlenir,denize girer,sabahın karanlığında yürüyüşünü yapar.Onlara kimse dönüp bakmaz,tam tersi zarar gelmesin diye kol kanat gererler.

Boşnaklar da,bu sıkı ahlaka kurala,geldikleri Bosna ve Karadağ’da rastlıyoruz.10 ve 15 nci yüzyıllar arası,Balkanlarda yaygın olan,Fatih’in 20 Mayıs 1463 Bosna kuşatması ile son bulan “Tanrı Dostu”anlamındaki “Bogomicilik”   bunu gözlüyorsunuz.

İşte bu ahlaki kural,o günden bugüne geldi. Türkiye’nin neresine giderseniz gidin,Boşnaklarda bu kural geçerlidir.

Geçmiş yıllarda yaşanan göç nedeniyle nüfusu yarı yarıya azalan Küçükköy’de Ayvalik Belediye Başkan Ergin’in girişimleriyle başlatılan çalışmalar doğrultusunda geri göç ile birlikte Küçükköy yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı oldu.

113 YILLIK ÇEŞME

Başkan Ergin, Küçükköy kentsel sit alanı içerisinde 12 adet birinci grup korunması gerekli kültür varlığının tescillendiğini söyledi. Birinci grup yapılar içerisinde çeşmelerin de bulunduğunu hatırlatan Ergin, “İki çeşmemizin alınlıkları üzerinde yapıldığı tarihler yer alıyor. Bir çeşmede ise 1907 tarihli kitabe levhası bulunuyor. Bir diğer çeşmenin üzerinde yer alan kitabede de 1933 yılında yapıldığı yazılı. 69 adet konut ise ikinci grup yapı olarak tescillendi” dedi.

Küçükköy’de geçmiş yıllardan günümüze kadar gelebilen bir adet de zeytinyağı atölyesinin yer aldığını belirten Başkan Ergin, son yıllarda köyün gözde turizm merkezleri arasına girdiğini söyledi.

GELENEKLER YAŞATILIYOR

“Mübadele sonrasında hane başına 20 ağaç zeytin, altı veya dokuz dönümlük tarla verilmiş. Verimli toprakları, yumuşak iklimi sayesinde, dikilen tutar, boy veren ürün dökermiş. Çok eski yıllarda dağ tepe üzüm bağları ile dolu olduğundan dört şaraphanenin de bulunduğu rivayet edilir. Evler çok heybetli değil, binaların hemen hepsi sarımsak taşından yapılmış. Rumlardan kalma konut yapılarına bakıldığında bugüne kalmış özgün bir mimariden söz edilebilir. Küçükköy’de şimdilerde Balkanlar’dan gelen Boşnaklar, Adalı tabir edilen Midillililer, ayrıca Serezliler yaşıyor. Güzel olansa memleketinden gelenler, geleneklerini bıkmadan yaşatmışlar.”

Balıkesir’in Ayvalık ilçesinin Boşnak kökenli vatandaşların yoğunlukta yaşadığı Küçükköy Mahallesi’ndeher yıl  düzenlenen ve Balkan Türkleri’nin hıdırellezi olarak kabul edilen geleneklerin yaşatıldığı  Teferiç Şenlikleri’ne pandemi nedeniyle ara verildi.

Kaynak: Ceynur KARAGÖZOĞLU

 

 

 

Devamını Oku

Hidrojenin Yeşili Neden Kıymetli?

Hidrojenin Yeşili Neden Kıymetli?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Bizim için hayal olan bu durum bazı yerlerde bir gerçeklik, yeşil hidrojen olarak adlandırılan suyun elektrolize edilmesiyle elde edilen hidrojen insanlığın hayallerini gerçekleştirebilir.

Yeryüzünde doğal hidrojen birikimleri yoktur. Hidrojen, kimyasal bir işlemle diğer bileşenlerden ayrılır. Endüstriyel hidrojen, bugün doğal gazdan ve kömürden elde ediliyor. Hidrojenin üretiminde kullanılan malzemeye göre karbondioksit salınımı da gerçekleşiyor. Bu yüzden, doğal gazdan üretilen hidrojene gri hidrojen, kömürden üretilen hidrojene siyah hidrojen deniyor.

Mavi Hidrojen, üretim sırasında doğal gaz ve kömürden çıkan karbondioksitin yakalanmasıyla oluşan hidrojene verilen isimdir. Üretim sırasında oluşan CO2 atmosfere salınmadığı için nispeten kabul edilebilir bir konumda bulunuyor.

Hidrojen, suyun elektroliziyle de üretilebilir. Bu elektrik akımı yenilenebilir bir kaynak tarafından üretiliyorsa (bknz. Güneş Paneli veya Rüzgar Türbini), üretilen temiz hidrojen yeşil hidrojendir.

ARTI VE EKSİLERİ

Bu enerji kaynağının bilmemiz gereken artıları ve eksileri var.Olumlu yönleri ;

Sürdürülebilirlik: Yeşil hidrojen, yanma sırasında veya üretim sırasında kirletici gazlar yaymaz.

Depolanabilme: Hidrojenin depolanması kolaydır, daha sonra başka amaçlar için ve üretiminden sonra kullanılmasına izin verir. Sıkıştırılmış hidrojen tankları uzun süre enerji depolayabilir ve ayrıca daha hafif oldukları için lityum iyon pillere göre kullanımı daha kolaydır.

Çok Yönlü Olma: Elektriğe veya sentetik gaza dönüştürülebilir ve evsel, ticari, endüstriyel veya mobilite amaçlarıyla kullanılabilir.

Taşınabilirlik: %20’ye varan oranlarda doğalgaz gibi taşınabilir ve var olan doğalgaz altyapısı ile taşınabilir. Bu yüzdeyi artırmak onları uyumlu hale getirmek için mevcut gaz altyapılarında farklı unsurların değiştirilmesini gerektirecektir.

Bununla birlikte, yatırımcıların göz önünde bulunduracağı olumsuz yönleri de mevcuttur:

Yüksek Maliyet: Elektroliz yoluyla yeşil hidrojen üretmenin anahtarı olan yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerjinin üretilmesi daha pahalıdır ve bu da hidrojenin elde edilmesini daha pahalı hale getirir.

Yüksek Enerji Tüketimi: genel olarak hidrojen ve özellikle yeşil hidrojen üretimi, diğer yakıtlardan daha fazla enerji gerektirir.

Güvenlik Konuları: Hidrojen oldukça uçucu ve yanıcı bir unsurdur ve bu nedenle sızıntı ve patlamaları önlemek için kapsamlı güvenlik önlemleri gereklidir.

 

Devamını Oku

Yeşil hidrojen nedir?

Yeşil hidrojen nedir?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Yeşil hidrojen suyun elektrolize edilmesi ve hidrojen atomlarının oksijen atomlarıdan ayrılmasıyla ortaya çıkıyor. Mavi hidrojen ise metanın yüksek sıcaklıklarda hidrojen ve karbon monoksite ayrıştırılmasıyla elde ediliyor. Yeşil hidrojen sudan üretildiği için daha çevre dostu olarak biliniyor fakat elektroliz işlemi için yenilenebilir enerji kaynakları kullanılmadığında karbon emisyonu çok yüksek miktarlarda oluyor.

Enerji dönüşümü, elektrik üretiminde fosil yakıtlardan güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir kaynaklara büyük bir geçişi, daha fazla enerji verimliliği ve enerji kullanımlarının arabalardan, binalarda ısıtma ve soğutmaya kadar yaygın bir şekilde elektrifikasyonunu gerektiriyor. Bununla birlikte tüm sektörler fosil yakıtlardan elektriğe kolayca geçiş yapamaz. Elektrifikasyonu zor sektörler arasında çelik, çimento, kimyasallar, uzun mesafeli karayolu taşımacılığı, deniz taşımacılığı ve havacılık bulunmaktadır.

Henry Cavendish, hidrojen elementini 1766’da keşfetti. Hidrojen, “Suyun (hidro-) yaratıcısı (-gen)” anlamına gelir ve yanması sadece su açığa çıkarır. Bu element evrendeki en bol kimyasal yapıdır. İlk endüstriyel su elektrolizörü 1888’de geliştirildi.

Hidrojen, birden çok işlem ve enerji kaynağı ile üretilebilir ve bu konuda bir renk kodu terminolojisi yaygın olarak kullanılmaktadır.

Hidrojen Renkleri

GRİ HİDROJEN, fosil yakıtlarla (yani metandan buhar metan reformlama (SMR) veya kömür gazlaştırma kullanılarak üretilen hidrojen) ile üretilir. Gri hidrojenin kullanımı CO2 emisyonu salımı yapar bu ise bu tür hidrojen teknolojilerini net sıfır emisyona doğru bir yol için uygunsuz kılmaktadır.

Enerji geçişinin ilk aşamalarında, MAVİ HİDROJEN (yani, karbon yakalama ve depolamalı gri hidrojen [CCS]) kullanımı, bir hidrojen pazarının büyümesini kolaylaştırabilir.

Hidrojenin yaklaşık dörtte üçü şu anda doğal gazdan üretiliyor. Bununla birlikte, mavi hidrojenin dağıtımını şimdiye kadar kısıtlayan sınırlamaları vardır: sınırlı kaynakları kullanır, fosil yakıt fiyat dalgalanmalarına maruz kalır ve enerji güvenliği hedeflerini desteklemez. Ayrıca mavi hidrojen, CO2 nakliyesi ve depolaması için ek maliyetlerle ilişkili olduğundan ve depolanan CO2’nin izlenmesini gerektirdiğinden, sosyal kabul sorunlarıyla karşı karşıyadır.

Ek olarak, CCS yakalama verimliliğinin en iyi ihtimalle %85-95’e ulaşması beklenmektedir, bu da CO2’nin %5-15’inin yine de salımı anlamına gelir. Özetle, hidrojen üretiminden kaynaklanan karbon emisyonları CCS ile azaltılabilir, ancak ortadan kaldırılamaz. Dahası, bu süreçler metan kullanır ve metan, CO2’den molekül başına çok daha güçlü bir sera gazıdır (GHG). Bu, mavi hidrojenin CO2 emisyonlarını azaltabileceği ancak net sıfır geleceğin gereksinimlerini karşılamadığı anlamına gelir.

Bu nedenlerle, mavi hidrojen, net sıfır emisyonlara giden yolda yeşil hidrojenin artışını kolaylaştırmak için yalnızca kısa vadeli bir geçiş olarak görülmelidir.

TURKUAZ HİDROJEN: Piroliz süreci boyunca, metan içindeki karbon katı karbona dönüşür. Ek bir gelir akışı sağlayan bir katı karbon pazarı zaten mevcuttur. Katı Karbon, gaz halindeki CO2’den daha kolay depolanabilir. Şu anda, turkuaz hidrojen hala pilot aşamadadır.

YEŞİL HİDROJEN yenilenebilir enerjiden üretilen hidrojen anlamına gelir ve tamamen sürdürülebilir bir enerji geçişi için en uygun olanıdır. Yeşil hidrojen üretmek için en fazla kurulmuş teknoloji seçeneği, yenilenebilir elektrik kullanan su elektrolizidir. Bu teknoloji, bu raporun odak noktasıdır. Yenilenebilir enerjiye dayalı diğer çözümler de hidrojen üretiyor.

Bununla birlikte, biyogazlı SMR haricinde, bunlar henüz ticari ölçekte olgun teknolojiler değil. Elektroliz yoluyla yeşil hidrojen üretimi net sıfır rotası ile tutarlıdır, sektör bağlantısından kaynaklanan sinerjilerin kullanılmasına izin verir, böylece teknoloji maliyetlerini düşürür ve elektrik sistemine esneklik sağlar.

Düşük değişken yenilenebilir enerji (VRE) maliyetleri ve teknolojik gelişme, yeşil hidrojen üretim maliyetini düşürüyor. Bu nedenlerden dolayı, su elektrolizinden elde edilen yeşil hidrojen artan ilgi görmektedir.

Yeşil hidrojen, büyüyen ve sürdürülebilir yenilenebilir elektrik üretimi ile elektrifikasyonu zor sektörler arasında birleşik bir çözüm sunar. Hidrojen genel olarak elektrik şebekelerinden uzak veya yüksek enerji yoğunluğu gerektiren uygulamalar için uygun bir enerji taşıyıcısıdır ve bir dizi sentetik yakıt üretmede kimyasal reaksiyonlar için bir hammadde olarak hizmet edebilir.

Yeşil hidrojenin ek faydaları ise şunları içerir: değişken yenilenebilir enerjinin (VRE) daha fazla konuşlandırılmasını destekleyen ek sistem esnekliği ve depolama potansiyeli; enerji güvenliğine katkı, hava kirliliğinin azaltılması, ekonomik büyüme, istihdam yaratma ve endüstriyel rekabet gücü gibi diğer sosyo-ekonomik faydalar.

Yine de yeşil hidrojenin potansiyelini tam olarak yerine getirmesi için çeşitli engelleri aşması gerekecektir. Bu engellerin başında maliyet geliyor. Engelleri aşmak ve yeşil hidrojeni niş bir oyuncudan yaygın bir enerji taşıyıcısına dönüştürmek, teknolojiye hazır olma, pazara giriş ve pazar büyümesinin her aşamasında özel bir politika gerektirecektir.

İlk direncin üstesinden gelmek ve pazara giriş için minimum bir eşiğe ulaşmak için entegre bir politika yaklaşımına ihtiyaç vardır. Bu politika yaklaşımı dört temel unsura dayanır: ulusal hidrojen stratejileri oluşturma, politika önceliklerini belirleme, bir yönetişim sistemi oluşturma ve politikaları etkinleştirme ve yeşil hidrojenin menşeinin garanti altına alınması için bir sistem oluşturma.

Yeşil hidrojen, birçok farklı uygulamada kullanılabilen bir enerji taşıyıcısıdır. Bununla birlikte, gerçek kullanımı hala çok sınırlıdır. Her yıl dünya çapında yaklaşık 120 milyon ton hidrojen üretiliyor; bunun üçte ikisi saf hidrojendir ve üçte biri diğer gazlarla karışım halindedir. Hidrojen çoğunlukla ham petrol rafinasyonu kullanılır. Bugünün hidrojen üretimi, çoğunlukla üretimin %95’ini oluşturan doğal gaz ve kömüre dayanmaktadır.

Geçmişte hidrojene birkaç dönemde ilgi artmıştır. Bunlar çoğunlukla petrol fiyatı şoklarından veya hava kirliliğiyle ilgili endişelerden ve alternatif yakıtlarla ilgili araştırmalardan kaynaklanıyordu. Hidrojene olan yeni ilgi dalgası, düşük karbonlu çözümler ve yalnızca yeşil hidrojenin sağlayabileceği ek faydalar sağlamaya odaklanıyor.

Yeşil hidrojen için bu yönelmenin altında şu etkenler yatmaktadır: Düşük değişken yenilenebilir enerji (VRE) elektrik maliyetleri, ölçeklendirmeye hazır teknolojiler, elektrik sistemi için faydaları, net sıfır enerji sistemleri odaklı hükümet hedefleri, daha yaygın hidrojen kullanımı, çok sayıdaki paydaş çıkarları.

YEŞİL HİDROJENİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER

Yüksek üretim maliyetleri

Özel altyapı eksikliği

Enerji kayıpları Elektroliz yoluyla hidrojen üretmek için kullanılan enerjinin yaklaşık %30-35’i kaybolur. Ek olarak, hidrojenin diğer taşıyıcılara (amonyak gibi) dönüşümü %13-25 enerji kaybına neden olabilir ve hidrojenin taşınması, tipik olarak hidrojenin kendi enerjisinin %10-12’sine eşdeğer olan ek enerji girdileri gerektirir.

Tanınma eksikliği

Sürdürülebilirliğinin sağlanması gereklidir.

YEŞİL HİDROJENİ DESTEKLEME POLİTİKALARI

2019 yılına kadar, hidrojen en az 15 ülkede ve Avrupa Birliği’nde destekleyici politikalarla destekleniyordu. Bu politikalar, çeşitli son kullanımlarda hidrojen kullanımını doğrudan veya dolaylı olarak teşvik etti. Bununla birlikte, hidrojen için kara taşımacılığı kullanımına daha önce odaklanıldığı için, politikaların yaklaşık üçte ikisi ulaşım sektörünü hedefledi.

Ancak son iki yıl, dünya çapında artan ilgi ile yeşil hidrojen politikaları için oyunun kurallarını değiştiren bir süreci temsil etti. Pek çok ülke (Avrupa Birliği ile birlikte Avusturya, Avustralya, Kanada, Şili, Fransa, Almanya, İtalya, Fas, Hollanda, Norveç, Portekiz ve İspanya dahil) ulusal hidrojen stratejilerini ve temiz hidrojen için destek önlemleri içeren paketleri duyurdu, hazırladı veya yayınladı.

Yeşil hidrojen destekleme politikasının aşamaları:

İlk aşama: Teknolojiye hazırlık

İkinci aşama: Pazara girme

Üçüncü aşama: Pazar büyümesi

YEŞİL HİDROJEN POLİTİKASININ TEMELLERİ

Yeşil hidrojeni niş bir oyuncudan yaygın bir enerji taşıyıcısına geçirmek, ilk direncin üstesinden gelmek ve pazara giriş için minimum eşiğe ulaşmak için entegre bir politika yaklaşımı gerektirecektir. Gerekli olan yüksek yatırım seviyeleri, genel olarak, kamu sermayesinin tek başına hidrojeni nişten yaygın hale taşımak için yeterli olmadığı anlamına gelir.

Politika temeli 1   : Ulusal stratejiler
Politika temeli 2   : Yeşil hidrojen politika öncelikleri oluşturma
Politika temeli 3   :  Menşei şemasının garantisi
Politika temeli 4   :  Yönetişim sistemi ve etkinleştirme politikaları
Elektroliz için politika desteği
Endüstriyel uygulamalarda hidrojen kullanımı için politika desteği
Havacılıkta sentetik yakıtlar için politika desteği
Denizcilikte hidrojen kullanımı için politika desteği
KAYNAĞI: https://enerji360.com/yenilenebilir-enerji/danimarkanin-uretmeyi-planladigi-yesil-hidrojen-nedir

Devamını Oku

15 Eylem Önerisi

15 Eylem Önerisi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

McKinsey & Company, C40 Kentleri İklim Liderliği ağıyla birlikte, şehirlerin iklim değişimine uyum sürecini ele alan bir rapor hazırladı. Farklı özelliklere sahip şehirlerde uygulanabilecek 15 yüksek potansiyelli eylem önerisinin yer aldığı raporun yerel yönetimlerde liderlerin stratejilerine destek olması bekleniyor.

Başarılı bir uygulama için, sürecin 4 adıma bölünerek yönetilmesini öneren McKinsey & Company Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi; ‘yönetişim’, ‘stratejik planlama’, ‘izleme-raporlama’, ‘kapasite geliştirme-paydaş yönetimi’ ve ‘finansman’ unsurlarına mutlaka dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.

McKinsey uzmanlarına göre; bu eylemlerden dördü, her profilden şehri güçlendirerek sistemik dayanıklılık oluşturuyor. Diğer on bir eylem ise belirli fiziksel iklim risklerini hedefliyor. Başarılı bir uygulama için önerdiğimiz 4 adımı ve mutlaka dikkat edilmesi gereken 5 unsuru özellikle belirtmek gerekir.

İlk adım; şehirlerin, bugün karşı karşıya oldukları ve önümüzdeki on yıllarda gerçekleşmesi muhtemel tehlikeleri belirleyerek işe başlamasıdır.

İkinci adımda; şehrin şartları göz önüne alınarak mevcut ve potansiyel uyum eylemlerinin listesi oluşturulmalıdır.

3’üncü adımda da belirlenen eylemler için şehir özelinde fizibilite analizleri yapılmalı ve son olarak da etkili bir uygulama planı hazırlanmalıdır.

Şehirlerin uyum planlarının verimli ve etkili olması için de ‘yönetişim’, ‘stratejik planlama’, ‘izleme-raporlama’, ‘kapasite geliştirme-paydaş yönetimi’ ve ‘finansman’ dikkat edilmesi gereken 5 unsur olarak öne çıkıyor.”

DAYANIKLILIK

Genel olarak tüm şehirlerin iklim değişikliğine karşı dayanıklılığını artıracağı belirtilen 4 eylemin ilki, risklerin değerlendirilmesi başlığını taşıyor.

Şehir için tehlike haritalarının oluşturulması, mekânsal analizlerin ve etki değerlendirmelerinin yapılması öncelikle atılması gereken adımların başında geliyor.

McKinsey uzmanları, bu risklerin şehir planlarına dahil edilmesini ve erken uyarı sistemlerinin, protokollerinin hazırlığını da ikinci ve üçüncü eylemler olarak öneriyor.

Dördüncü sırada ise; olası doğal felaketler karşısında insanları mali açıdan koruyacak iklim sigortasının sağlanması yer alıyor.

KORUMAK İÇİN

Bunların başında, bitkilerle doğal engellerin oluşturulması geliyor. Bent kapakları, dalgakıranlar gibi kıyı yapay bariyerleri ikinci sırada yer alırken, sel ve fırtınaya dayanıklı yüksek binaların yapılması da diğer bir eylem önerisi. Son 2 tehlike olarak ele alınan kuraklık ve orman yangınları için de raporda 4 eylem önerisi sunuluyor. Kuraklık tehdidine karşı, iletişim ve toplumu bilinçlendirme çalışmalarına dayanan su koruma davranış programlarının etkili olacağının altı çiziliyor.

 

 

Devamını Oku