DOLAR 33,0624 0.2%
EURO 36,0350 0.09%
ALTIN 2.613,951,74
BITCOIN 0%
İzmir
36°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Ekonomik Krize Psikolojik Bakış

Ekonomik Krize Psikolojik Bakış
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Bir süredir zorlayıcı ve kısıtlayıcı bir dönemden geçiyoruz. Paramızın değerinin hızla düşmesi, sürekli olarak artan fiyatlar, 2022’nin ilk günlerinden gelen zamlar ve ekonomik olarak kendini yetersiz ve önünü göremez hisseden bizler. Belki sizler de sokağa çıktığınızda hissediyorsunuz, derin bir kaygı ve sıkıntı halinde herkes. Sanki dokunsanız kavga çıkacak gibi gergin. Bazen koşullar zor olduğunda sakin ve dingin kalmak zorlaşır. Öfke, kızgınlık ve sert tepkiler daha sık görülür olur. Oysa bu durumun kimseye faydası dokunmaz, aksana zaten zor olan durumu daha da zorlaştırır. İşte tam bu nedenle sizlerle paylaşmak istediğim birkaç önerim var. Dilerim sizlere yardımcı olur.

*Nefes egzersizleriyle güne uyanın. Nefes en büyük mucize. Sabah birkaç dakika yapacağınız nefes egzersizleri günü daha sakin geçirmenize destek olur. Ayrıca hücrelerinizin yenilenmesine de yardımcıdır. Sabah uyandığınızda ayağa kalkın ya da yatağınızda dik pozisyonda oturun içinizden dörde kadar sayarken nefes alın, tekrar dörde kadar sayarken nefes verin. 1 dakika kadar bu nefes alışverişleri tekrarlayın. Ardından nefeslerinizi 8 sayıda alıp, 8 sayıda verin.

*Bitkilerin şifasından yararlanın. Evde adaçayı tütsüsü yakmak gerginliği alır. Karanfil, tarçın ya da defne yaprağı koyarak hazırladığın bitkisel çaylar da sakinleşmenize destek olacaktır.

*Şükür listesi yapın. Bazen sahip olamadıklarımıza o kadar çok odaklanırız ki, sahip olduklarımızı görmezden geliriz. Kendinize, hayatınıza şöyle bir bakın ve şükredeceklerinizin listesini yapın. Bunu hatırlamak size iyi gelecektir.

*Hiçbir şey kalıcı değildir. Bu sadece geçici bir süreç durumlar düzelinceye kadar bu süreçten dersler almalı ve bunları hayatımıza katarak sonraki kararlarımızı vermeli, seçimlerimizi yapmalıyız. Dertlerin de geçici olduğunu bilirsek zihnimizde oluşan felaket senaryolarının daha kolay üstesinden geliriz.

*Planlayın, listeleyin. Ekonomik yaşamla ilgili dersler veren bir hoca bir keresinde gün içinde yaptığımız tüm harcamaları yazmanın bizi daha tutumlu kılacağını söylemişti. Bunu hayata geçirmek bu süreci atlatırken bize destek olacaktır.

*Üretin. Paketli gıdaları alternatiflerini evde hazırlamak, eldekileri onarmak ve yenilemek bu süreçte bize destek olacaktır. Özellikle kıyafet alırken “Buna gerçekten ihtiyacım var mı? Bu ürün dolaptakilerle kombinlenebilir mi? Bu ürünü indirimde diye mi alıyorum gerçekten beğendiğim için mi? Bu ürün gelip geçici bir moda mı yoksa uzun yıllar kullanabilir miyim?” gibi soruları sormak doğru karar almamızda destek olacaktır.

*Kendinizi keşfedin. Bu süreci kendinizi tanıyarak geçirin. Sevdikleriniz ve sevmedikleriniz neler? Hangi durumlarda kendinizi mutlu hissediyorsunuz? Paylaşamadığınız içinizde tuttuğunuz sözleriniz, duygularınız var mı? Hayatınızda kimleri neden bağışlayamadınız? Tüm bu soruların cevabını bulmanız sizi rahatlatacak ve özgürleştirecektir. Böylece kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.

*Potansiyellerin ve potansiyellerinizin farkına varın. Evde yer kaplayan eşyalar, kıyafetler, fazla olan kitaplarınız belki de ekonomik gelire dönüşebilir. Aynı şekilde hobi olarak yaptığınız ürünler de size ek gelir olarak destek sağlayabilir. Bunları listeleyerek ilk adımı atabilirsiniz.

Bazen sıkıntılı dönemlerden geçeriz. Tıpkı hava durumu gibi, nasıl ki güneşli günler kadar fırtınalı olanlar da var bu durum da döngünün bir parçası. Ders alıp, deneyim kazanarak, sakince kara bulutların geçmesini beklerken elimizden gelenin en iyisini yaparak devam etmemiz gerekiyor. Daha güzel günler yakın. Her şey güzel olacak yeter ki inanalım.

Devamını Oku

Kadim Tepeler ve Teknofest…

Kadim Tepeler ve Teknofest…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Mezopotamya’nın Bereketli Hilal olarak adlandırılan bölgesindeki Şanlıurfa şehrimizin sınırları içinde yer alıyorlar. 90’lı yıllarda kazı çalışmalarına başlanan Göbeklitepe, yeni binyılın ilk yıllarına damgasını vurdu. Tarih kitaplarındaki bilgileri yeniden düzenleten Göbeklitepe bulunduğumuz zaman diliminden 12.000 yıl öncesine uzanıyordu. Geçtiğimiz hafta ise Göbeklitepe’nin tek olmadığı bilgisi tüm dünyayla paylaşıldı.

Özellikle geçtiğimiz yıl Karahantepe, Göbeklitepe’nin kardeşi olarak lanse edilmişti. Göbeklitepe ile aynı dönemden ya da daha eski bir dönemden günümüze kadar geldiği belirlenen Karahantepe’deki ilk buluntular da yapılan basın töreninde dünyayla paylaşıldı.. İnsan başlı heykeller, falluslu özel bir yapı gibi dönemin insanlarının teknik bilgisi ve inanç sistemine dair şaşırtıcı ipuçları veren bu yapıdaki çalışmalar devam etmekte. Henüz yolun başındayken bu denli ilginç keşiflere olanak sağlayan yapı, ilerleyen dönemlerde kim bilir ne gibi bilgileri gün ışığına taşıyacak.

Gürcütepe, Sayburç, Çakmaktepe, Sefertepe, Yeni Mahalle Höyüğü, Ayanlar, Yoğunburç, Harbetsuvan, Kurt Tepesi ve Taşlıtepe’de de çalışmalar başladı. Böylelikle ana ve ara istasyonlarla bütünü görebileceğimiz bir alan oluşturuldu. Teknolojik bakımdan çok daha fakir olduğunu düşündüğümüz dönem insanlarının sahip oldukları bilgi ve becerilerin hafife alınmayacağını, aksine hayranlık uyandırarak günümüz ekipmanlarıyla böylesine büyük ve özel ölçümlemelerle yapılmış yapıların inşaasının günümüzde bile ne denli zor olduğunu bize göstermesi bence o dönemde yaşayan atalarımızı ne kadar hafife aldığımızın da bir göstergesi.

“Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez” diyen Ata’mızın izinde geçmişe doğru çıktığımız bu yolculuk belki de ülkemizi bambaşka bir seviyeye taşıyacak. Bu anlamda geçmişimizi sahiplenmemiz doğru şekilde aktarmamız çok kıymetli.

Bu çok özel 12 tepeye Taş Tepeler adı verilmiş ancak ben bu tepelerin manasının çok daha derin olduğunu düşünüyorum. Bence medeniyetin ilk adımlarının atıldığı, tarım ve hayvancılığın başladığı bu yerler Kadim Tepeler olarak anılmalı.

Ilginçtir ki bu yıl Teknofest yani Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali ile Taş Tepeler’in dünya tanıtımı aynı haftaya denk geldi. Geçmiş ve gelecek bir kez daha buluştu hatta ikisinin birbirinden ayrılmaz parçalar olduğu bir kez daha görüldü. İlhamı ve mirası geçmişten alıp, hayalleri gelecekle buluşturmak… Göbeklitepe bulunmadan önce nasıl ki o dönemdeki insanların böyle devasa yapılar inşaa edemeyeceği, insanlık tarihinin bu kadar eski zamanlara gidemeyeceği düşünülüyorduysa bir zamanlar teknoloji, uzay ve havacılık alanlarında da şu anda var olan projelerin mümkün olduğu öngörülmüyordu. Belki de insanlık tarihi geçmişe ve geleceğe doğru genişledikçe, şu anda imkansız diye nitelendirilen pek çok ihtimalin de pekala uygun olduğu görülecek. İşte bu nedenle umutlar ve hayallerden asla vazgeçilmemeli. Doğru anda tüm tohumların yeşereceğine inanmaya devam etmeli.

 

Devamını Oku

Çeşitliliği Kabul Etmek…

Çeşitliliği Kabul Etmek…
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Damla Selin Tomru
Aşureyi sever misiniz? Kimileri çok karmaşık olduğunu bu nedenle yemeyi tercih etmediklerini söyler. Ben ise tam da bu yüzden hayranlık duyarım ona. 10’dan fazla birbiriyle alakası olmayan malzemenin ahengi bulması ve lezzete dönüşmesi hayret vericidir. Aşure gününde pek çok olayın gerçekleştiğine inanılır; Hz. Yunus’un balığın karnından çıkması, tufandan kurtarılan Hz. Nuh’un gemisinde az kalan gıdanın karıştırılarak aşureye dönüştüğü ve nice olay… İşte bu yüzden aşure farklı din ve mezhepleri de bir araya getirir kazanın başında. Bir kase aşure bolluk ve bereketi, bir olmayı, çeşitliliğin zenginliğini ve kıymetini hatırlatır.
Aşurenin özellikle kız çocuğu sahibi kişilerce pişirilmesi gerektiğine inanılır. Belki de kızlar da bolluk ve bereketin, bir araya getirmenin sembolüdür.. Oysa son bir hafta içinde yaşananlar taban taban zıt bu durumla. Olimpiyatlarda ülkemizi başarıyla temsil eden bir kızın kendi özel yaşamındaki seçimleri, üstelik kimseye zararı olmayan ve ilgilendirmeyen seçimleri dillere pelesenk oldu. En güzel açıklama Türkiye Voleybol Federasyonu Milli Takımlardan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi ve Basın Sözcüsü Kurtaran Mumcu’dan geldi: “Ebrar Karakurt, Türk voleybolunun yetiştirdiği en önemli ve istikbal vaadeden oyuncularından biridir. Sahada cesur, yürekli ve savaşçı ruhu ile oynayan ülkesini ve bayrağını en iyi şekilde temsil etmek için terinin son damlasına kadar akıtan savaşçı sporcudur. Herkesin özel hayatı kendisine aittir. Gerisi lafı güzafdır” dedi.
Türkiye’de bu durumla ilgili görüş ayrılıkları yaşanırken bir başka ülkede kadınlar karanlığa gömülmek istendi. Afganistan, kadınların çalışma hakkına, kız çocuklarının eğitim hakkına sınırlamalar getirdi. Giyim, kuşam, evlenme, kendini ifade etme konularında olanlar hepimizin yüreğini burktu. Yıllar önce kırmızı örtüsünün ardından yemyeşil gözleriyle bize derinden bakan Afgan kızının gözlerinde umutsuzluk ve acı bir kez daha bu ülkenin kadınlarının gerçeği oldu. Ve bizler bir kez daha bize tanınan haklar için şükran duyduk. Oysa kadınların bir ülkenin zenginleşmesine, bir milletin uygarlaşmasına, bir devletin yönetilmesine katkısı yadsınamaz. Farklı bakış açısı ve empati özelliğiyle, farklı ürünleri bir araya getirip aşure de olduğu gibi yepyeni bir ürün ortaya çıkarmasıyla kadın erkekle beraber el ele, yan yana hareket etmeli daima. Dilerim bir gün ayrıştırmadan, ayrımcılık yapmadan, farklılıkların zenginliğini fark ederek birlik olabiliriz. Bu durum sadece kendi içimizde, kendimizle barışarak, iç huzurumuzu bularak mümkün.
Devamını Oku

Zaman Geçer

Zaman Geçer
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Damla Selin Tomru
Şu hayatta kimsenin satın alamayacağı nadir konseptlerden biri zaman.. Kendinize, fazladan zaman alamıyorsunuz. Ne bir an fazla, ne bir an eksik kalıyoruz şu Dünya’da. Oysa Dünya baki. Topraklar, denizler, hava baki. Sen şu kısacık ömrüne şan, şöhret, mutluluk, huzur, unvan, başarı sıkıştırmaya çalışırken ve bunun için çabalarken deniz ne kadar sakin, toprak ne kadar kendi halinde. Hatta birileri onlara zarar verirken bile ne kadar vakur ve sabırlı. Her ne yaparsan yap toprak kadar verimli olamazsan, su kadar hayat katamazsın. Belki kıskançlığından insanoğlunun hırçınlığı. İki yapay bina, bir klorlu havuzun, bir metalden uçak, bir tomar kağıt para için değil de ne yaparsa yapsın ağaç gibi, su gibi olamayacağı için belki de bu umarsızlığı… Bu Dünya kimilerine cenneti kimilerine cehennemi yaşatıyor. İnsan kendi seçimleriyle kavruluyor. Şunu hatırlamak gerekiyor: Dünya bize muhtaç değil, biz ona muhtacız. Biz onu kurtaramayız sadece kendimizi kurtarabiliriz, insanlığımızı, vicdanımızı kurtarabiliriz karanlık günlerde. Ayrıştırarak, atışarak, rant sağlayarak değil, severek, elimizden geldiğince destek olarak çıkabiliriz karanlıktan aydınlığa. Sevgili Cemalnur Sargut Hanım yıllar önce gerçekleştirdiği bir konuşmada bizim bir başkasına yardım edemeyeceğimizi ancak Allah’ın yardımını iletecek vesile olabileceğimizi söylemiş, işte bu nedenle çok büyük bir iş başarıyormuş gibi gerinerek, hissetmeden sadece robot gibi işi yerine getirerek değil, sevgiyle, öperek, sarılarak, desteğe ihtiyaç duyanlara teşekkür ederek destek olmak gerektiğini söylemiş. Ne de güzel demiş. Yaşadığımız bu durum ardında varlığını, anılarını, evlerini değil yuvalarını kaybedenler bıraktı, sular durulunca hep birlikte destek olmak bunu da şükranla gerçekleştirmek çok kıymetli. Zaman eleştiri yağmurunun değil, birlik bilincinin zamanı. Geçici olduğumuzu bilerek Dünya’ya teşekkür etme zamanı.
Anadolu’da Ana olmak
Bir haftadır milletçe yangınları izliyoruz, hepimiz büyük, küçük demeden destek için adım atıyoruz. Ah keşke bir de kadınlarla ilgili üzücü haberler gelmese, gencecik kızlar, kadınlar şiddet görüyor, dahası canlarını kaybediyor. Ve bizler içimizdeki yangınları da söndüremiyoruz. Oysa bu topraklar tarihte kadının el üstünde tutulduğu, kadınların kahramanlık öyküleri yazdığı topraklar. Anadolu bile kadınlığın doğurganlığından, üretkenliğinden, şefkat ve anaçlığından alıyor adını. Bugün dahi yangınla mücadele erkekler kadar kadınlar var alanda. Değişim ve dönüşüm, içte, bende başlıyor aslında. Ben kendimi, kendi değerimi bildikçe, başkalarına boyun eğmeye, kendimi incitmelerine hayır dedikçe yeniden güçlenecek kadınlar ve yeniden analara, kadınlara taht kuran topraklar olacak buralar.
Belki de tüm bu olanlar, kadınların yaşadığı acılar doğa anaya da sirayet etti, belki onun da yanıyor yüreği. Ben inanıyorum ki ne olursa olsun güzel günler bekliyor bizi. Beraber aştıkça zorlukları ve engelleri, güçleneceğiz, birleşeceğiz. Eşit olduğumuzu ve her birimizin ne kadar değerli olduğunu fark ettikçe karanlık bulutlar gibi etrafı saran bu acı olaylar ve talihsiz seçimler de çözülecek ve kalkacak ortadan.
Bir anne nasıl ki evlatlarını ayırmadan, kavga ettiklerinde sevgiyle barıştırır onları şimdi bizler de ayrıştırmadan bir olacağız ve zorlukları aşacağız.
Çok daha güzel günlerden buluşmak üzere…
Devamını Oku

Zaman Geçer

Zaman Geçer
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Şu hayatta kimsenin satın alamayacağı nadir konseptlerden biri zaman.. Kendinize, fazladan zaman alamıyorsunuz. Ne bir an fazla, ne bir an eksik kalıyoruz şu Dünya’da. Oysa Dünya baki. Topraklar, denizler, hava baki. Sen şu kısacık ömrüne şan, şöhret, mutluluk, huzur, unvan, başarı sıkıştırmaya çalışırken ve bunun için çabalarken deniz ne kadar sakin, toprak ne kadar kendi halinde. Hatta birileri onlara zarar verirken bile ne kadar vakur ve sabırlı. Her ne yaparsan yap toprak kadar verimli olamazsan, su kadar hayat katamazsın. Belki kıskançlığından insanoğlunun hırçınlığı. İki yapay bina, bir klorlu havuzun, bir metalden uçak, bir tomar kağıt para için değil de ne yaparsa yapsın ağaç gibi, su gibi olamayacağı için belki de bu umarsızlığı…

Bu Dünya kimilerine cenneti kimilerine cehennemi yaşatıyor. İnsan kendi seçimleriyle kavruluyor. Şunu hatırlamak gerekiyor: Dünya bize muhtaç değil, biz ona muhtacız. Biz onu kurtaramayız sadece kendimizi kurtarabiliriz, insanlığımızı, vicdanımızı kurtarabiliriz karanlık günlerde. Ayrıştırarak, atışarak, rant sağlayarak değil, severek, elimizden geldiğince destek olarak çıkabiliriz karanlıktan aydınlığa. Sevgili Cemalnur Sargut Hanım yıllar önce gerçekleştirdiği bir konuşmada bizim bir başkasına yardım edemeyeceğimizi ancak Allah’ın yardımını iletecek vesile olabileceğimizi söylemiş, işte bu nedenle çok büyük bir iş başarıyormuş gibi gerinerek, hissetmeden sadece robot gibi işi yerine getirerek değil, sevgiyle, öperek, sarılarak, desteğe ihtiyaç duyanlara teşekkür ederek destek olmak gerektiğini söylemiş. Ne de güzel demiş.

Yaşadığımız bu durum ardında varlığını, anılarını, evlerini değil yuvalarını kaybedenler bıraktı, sular durulunca hep birlikte destek olmak bunu da şükranla gerçekleştirmek çok kıymetli. Zaman eleştiri yağmurunun değil, birlik bilincinin zamanı. Geçici olduğumuzu bilerek Dünya’ya teşekkür etme zamanı.


Anadolu’da Ana olmak

Bir haftadır milletçe yangınları izliyoruz, hepimiz büyük, küçük demeden destek için adım atıyoruz. Ah keşke bir de kadınlarla ilgili üzücü haberler gelmese, gencecik kızlar, kadınlar şiddet görüyor, dahası canlarını kaybediyor. Ve bizler içimizdeki yangınları da söndüremiyoruz. Oysa bu topraklar tarihte kadının el üstünde tutulduğu, kadınların kahramanlık öyküleri yazdığı topraklar. Anadolu bile kadınlığın doğurganlığından, üretkenliğinden, şefkat ve anaçlığından alıyor adını. Bugün dahi yangınla mücadele erkekler kadar kadınlar var alanda. Değişim ve dönüşüm, içte, bende başlıyor aslında. Ben kendimi, kendi değerimi bildikçe, başkalarına boyun eğmeye, kendimi incitmelerine hayır dedikçe yeniden güçlenecek kadınlar ve yeniden analara, kadınlara taht kuran topraklar olacak buralar.
Belki de tüm bu olanlar, kadınların yaşadığı acılar doğa anaya da sirayet etti, belki onun da yanıyor yüreği. Ben inanıyorum ki ne olursa olsun güzel günler bekliyor bizi. Beraber aştıkça zorlukları ve engelleri, güçleneceğiz, birleşeceğiz. Eşit olduğumuzu ve her birimizin ne kadar değerli olduğunu fark ettikçe karanlık bulutlar gibi etrafı saran bu acı olaylar ve talihsiz seçimler de çözülecek ve kalkacak ortadan.

Bir anne nasıl ki evlatlarını ayırmadan, kavga ettiklerinde sevgiyle barıştırır onları şimdi bizler de ayrıştırmadan bir olacağız ve zorlukları aşacağız.

Çok daha güzel günlerden buluşmak üzere

Devamını Oku