Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve Türkiye-Arnavutluk Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkanı İzmir Milletvekili Rifat Sait’in Arnavutluk ziyaretinde Arnavutluk Başbakanı Sali Berişa’nın ‘Türkiye’de bulunan mezarının Arnavutluk’a taşınması’ isteğiyle gündeme gelen Şemsettin Sami, Osmanlı İmparatorluğu tarihinde önemli bir aydındır. Ancak aynı zamanda Arnavut tarihinin ölümsüz bir ismidir.
O Türk tarihinde Osmanlıca kuralları kullanmadan ilk defa roman (Taaşşuk-ı Talat) yazdı. Ayrıca ilk Türkçe-Fransızca (Kamus Türk-i Sözlüğü) Şemsettin Sami tarafından yazıldı. Ancak tiyatro alanında da “Besa” adlı eseri yazdı. Yani tiyatro dalındaki gücünü Şemsettin Sami, Arnavutluk için kulandı. Bu zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nda milliyetçilik ideolojisi ilerlemişti. Dolayısıyla Arnavut kimliğinin uyanmasında Şemsettin Sami’nin çok önemli bir katkısı bulunuyor.
BESA YAHUD AHDE VEFA
Besâ Yahûd Ahde Vefâ Şemsettin Sami tarafından yazan tiyatro eseriydi. Bu eser Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk defa milliyetçilik karakteri kapsamaktadır[1]. Eser Türkçe dillinde 182 sayfalı 1874 yılında yazıldı. Türkçe yazıldığı halde başlığını Arnavut dilinde atmıştı. Çünkü bu eser Arnavutlara yönelikti. Edebiyat üzerine bir eser yazıldığında çok farklı yazı şekilleri kullanılabilir. Bunlardan birisi de Aysberg yazı şeklidir. Bu yazı şeklini büyük edebiyatçılarda kullanmıştı. Örneğin Hemingvay “Yaşlı Adam ve Deniz” eserinde kulandı. Aysberg büyük bir buz parçası ve sularda duruyor. Onun ilginç bir özelliği var. Çünkü Aysberg’i insan gözü sadece ¼ kısmını görebilir. Diğer kısmı ise suyun içinde duruyor. Dolayısıyla bu kısmı serbest gözle görünmez. Şemsettin Sami de bu yazı şeklini kullandı. O Kamus- Türk-i kitabında Besa’nın anlamını şöyle anlatıyor: a) Besa- Arnavud’un sözü ve gururudur. b) Besa- İki sülale kan davası halinde iken birbirinize iki ay boyunca saldırmayacağına söz vermeleri[2]. Dolayısıyla 182 Türkçe sayfanın en önemli kısmı Arnavutça yazılmış. Bu şekilde Arnavutların diğer Balkan ülkelerinden ayıran özelliğe dikkat çekmeye çalışıyor. Bu zamanda imparatorlukta ideolojiler gibi Türkçülük, Osmanlıcılık yayılmaya başlamıştı. Fransız İhtilali gibi burada da ideolojiler tiyatro vasıtasıyla kendi propagandalarını yapıyorlardı. Tiyatro kullanıldı çünkü bu dönemde halkta okuma yazma bilen azdı. Bu yola başvurarak halka daha kolayca fikirleri anlatıyorlardı. Şemsettin Sami’nin yazdığı hikaye Arnavutluk’un güney bölgesinde yaşanan olayları anlatıyordu. Tam olarak ise Kurvelesh bölgesinde Tepelena’nın güneyinde olan Progonat köyünde hikaye başlıyordu. Başrolünde iki genç Merushja ve Rexhep(Recep) bulunuyor. Merushja çoban Züber ve Vahide’nin kızıdır. Recep ise Züber’in yeğenidir. O çocukken yetim kalıyor ve Züber tarafından evlatlık alınıyor aynı yaşta kuzeniyle aynı evde kalıyor. Gençler arasında yeni bir duygu besleniyordu. Başta akrabalık duygusu sanıyorlardı ama sonra gerçek bir aşk olduğunu anladılar[3].
TRAJEDİ İLE SONA ERECEK
Tiyatro bu aşk hikâyesinin üzerinde devam edecek ve sonunda bu aşk hikâyesi trajedi ile sona erecek. Hikâyeye Selfo da girecek. O Merushja’ya aşık olacak. Selfo’nun babası Arnavut savaşçısıdır. Merushja Selfo’yu kabul etmeyince Selfo onun babasını yani Züber’i öldürüyor. Bu anda Fetah savaştan dönmek üzere ve Merushja’nın annesi Selfo’ya karşı ondan yardım rica ediyor. Fetah onu yardım edeceğine “BESA” veriyor. Daha sonra Fetah, Selfo’nun kendi oğlu olduğuna öğreniyor. Şimdi hikayenin doruk noktası bu parçadır. Asıl mesele Fetah verdiği Besa’yı tutacak mı? Kendi oğlunun öldürecek mi? !!EVET!! O bir Arnavut savaşçı olduğu için BESA’yı tutarak kendi oğlunu bile kurban ediyor. Bu hikâyede Şemsettin Sami’nin ne anlatmaya çalıştığının sadece dörtte biri görünüyor. Diğer kısmı ise Arnavutlar’a Besa geleneğini hatırlatmaya çalışıyor.
O vatansever duyguları uyandırmaya çalışıyor. Hatta baba oğlu kutsal olmasına rağmen yine de kurban etmiş. Böyle hikâyeleri sadece Kuran’da ve İncil’de okuyabiliriz. Şemsettin Sami’de eserin önsüzünde şöyle yazmış: Ben Fetah vasıtasıyla seyircilerin kalpleri vurmaya çalışıyorum[4]. O sadece bir aşk hikâyesini anlatmıyor. O burada Arnavutlara milli duygularını gösteriyor. Vatansever duyguları uyandırıyor çünkü Arnavut kimliğinin uyanış[5] zamanı gelmişti. Bu vatansever Arnavut yardım etmeye çalışıyordu. Dramanın önsözünde şöyle yazmış: “Bir şubat gecesiydi. Her gece olduğu gibi ışığı söndürdüm ve Arnavutları düşünerek yatağıma girdim. Birdenbire “Besa”- Arnavut sözü aklıma geldi. Yarım saat içinde bu fikir bir sahne oluşturdu. Bu sahneyi kalbimde beğendi”[6].
Bu eser 1908 yıllında JönTürkler tarafında da kendi ideolojilerini yaymak için kullanılacak. Birden fazla sahnelerde gösterilmeye başlanacak. Bu hareketin gazeteleri gibi Sabah, Tercüman-i Hakikkat, Millet bu drama için en iyi sözleri kullandılar. Hatta dramın yeri ve saati ilan ediyorlardı. Ahmet Fehim (Besa’nın seyircisi) anılarda şöyle demişti: “ Sahne harika idi. Üç gün-gece tiyatro sürekli gösterdi. Daima seyircilerle dolu ve herkes şaşkın oluyordu[7]. Dolayısıyla Arnavutlar ve Türkler’in Şemsettin Sami için daima gurur duyması gerekir. Bu aydın, Arnavut ve Türk tarihinde daima en güzel sözlerle yazılmalıdır.
Ervin Shkulaku
shkulakuervin@gmail.com
[1] Çiğidem Kılıç, Tiyatro Araştırmaları Dergisi, 28:2009-2 • ISSN: 1300-1523, s.20
[2]Şemseddin (Sami), Kamus-i Türki, İstanbul : Alfa, 1998 [1900].
[3] Matteo Mandalà, Strukturat e rrëfimit në dramën Besa të Sami Frashërit, s.28-29
[4]Şemsettin Sami, Besâ Yahûd Ahde Vefâ. İstanbul: 1292 / 1875.
[5]ShkulakuErvin, “Arnavut Kimliğinin Uyanışı”, Balkan Günlüğü,15 Nisan 2013, s.11
[6]Shkulaku Ervin, “Besa, ‘aksioma’ e lindjes së kombit”,Shekulli, Published on Monday, 15 October 2012 10:33
[7]Shkulaku Ervin, “Besa, ‘aksioma’ e lindjes së kombit”,Shekulli, Published on Monday, 15 October 2012 10:33
BALKAN YEMEKLERİ
19 saat önceHABERLER
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024