DOLAR 32,8826 -0.25%
EURO 35,1821 -0.54%
ALTIN 2.449,68-0,30
BITCOIN 1990697-1.89221%
İzmir
30°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

147 okunma

Çözümün Meydancası

ABONE OL
03/09/2020 00:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 “Makam ve mevki işgal edenler, taşıdığı mesuliyet ve mükellefiyeti takdir ederek korkmadan ve çekinmeden vazifesini yerine getirmek zorundadır. Bunu yapamadığı gün, korkuluk gibi ortada görünür durur”.

1968

Dr. Fazıl KÜÇÜK 

Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken imzalanan anlaşmalardaki maddelerle adanın güneyindeki iki adet İngiliz üssünün kalıcılığı güvence altına alınıyordu. Sömürge döneminden bu yana üsler sürekli olarak tartışmaların odak noktasında yer alıyordu. Ortadoğu’da yaşanmakta olan son olaylar nedeniyle bir kez daha gündeme taşındı. Ada topraklarının yüzde 10’luk bölümünü işgal eden üsler, askeri amaçlar dışında kalan arazilerin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kullanımına verileceği Annan’ın belgesinin oylandığı günlerde yine gündemde idi. Haşmetli İngiliz Kraliyet ailesinin adaleti bu dönemde araziler iade edilirken yüzde 9’luk bölümün Rumlara yüzde 1’lik bölümünün Kıbrıs Türklerinin kullanımına sunulacağı açıklanmıştı. Bu uygulama adı geçen belgenin kabul edilmemesi sonrasında gündemden düşmüştü. Türklere verilecek yüzde 1’lik bölümün adanın güneyinde olması nedeniyle de uygulanması olası değildi. Körfez krizi ve Irak’ın kuzeyinde yaşanan olaylar sırasında saldırı amaçlı olarak kullanıldığı biliniyor. Suriye’deki olaylar nedeniyle tartışmalar sürerken mendil büyüklüğündeki ülkeyi yönetenler yüzde 10’luk bölümün yeniden Kıbrıs Cumhuriyeti’ne verilmesi görüşmelerinin sürdürüldüğü Politis gazetesinde yer alan haberde duyuruluyor. Geldiğimiz noktada adanın güneyindeki üslerin pervasızca saldırı amaçlı kullanılmasının önlenmesi için Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmalarının garantici ülkelerince yeniden değerlendirilmesi gerektiğini kaydetmek durumundayız.

 

RUMLARIN BİTMEK TÜKENMEK BİLMEYEN İSTEKLERİ

 

Rumların bitmek tükenmek bilmeyen isteklerine belki dur demek olanaksızdır. Alışmışın kudurmuştan beter olduğu biliniyor. Bu nedenle şimdilerde EOKA teröristleri de İngiltere’den tazminat istemeye hazırlanıyorlar. 1950’li yılların ortalarından itibaren adadaki İngiliz yönetimine karşı saldıran EOKA’cı teröristler o dönemde hapishanelerde kişisel yaralar aldıklarını söylüyorlar. Bunun ötesinde EOKA’cı teröristlerin insan haklarının istismar edilmekte olduğunu savlayıp dava açmaya hazırlanan bir avukatın bu günlerde adaya giderek dava açacağı duyuruluyor. Birmingham kentinde bulunan KJ Conroy & CO Hukuk Danışmanlarından Kevin Conroy’un 2011 yılından bu yana terörist eskilerini temsil ettiği, Rum Haber Ajansı tarafından da doğrulanıyor. Yürütülmekte olan bu çabalara karşın İngiltere Hükümetinin oldukça soğuk davrandığı aynı ajans tarafından da kaydediliyor. Adı geçen Hükümetin bir süre önce Kenya’daki Mau-Mau kabilesinden üç kişinin açtığı davaya rezerv koymuştu. Bununla birlikte İngiliz Hükümeti yüklü bir tazminatı ödemeye karar vermekle kalmamış; Dışişleri Bakanı Villiam Hague, sömürge yönetimi sırasında Kenyalılara uygulanan işlemlerden ve şiddetten duyduğu “içten üzüntü”yü belirtmişti. Bu türden işlemleri sinekten yağ çıkarmak olarak da okumamız olanaklıdır.

 

YENİ HÜKÜMET

 

Temmuz ayında yapılan parlamento seçimleri sonrasında kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti de görevine başlamış bulunuyor. İşlerinin yoğun ve yapacaklarının çok olduğunun bilincinde olduklarına inanmak istiyoruz. Seçim meydanlarında söylediklerinin kısa bir sürede gerçekleşeceği beklentisine hiç kimsenin girmemesi gerekiyor. Çünkü Hükümetin elinde sihirli bir alet yoktur. Bu bilinçle hareket edildiğinde karşı tarafın yürüttüğü müzakere çalışmalarının da dikkate alınarak hazırlık yapmalarını bekliyor ve istiyoruz. Amerika’nın ada üzerindeki yoğun ilgisi devam ederken mendil büyüklüğündeki ülkenin en önde gideni müzakerelerdeki çerçeveyi açıkladı. Çerçeveyi “Herhangi yeni bir prosedür, BM himayesi altında kalacak Doruk Anlaşmaları’na, GK’nin Kıbrısla ilgili kararlarına 08 Temmuz Anlaşması’na ve Ulusal Konsey’in oy birliği ile aldığı kararlara dayanan çözüm bulmasını hedefleyecek” diyerek çiziyordu.

Papazların başı olan II. Hrisostomos; “Amerika yanımızda oldukça kimseden korkmayız” diyerek meydan okurken adada çözümün olamayacağının artık görülmesi gerekiyor mu ne…

    En az 10 karakter gerekli