0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Ve olanlar oldu. Avrupa Yunanistan’daki krize artık daha ciddi yaklaşıyor. Euro’nun geleceği daha bir endişe ile sorgulanır oldu. Hatta ve hatta Yunanistan’dan başlayan ve İtalya’da sonuçları beklenen siyasi kaoslar bir bir  Avrupa’nın gündemine oturmaya başladı. Önceki yazılarımı takip edenler hatırlayacaklardır; Özellikle küreselleşmenin getirdikleri başlığı altındaki yazımda Arap ülkelerindeki diktatör sultalarının sonunu getiren bahar havasının bir başka iklimsel etkileri bu kez de Avrupa da gökyüzünü kaplamaya başladı. “Bu kış çetin geçecek” diyerek bitirdiğim “Avrupa çıkış yolu arıyor” başlıklı yazımda amacım bir meteorolojik tahmin yapmak olmasa da son iki hafta içerisinde Avrupa siyasetinde yaşanan baş döndürücü trafik Arap ülkelerindeki bahar havası gibi hava durumu bültenlerini tabiri ile Afrika üzerinden sert demokrasi dalgasının Avrupa üzerine ulaştığının işaretleri oldu.

FARKLI BÖLGELERDE FARKLI ETKİLER

Bu mevsimsel hareket şimdilik kısmi yerel yağışlar olarak etkisini sadece Yunanistan ve İtalya da gösterdi. Kış uzun. Bakarsınız ilerleyen aylarda farklı bölgelerde farklı etkilerini de görebiliriz hiç belli olmaz! Batı, yıllarca demokrasiyi sadece kendi asil vücut yapısına göre dikilmiş bir elbise gibi gördüğünden, Arap halkının bu rüzgarını önceleri çok ciddiye almadı. Diğer taraftan da yıllarca kontrollerinde tuttukları diktatörlerle yönettikleri Arap halklarının demokrasiye ya da insan odaklı bir yönetim anlayışına ihtiyaç duyacaklarını hiçbir zaman akıllarına getirmediler. Hoş sadece Avrupa ya da ABD değil kendi diktatörleri bile onlarca yıl süren saltanatlarının sonsuza dek devam edeceği düşüncesi ile halkı için bir çivi dahi çakmaya gerek duymadan altın musluklu saraylarında halklarına kulak tıkayarak yaşamaya devam ettiler. Özellikle 11 Eylül 2001 sonrası gelişen dünya düzeninde Müslümanlara odaklanan bakışlardaki art niyet, özellikle Arap ülkelerindeki halklarda bir dışlanmışlık hissi uyandırmaya başladı. İşte tam bu noktada Türkiye’nin fotoğrafını çekmek çok anlamlı olacaktır. Türkiye bu süreçte yükselen ekonomik ivmesi, kalkınmışlık seviyesi ve demokratikleşmedeki deneyimi ile göz kamaştırıcı bir performans göstererek bu halkların idolü haline geldi. Bu noktada Türkiye eksen kayması eleştirilerine aldırış etmeden Arap toplumlarındaki bu hareketliliği iyi okuyup doğru temaslarla bu ülkelerdeki yeni yönetimlerle olan münasebetlerinin altyapısını oluşturmaya başladı.

ERDOĞAN’IN GEZİLERİ

Hatta Başbakanımızın bu toplumlarda uyandırdığı intiba kendi ülkelerindeki liderlerin önüne dahi geçmesine neden oldu. Mısır, Tunus ve Libya ziyaretlerinde başbakanımızın gördüğü ilgi ve coşku bunun en önemli delilidir. Arap baharından farklı olarak bu iklimsel dalganın etkilerini Avrupa coğrafyasında daha çok ekonomik gerekçelerle izah etmek mümkün. Zira Avrupa devletleri bahar havasından uzak, etrafında toplandıkları Euro’nun itibarını kurtarmanın derdiyle bastıran kara kışı yaşamakta. Ve tekrar vurguluyorum ki bu kış her anlamda çok çetin geçecek. Türkiye ise 2004 yılına kadar ihracatı içerisinde yüzde 56’lık bir payı olan AB ülkelerinin bugünkü payı yüzde 46 olmuştur. Bu münasebetle de kendisine yeni pazarlar oluşturarak bu kara kışta evini bir nebze sıcak tutabilecektir. Ayrıca şunu da vurgulamak isterim ki; Bu Türkiye kendisi için kurgulanan “Avrupa’dan koptu”, “ İran’a benzeyecek” vesveseleriyle dolu eksen kayması tartışmalarından artık sıyrılmıştır. Üstüne üstlük eskiden bölgenin ekonomik ve siyasi oyunlarının üzerine oynandığı ülke olmaktan çıkmış artık kendisi oyun kurucu bir ülke olmuştur.