Hem İstikbal Hem Hayat

29 Mart 2024 - 16:59

Hem İstikbal Hem Hayat

Ülkemizin büyük önderi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ÜN  “ya istiklal ya ölüm” özlü değişi, ülkemizin kurtuluşunun yanı sıra, esaret altında olan diğer milletlerinde, istiklal için ölümü göze alma tercihini ortaya koymuştur.

Hem İstikbal Hem Hayat
Son Güncelleme :

13 Haziran 2009 - 1:00

187 okuma
(Last Updated On: 13/06/2009)

Bu, milletlerin hayatının varlığına etki eden cümlenin söylenmesinden
uzun yıllar geçmesine rağmen, bu cümle insanlığın esaret altında olduğu
her yerde ve dönemde, insanın karakteri gereği, önemini her nefes
koruyacaktır.
    Çok şükretmemiz gerekir ki bugün, içinde bulunduğumuz coğrafyamızda
huzursuzluk olsa da, insanların birbirlerine olan yaklaşımları ve
devletlerin barışa yönelik çabaları, bölgemizde insan yaşamı için
dünden çok daha büyük umut vaat etmektedir. İstiklalini, uğrunda ölümü
göze alarak kazanan bu millet, toprağın altına şehitleri ile temel
atıp, toprağın üzerine de ülkemiz insanın ihtiyaçlarını bilen şahitleri
ile istikbalini yükselmiş ve yükseltmeye hızla devam etmektedir. Yine
Gazinin “yurtta sulh cihanda” sulh ilkesini şiar edinerek, geçmişte
yaşadığı kırgınlıkları unutup, tüm komşuları ve dünyanın diğer
milletleri ile hızla ilişkilerini geliştirmeye ahdetmiştir. 
    Bu ilişkilerin geliştirilmesinde çok önemli yer tutan balkanlar,
öncelikli önermelerin haklı olarak ilk sırasında yer almaktadır.
Balkanlar ülkemiz ve ülkemizin temsil ettiği tarihi, kültürel ve manevi
değerleri ile batı ve kuzey Avrupa arasında, iki coğrafyayı birbirinden
ayıran tampon bölge değil, tam tersine, iki coğrafyayı ve kültürü,
tarihi, ekonomisi, sosyal ve dinamik yapısı ile birleştiren bir kaynak
bölgedir. Medeniyetler arasında bir sınır karakolu değil, bölge
insanın, iki büyük medeniyete uzanmış ve sınır tanımayan ak kolu ve
dostluk elidir. Bahsedilen bölge, geçtiğimiz yüzyılın dışında 400 yıla
yakın bir süre barış içinde beraber yaşamış bir milletler topluluğun
bölgesi olmakla birlikte, bugün dünyada söz sahibi olan büyük
devletlere göç vermiş ve o devletlerde ekonomik olarak katma değer
oluşturmuş ve sosyal açıdan da o ülkelere değer katmış insanlar meydana
çıkarmıştır. Türk, Bulgar, Yunan, Makedon, Arnavut, Boşnak, Sırp,
Romen, Hırvat, Sloven birçok insan, bugün dünyanın birçok ülkesinde,
büyük başarılar sağlayan balkan milletleri topluluğun bireylerindendir.

    Balkan milletleri bugün, 400 yıl birlikte yaşamış olduğu barışı,
sonsuz yıllara yayacak güçlü tecrübe ve birikimlerin potansiyel
hamilleridir. Yani başka bir değişle, insanlık tarihinin potansiyel
birlikteliğinin, en güçlü adaylarıdır. Bu yüksek kültür ve barışın
hamili olan tüm balkan milletlerinin her bireyi, bu insanlık özleminin
fahri lideri konumdadır. Hiç şüphe yok ki bu özlemin gerçekleşmesinin
en büyük lokomotifi ekonomidir. Ancak ekonomi, insan temelli
olduğundan, insan her ne kadar ekonomik bir varlık olarak tarif edilmiş
ise de, bu tarifin, insanın sonsuz yönlerinden birisini teşkil ettiği
de açıktır. Dün istiklali için ölen başta ülkemiz insanı ve balkan
milletleri bugün istikbal için yaşamanın yollarını aramaktadır. Bu
arayış, 400 yılını birlikte, neredeyse bir yastığa baş koyarcasına
geçirmiş bu milletler topluluğunun, gelecekte sadece ekonomik olarak
bir araya getirmek, balkanları ve balkan halklarını tam olarak
tanımamak ve sınırlı bir anlayışla balkan potansiyeline bakmak olur.
Balkan milletlerinin bugün istediği “hem istikbal hem hayat”
parolasıdır. Evet, balkanlarda çok millet ve çok devlet vardır ama
balkanlar bir tanedir ve bir taneciktir.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.