DOLAR 32,2707 0.12%
EURO 35,0519 0.08%
ALTIN 2.441,62-0,20
BITCOIN 22091251.17754%
İzmir
22°

PARÇALI BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Çayleyik,Çayleyik dedikleri bir içim sudur…

ABONE OL
03/09/2020 00:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bazen düşünürüm, gerçek dünyada masallara ev sahipliği yapabilecek neresi var diye… Pamuk Prenseslerin, Keloğlanların, Tepegözlerin, Peri kızlarının memleketi nerelere düşer? Gökten düşen üç elmanın yurdu nerelerdedir acaba? Pirelerin berberlikten, develerin tellallıktan ekmek yedikleri bir yer var mıdır?

Bazıları “Kaf Dağı” diye söyler masallar diyarını. Çerkes, Azeri ve Gürcü dostlar der ki “adı üstünde” Kafkasya’dadır bu efsanevi ülke. Doğrusu bir gün “masallar diyarını keşfetmek” fikri ile dünya turuna çıksam, ben de önce Kafkasya’dan başlardım gezmeye…

Lakin evvelki sene Samsun Mübadele Derneği ile Yunanistan’a gerçekleştirilen “memleket” ziyaretinde değişti düşüncem. Otobüsümüz, dedelerimin ve nenelerimin doğup büyüdükleri, sonra da gözyaşları içinde “elveda Rumeli” demek zorunda kaldıkları ata topraklarını dolaşırken rast geldim yeryüzündeki gerçek masallar diyarına…

Mincenoz’dan çıkıp Çal Dağını tırmanırken birden bire karşıma çıktı Çayleyik… Hani Orhan Veli, Bursa’dan İstanbul’a giderken demiş ya “Gemliğe doğru denizi göreceksin, sakın şaşırma”… İşte tastamam öyle: Sarp bir dağın zirvesine doğru tırmanırken, deli yeşil ormanın içinden ansızın karşına çıkıveriyor bu efsanevi mübadil köyü…

Büyüklerimiz, Rumeli’ndeki Türk eşkıyalarına “kaçaklar” derdi. Kaçaklar, bildiğimiz Anadolu eşkıyalarından çok farklıydı. Biraz ünlü Britanya eşkıyası Robin Hood’a benzerlerdi onlar. Zenginden alır, fakiri doyururlardı. Haklıyı haksızdan, mazlumu zorbadan, Müslümanı yavurdan “kaçaklar” korurlardı.

Çal Dağı, öylesine sık ormanlarla kaplı ve öylesine yüksek bir dağ ki, buraya dalan bir kimseyi bulmanın neredeyse imkânı yok… Kaçakların neden burayı mekân seçtiklerini anlamak hiç de zor değil…

Yüksek kestane ve meşe ağaçları arasına saklanmış evleriyle birden karşınıza dikiliveren Çayleyik, Oz Büyücüsü gibi bir solukta sizi avuçlarını içine alıveriyor. Otobüsten iner inmez, ne yapacağını bilmez taze bir kelebek coşkusuyla köyün içinde dört dönmeye başlıyorsunuz…

İlk durağınız ister istemez, uçurumun zirvesine tıpkı bir seyir terası gibi yerleşen kilisenin bahçesi oluyor. Korkuluklara tutunup yüzünüzü yalayan rüzgârın taşıdığı çiçek kokularını içinize çekiyorsunuz. Gözleriniz muhteşem manzaraya esir düşerken kulaklarınıza eski bir Rumeli türküsü mırıldanıyor: “Rodop Dağları bre Pakizem, çiçek döşeli…”

Muhteşem manzaranın cazibesinden kendinizi kurtarıp da yüzünüzü köye çevirdiğinizde karşınıza dev bir çınar ağacı çıkıyor. Çinikli yaşlılardan dinlediğim coşkulu bir manzara gözlerimin önünde canlanıveriyor: Mustafa Kemal Anadolu’da milli mücadele ateşini yakmış. Anadolu’dan yükselen özgürlük meşalesinin harareti Çal Dağı’nı kavuruyor. Çayleyikliler ellerinde martinileriyle yaşlı çınarın gölgesinde toplanıyor. Çayleyikli Çılgın Türkler!

Yeni nesiller bilmez elbette: Çayleyik Rumeli’deki milli mücadele hareketinin mihenk taşlarından birisiydi. Kadınından erkeğine her biri “Mustafa Kemal yürekli” olan Çayleyikliler, Çal Dağını işgal güçlerine dar etmişlerdi.

Kimse darılmaz herhalde, Çayleyikliler hırçınlıkları, kavgacılıkları ve gözü pek oluşlarıyla tanınırlar. Eh, dedeleri Rumeli Dağları’nı kasıp kavuran torunların pısırık olmalarını beklemek abes olurdu herhalde!

Tarihi çınar ağacının yaprakları, rüzgârın önünde çırpındıkça kulağınıza başka bir Rumeli türküsünü okunur:

“At martiniyi de bre Hasan, dağlar inlesin…
  Drama Mahpusunda bre, Karakedi dinlesin…”

Pek azınız bilir: Rumeli dağlarının namlı eşkıyası Debreli Hasan’a türkülerde bile yarenlik eden kızanı Kara Kedi Hasan, Çayleyiklidir. Torunları da Samsun’da yaşarlar!

Hep merak etmişimdir, Çayleyik adı nerden gelir diye, rivayet pek çoktur: Kimi der ki “çaylak” demektir, bir kısmı da “çaylık” diye yorumlar köyün ismini…

Bu merakınızı da köyde dolaşırken hemen gideriyorsunuz: Çayleyik’in her tarafından pınarlar fışkırıyor. Çeşmelerden buz gibi soğuk akıyor sular. İçimi de öyle güzel ki… Boğazınızda acımtırak bir lezzet bırakarak akıveriyor. İçmekle doyamıyorsunuz.

Hiç kuşkum yok ki Çayleyik adı, gürül gürül çağlayan pınarlardan geliyor. Gecenin sessizliğini yırtarak çağlayan sulardan geliyor bu efsanevi köyün adı belli ki: “Çağlayık” kelimesinin güzelim Rumeli Türkçesinde söylenişinden başka bir şey olmasa gerek Çayleyik!

Hani çocukken dinlediğimiz masalların belleklerde bıraktığı tortu ömür boyu silinmez ya! Çayleyik çeşmesinden içilen suyun, damaklarda bıraktığı büyülü lezzet de bir ömür unutulmuyor. Hatta belli ki bu suyu içenlerin genlerine işliyor. Binlerce kilometre uzağa savrulup atılsalar da torunlarının benliklerine bile “Çayleyikli” mimini koymaya muktedir oluyor!

İşte onun içindir ki “Çayleyik” nedir diye soranlara hep aynı cevabı veriyorum: “Çayleyik, cennetten sızan pınarların çağladığı masallar diyarıdır.” 

    En az 10 karakter gerekli