DOLAR 32,7839 -0.17%
EURO 35,1737 -0.34%
ALTIN 2.457,10-0,01
BITCOIN 1997153-1.1262%
İzmir
31°

AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

218 okunma

Bi İdrak

ABONE OL
08/08/2012 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Osmanlı’nın çöküş döneminde Batılıların kullandığı etrak-ı bi idrak sözü beni her zaman çok rahatsız etmiştir. Türkler’in, tarih boyunca kurdukları büyük imparatorluklar, devletler, beylikler ve Viyana kapısına uzanan yolculukları boyunca yaşadıkları coğrafya üzerinde bıraktıkları eserlere baktıkça hep haksızlığa uğradıklarını düşünmüş ve aşağılama amaçlı kullanılan bu ifadeyi eleştirmiştim. Daha sonraki yıllarda Aziz Nesin tarafından bizim milletin yüzde 60’nın aptal olduğunu yazması içimde yine bir infial yaratmıştı. Çünkü Cumhuriyetimizin Kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk Milleti çalışkandır, Türk Milleti Zekidir” sözleri kulağımda çınlıyordu. Öyle ya Osmanlı tamamen çökmüş, dağılmış ve Sevr anlaşmasıyla toprakları elinden alınmak üzereyken Atatürk ve silah arkadaşları adeta bir mucize yaratarak bugün  vatandaşı olmakla gurur duyduğumuz bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştu. Aradan geçen 90 yılda yer aldığı coğrafya’nın sürekli bela üreten kaotik ortamına rağmen bir huzur ve istikrar adası olabilmeyi başarmış, demokratik bir rejimde işleyen bir parlamenter düzen ve insan hakları ve özgürlükler konusunda olabildiğince ileri düzeyde bir sistem kurabilmiştir.

Amerika’da yaşanan İslamafobya, Almanya’da epeydir yabancıları ve özellikle Türkler’i hedef alan Neo Nazi cinayetleri, İsviçre’nin cami minaresinin boyuna dahi tahammül edememesi, Yunanistan’da ve Fransa’nın Mountauban kentinde Namaz vakti bir camiye domuz başı atılması, Bulgaristan’da Cuma namazı kılanlara karşı ırkçı Ataka Partisi yandaşlarının saldırıları ve camiyi yakmaya kalkışmaları, Danimarka’da peygamber efendimizi aşağılayan karikatürler ve diğer ülkelerdeki daha yüzlerce örnek gözönüne alındığında, insanlığımız Batılılardan kat be kat daha saygıya layıktır.

 

SÖZDE BEKLENMEDİK GELİŞME

 

Bu yazdıklarıma rağmen beni bu başlığı kullanmaya iten sebep ise son günlerde Suriye bağlamında yaşanan gelişmelerdir. Bazı gazeteler Suriye’nin Kuzeyinde yaşanan Kürt yapılanmasını “Beklenmedik gelişme” diye koskoca manşetlerle verdiler. Koca yazarlar nereden çıktı şimdi  bu iş diye şaşırdılar…Günaydın… Be hey adam, ya çok safsın ya da bu okuyucuyu saf yerine koyup alay ediyorsun. O zaman sormazlar mı kime, hangi amaca hizmet ediyorsun diye. Yıllarca ülkemizin birlik ve bütünlüğüyle milli değerleri savunanlarla “Sevr Paranoyası” diyerek alay ettiniz. On sene öncesine kadar kırmızı çizgimiz olan Irak’ın kuzeyindeki yapı ne aşamaya geldi. Dış güçlerin desteği  olmasa Bölücü Terör Örgütü 28 senedir varlığını sürdürebilir miydi? Kürtlerin sadece Türkiye’nin değil Ortadoğu’nun bir sorunu haline getirildiğini, bölgede İsrail’in elini rahatlatacak ikinci bir yapıya ihtiyaç olduğunu konuya biraz ilgi duyan herkes biliyor. Geçen yüzyıllar içinde İngiliz, Rus, Amerika ve İsrail tarafından kullanılan Kürtler tarih boyunca olduğu gibi yine küresel güçlerin maşası olmaktan kurtulamamaktadırlar. Suriye’de düne kadar vatandaşlık kimliği bile verilmemesine rağmen bugün Suriye’nin kuzeyindeki Türkmen bölgelerinde Kürt devleti kurma hayaliyle kışkırtılarak sahneye sürülmüşlerdir. Herhalde Esad veya başkaları bu bahaneyle Türkiye’yi savaşa sokmak istiyor olabilir.

Yeniçağ Gazetesinden Haydar Çakmak  yazısında “Primitif toplumların ortak ve vazgeçilmeyen bir özelliği vardır. Planı ve öngörüsü olmayan, durumu iyi değerlendiremeyen, duygusunu saklayamayan, kolay taşkınlık yapan, utanmayan ancak korkan, başına gelecekleri hesaplayamayan ve müthiş fırsatçı olmak gibi.” diyor. Bugün Suriye belki yarın İran’la devam edecek olan “bahar fırtınası”nı destekleyen güç, şu sıralarda Türkiye’yi karşına alır mı?. PKK’lı teröristler yürüttükleri mücadelenin taktiği gereği Şemdinli’de bir süredir asla yapmamaları gereken bir hata yapmaktalar. Kurtarılmış bölge oluşturmak amacıyla şehre sızan militanlar evlerden güvenlik güçlerine ateş açarak karşı ateş açılması durumunda sivil halka katliam yapılıyor gerekçesiyle dünyaya seslerini duyuracak ve akıllarınca devleti çaresizleştireceklerdi. Nihayetinde ise halkın katılımıyla topyekun ayaklanmayı sağmayı amaçlamışlardır. Çünkü silahlı propaganda 28 yıldır sürüyor ve amacına ulaştı. Konu Türkiye’nin de sınırlarını aşarak dünyanın gündemine oturdu. Olayın ikinci safhası olan kurtarılmış bölgeler oluşturma amaçlı 90’lı yıllardaki kalkışma denemeleri zamanın hükümeti ve askerin dirayetiyle başarısızlıkla sonuçlandı.

 

GEYİK MUHABBETİ

 

Şimdi Suriye’deki gelişmeleri fırsat bilerek hazır dünyanın dikkati bölge üzerindeyken ve Türkiye enerjisini 800 kilometrelik Suriye sınırına yoğunlaştırma mecburiyetindeyken acaba oldubittiye getirebilir miyiz saflığıyla böyle bir enayiliğe kalkışmışlardır. Bugün için kendi aralarında geyik muhabbeti yapmaktan öteye bir işe yaramaz. Ne çapları ne konjonktür buna müsait değildir. Sadece oldukça fazla zayiat verirler. 1000 yıldır birlikte yaşadığımız birinci sınıf vatandaşımız olan Güneydoğu insanımız bugün Türkiye’nin Akdeniz, Ege, Marmara ve Trakya dahil olmak üzere bütün bölgelerine ve İstanbul başta bütün şehirlerine dağılmış, iş güç kurmuş, mal mülk sahibi olmuş ve hatta hayli yüksek servetler elde etmiştir. Evliliklerle içiçe geçmiş akrabalık ilişkileri, ortak tarih, ortak kültür bağı ve Türk vatanının sağladığı nimetler de göz önüne alındığında sağduyulu davranmış, bunca tahrike rağmen büyük çoğunlukla sadakatten ayrılmamıştır. Bundan sonra inşallah idraksizlik edipte yanlış yapmazlar.

Son gelişmeler çerçevesinde bakıldığında Türkiye, başta Türkmen şehri Halep ve diğer Kuzey Suriye şehirlerinde yaşayan Türkmen kardeşlerimizi görmezden geliyor gibi. Bizim basın dolma tüfek gibi batı ağzıyla sadece Kürtleri yazmaya devam ediyor. Oysa Halep ve birçok bölge Türkmen bölgesidir. Suriye’de Araplardan sonra ikinci büyük grup olan Türkmenler 3.5 milyon nüfusa sahiptir. Ayrıca 3 milyon da Araplaşmış, dilini unutmuş Türkler vardır. Evet Kürtler akrabalarımızdır ama öz kardeşlerimiz Türkmenleri gözden çıkarmamak da vicdan borcumuzdur. Türk kamuoyu Atatürk’ün düşüncelerine aykırı olarak Osmanlı yıkılırken sınırları dışında kalan Türk ve akraba toplulukları uzun yıllar görmezden gelmiştir. İnsan haklarının bu kadar geliştiği günümüzde sınırlarımızın hemen ötesinde yaşayan kardeşlerimize karşı sağır ve kör davranamayız.

 

 

    En az 10 karakter gerekli