DOLAR 32,5714 0.16%
EURO 35,0396 0.17%
ALTIN 2.452,130,69
BITCOIN 1980114-3.22709%
İzmir
30°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

97 okunma

Metrekareye 6 bin mermi… Çanakkkale

ABONE OL
18/03/2012 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İnanılacak gibi değil… Metrekareye 6 bin mermi… Ardından savaş sonrası 250 bin şehit. Daha vahimi var. Sivas Lisesi son sınıf öğrencileri o yıl mezun veremedi. Çünkü savaşa giden daha bıyıkları terlememiş öğrencilerden geri dönen olmadı… Onların yazdığı bu tarihi bizler maalesef bizler okumaktan aciziz. Dilerseniz bu savaşta yaşanılan zihnimizi açacak, kendimize getirecek birkaç hikayeden bahsedelim; Çanakkale Savaşları’nda savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor:

“Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsiniz. Hiç unutmam. Savaş sahasında dövüş bitmişti. Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zayiat vermişlerdi.Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım.Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeride kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu.Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık:

– Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:

“Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı. Bir şeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok. İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün”. Bu asil ve âlicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı. O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim.Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutan ot tıkamıştı. Az sonra ikisi de öldüler…”

İNSANIN AKLI GELMİYOR

İnanılacak gibi değil değerli okuyucular. İnsanın aklı almıyor. Bu ne yürek, bu ne vatan sevgisi, bu ne teslimiyettir. Bakın yine yaşanmış, insanın içini titreten bir Çanakkale hikâyesi daha… Kocadere Köyü’nde büyük bir sargı yeri kuruluyor. Kimi Bosnalı, Kimi Urfalı,  Kimi Azerbaycanlı, Kimi Malatyalı, Kimi Halepli, Kimi Trabzonlu çok sayıda yaralı getiriliyor… Bunlardan biri Lapseki’nin Beybaş Köyü’ndendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır. Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.

‘Ölme ihtimalim çok fazla… Ben bir pusula yazdım… Arkadaşıma ulaştırın…’ Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur: ‘Ben… Ben köylüm Lapseki’li

İbrahim Onbaşı’ndan 1 Mecidiye borç aldıydım… Kendisini göremedim. Belki ölürüm. Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin’

‘Sen merak etme evladım’ der Komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar. Az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözü de ’söyleyin hakkını helal etsin’ olur… Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getiriliyor. Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor. İşte yine bir künye ve yine bir pusula. Komutan gözyaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır. Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır. Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine ne de gözyaşlarına engel olamaz…

PUSULADAKİ NOT:

‘Ben Beybaş Köyü’nden arkadaşım Halil’e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim.’ Sarsılmak için yetecek onlarca hikâyeden ikisini paylaştım. Bizler bu olayın neresindeyiz desem ne dersiniz?

 

 

    En az 10 karakter gerekli