Hazal Özyürek Yağlı
Yolculukların her şeyi değiştirdiği, insanın çıktığı yolculuklardan asla aynı insan olarak dönmediği söylenir. Yaşamın bir yerinde uzun ve geri dönüşü olmayan bir yola çıkanların yüzleştikleri ise kuşaklar boyu bir değişim yankısı oluşturur. Geçmişin yankıları zamanla silinebilir, eksilebilir ancak aynı zamanda geleceğin daimî üreticisi olmaya devam eder. İnsan ömrü, bir yaşamdaki dokunuşların zamanda nasıl yankı bulacağını anlayabilmek için yeterli uzunluğa sahip olmasa da geçmişin izlerinin başka yaşamlar üzerinden sürülmesi mümkündür. Benim yaşantımda ise, bir mübadil torunu olarak ben bu izleri diğer mübadillerin yaşamları üzerinden sürmeye çalıştım. Balkanlar’dan Anadolu’ya zorunlu olarak göç eden büyüklerimin büyük acılar ve zorluklarla kurdukları bir yaşamın ortasında, göç hikayelerinin son demlerine yetiştim. Selanik’e bağlı İnebosu köyünden Samsun’da Hacıdede ve Şeyhkoyun köylerine, Manisa’da ise Yeniköy’e yerleşen bir grup mübadilin kurduğu bir yaşama kuşaklar sonra dahil oldum.
Yıllar geçtikçe anladım ki insan, yaşama doğduğu andan çok daha önce başlıyor. Kendinden önceki bütün yaşanmışlığın, her bir deneyimin, her bir acının, sevincin bir ürünü olarak dünyaya geliyor ve yetişiyor. Bundandır ki mübadele, üzerinden yaklaşık bir asır geçmesine rağmen aklımı kurcalamayı hiç bırakmadı. Çünkü az ya da çok, öyle ya da böyle, bizler o yoksul mübadillerin devamlarıyız. Değişiyoruz, dönüşüyoruz ama geçmişin izlerini taşımaya devam ediyoruz. Kafam bu düşüncelerle dolup taşarken, Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümünde başladığım yüksek lisans sürecinde, kişisel meraklarım akademik çabalarla birleşerek bir yüksek lisans tezine dönüştü. Bir mübadil köyü olan Yeniköy’de büyürken, küçük bir çocuk olarak, yaşamlarının sonlarına yaklaşmış mübadillerden Selanik’i dinledim. Zamanla bu hikayelerin son anlatıcılarını da yitirdik. Zamanın ruhu gereği, kaçınılmaz biçimde köy değişti, köylüler değişti. Ancak ben her zaman çok değerli bir bütünün bir parçası olduğumun bilincinde olmaya çalıştım. Bu sebeple, Selanik’ten göç sürecine, Yeniköy’deki yaşamın yaklaşık bir asır sonra sahip olduğu görüntüye, Yeniköylülerin kendilerini görme ve değerlendirme biçimlerine ilişkin bir tez oluşturdum. Yaşamım boyunca şekillenen bu fikirleri, sosyoloji ile tanıştıktan sonra açıklama ve anlamlandırma imkânı buldum.
Bir mübadil köyü olan Yeniköy’de gerçekleştirdiğim görüşmeler, yıllar boyunca bir parçası olduğum deneyimler ve gözlemler, tezin verisini oluşturdu. Bu aşamada teknik ve kuramsal detaylara boğulmadan, en temel biçimiyle tezin Yeniköy’de yaşanan sosyal değişmenin üç farklı kuşak tarafından deneyimlenme ve yorumlanma biçimlerine odaklandığını söyleyebilirim. Görüşmelerde Yeniköylülerle öncelikle Selanik’ten Anadolu’ya uzanan mübadele yolculuğu üzerine konuştum. Doğal olarak farklı kuşaklar, bu sürece ilişkin farklı bilgilere ve deneyimlere sahipler. Bu da aynı zamanda, farklı kuşakların mübadele sürecine farklı anlamlar ve önemler atfetmesi anlamına geliyor. Görüşmelerin devamında, Yeniköy’ün bugününün bir fotoğrafını çekmeye çalıştım. Bu bağlamda katılımcılarla Yeniköy’deki günlük yaşam, çocuk yetiştirme biçimleri, evlilik tercihleri, geçim kaynakları, düğünler, cenazeler, Hıdırellez ve nevruz kutlamaları, köyde benimsenen Bektaşiliğin deneyimlenme ve yorumlanma biçimleri üzerine konuşmalar gerçekleştirdim. Bu aşamada da farklı kuşakların farklı deneyimlerini kaydetme ve anlama imkânı buldum. Görüşmeler sırasında son olarak, katılımcıların bir mübadil köyünde yaşanan sosyal değişmeyi deneyimleme ve yorumlama biçimlerine ilişkin fikir sahibi olmaya çalıştım. Sonuç olarak ortaya, bir mübadil köyünün mübadeleden yaklaşık bir asır sonra, bir sosyolog ve bir mübadil torunu tarafından çekilmiş bir fotoğrafı çıktı. Bizim öykümüzü, yine bizim gözümüzden görerek ve sosyolojik yöntem ve teknikler çerçevesinde destekleyerek geleceğe not düştüm. Zamanı durduramıyoruz. Ancak bundan yıllar sonra bile birinin bu teze bakarak “Burada böyle insanlar yaşamış” diyebileceği düşüncesi, geçmişine ilişkin her bilgi kırıntısına hasretle sarılan bir mübadil torunu olarak benim için çok anlamlı, önemli ve mücadele etmeye değer. Devam eden süreçte, mübadelenin Yeniköylüler tarafından deneyimlenme biçimlerine, yani Yeniköy’ün geçmişine ilişkin anlatılara ve bir asır sonraki görüntüsüne ilişkin ayrıntılara yer vermeyi umut ediyorum.
KÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
22 gün önceKÖŞE YAZARLARI
23 gün önce
Çıktığın yolda başarılar diliyorum Hazalcığım.Diline ve yüreğine sağlık.Hepimizin hissettiklerine tercüman olmuşsun.Bir de Selanik topraklarını gidip gezdiysen eğer insan daha bir duygulanıyor ve her şeyi sorgulamaya başlıyor.Ben gezdim gördüm Selanik’i.Çok çok güzeldi.Yazılarını merakla bekliyor olacağım.Kendine iyi bak 🙂