DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 2134089-1.05757%
İzmir
30°

PARÇALI BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Yüzde 45 üzerinden yüzde 100 Yunanistan gerçeği

ABONE OL
04/04/2013 21:42
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Demokrasinin beşiği, Yunanistan’da azınlıklar ne durumda. Buyurun okuyun. Bizdeki “Anadilde eğitim” derdinde olanlara duyurulur. 3,5 saatlik yol. İpsala orada ise arşın burada…,

 

yuksel-hos1Günümüze dek devam eden başlıca krizlerin sebebinde, 1912 yılında Balkan savaşından galip çıkan 4 devlet ile (Sırbistan, Karadağ, Yunanistan, Bulgaristan) sonradan oluşan bir diğer devletin (Makedonya) toprak kazancı yatmaktadır. Söz konusu topraklar ile birlikte önemli miktarda farklı etnisiteye sahip nüfusu da bünyelerine batan bu Balkan ülkeleri, zaman içerisinde ulusal yapıları içerisinde asimile edemedikleri ve kültürel açıdan entegre edemedikleri bu azınlıklar ve yaşadıkları coğrafyadaki özgürlük ve kimlik mücadelesi ekseninde problemlere sahiptirler. Bu ülkelerin, kimilerinde bölgesel sahalarda, kimilerinde ise ülke geneline yayılmış bir etnik problem sahası bulunmaktadır (Bosna Hersek gibi). Bu ülkelerin birçoğundaki problemin belki de en benzerlik taşıyan yanı, söz konusu ülkelerdeki azınlıkların asıl manada azınlık değil, “Bölgesel Çoğunluk” olarak ön plana çıkmalarıdır. Bir kısmında ise azınlıkların sembolik manada dahi azınlık hakları mevcut değildir (Yunanistan’daki Çameriya Arnavutları). Bu haklara ilişkin talepler ise çoğu zaman görmezlikten gelinmekte, söz konusu halkların azınlık olmadığı yahut ülkede yerleşik etnik Arnavut olmadığı dahi vurgulanabilmektedir. Bunun sebebi ise toprak bütünlüğü kaygısıdır. Bir azınlığın kendi yaşadığı bölgede az sayıda olmayıp burada kahir bir ekseriyet meydana getirmesi, gelecekte talep edilebilecek bir özerklik veyahut özerkliğin verilmesi halinde, muhtemel bir bağımsızlık mücadelesinin başlatabileceği kaygısı ile ülkeler mevcut statükoyu devam ettirmeyi bir çözüm yolu olarak görmektedir. Nitekim dinsel ve etnik farklılıklara sahip milletler için bu, çözümsüzlük manasına gelmektedir. Bu durumda, kriz bölgeleri nesilden nesile krizlerin devam ettiği bir hal arz etmektedir. Ancak kimi eski kriz bölgeleri olan Girit, Güney Makedonya gibi sahalarda çok önceleri başarı ile tamamlanmış tehcir, katliam ya da mübadele ile toplu göç sonrası homojenleştirmelerin ortaya çıkardığı başarılı uluslaşma projesi tecrübesi, söz konusu ülke Yunanistan ise, azınlıklara karşı yaklaşımında tavizsiz tutumda olmalarına sebep olmakta ve antidemokratik tutumunu güçlendirmektedir. İşte bu ve benzeri potansiyel kriz bölgeleri ve ilgili problemlerden bize coğrafi olarak en yakınından başlıyoruz.

 

ÇAMERİYA BÖLGESİ

 

Günümüzde Yunanistan’ın Thesprotia adını verdiği Batı kısmını oluşturan bu sahada, II. Dünya Savaşı sonlarına dek yaşamakta olan Arnavutlar, General Napolion Zervas’ın sivil halka yönelik harekâtları ile tehcir ve katliam ile göç ettirilmiş ve bölgeden ayrılan Arnavutların yerine Yunan etnik kimliğine sahip kişiler yerleştirilmiştir. Bunun yanında yurtlarında kalan bir kısım Çameriya Arnavutu ise topraklarını kaybetmemek için Ortodoksluğu seçmek zorunda kalmıştır. Filat, Egumenitsa, Konitsa, Arta, Preveza ve Yanya civarına dek yerleşmiş olan, Hatta Yunan Makedonyası içerisinde Florina, Kastoria ve Kozan civarına dek yayılışları tarihi belgelerle sabit olan Müslüman Çam Arnavutları’nın günümüzde çoğu Arnavutluk’ta yaşamaktadır. Yunanistan’ın “Alman işbirlikçiliği ve vatan hainliği ile” dönüşlerine izin vermediği bu halk, Yunanistan’da II. Dünya Savaşı’nda Alman işbirlikçileri ve vatan hainlerini de kapsayan af kapsamına alınmamış ve dönüşlerine izin verilmemiş tek halktır. Bölgede halen yaşamakta olan Hıristiyan Arnavutlar, Arnavut kimliğine yönelik bir talepte bulunmak hakkına sahip değildirler. Zaten böyle bir dertleri de yoktur. Zira uzun süredir Yunanlılarla kız alıp vermek ve Yunan bağımsızlığında Osmanlı’ya karşı Hıristiyan kardeşleri ile beraber savaşmış olmaktan dolayı Yunanistan tarafından fazlası ile ödüllendirilmişlerdir. Bu ödül, onların dilini, kimliklerini unutturmak ve onları Elenleşmek ve kültürel olarak sıfırlamak ödülüdür. Bu şekilde ülkede yüzyıllardan beridir yerli olarak yaşamakta olan bir halktır Hıristiyan Arnavutlar. Onlara Arvanides’ler de dendiği olur. Zira Yunancada Arvanit, bizdeki Arnavutun karşılığıdır. Ve bu zavallı Hıristiyan halk, kimlikleri tanınmayan bir halk olarak ülke içerisinde kalmanın bir dezavantajını yaşamaktadırlar. Zira Yunanistan’da kalmak, asimilasyonu getirirken, Yunanistan dışına sürgün edilmek ise kültürünü koruyabilmek demektir. Sürülenler ise eski bir Yunan geleneği gereği hep Müslümanlar olduğundan ortada şaşılacak bir şey yoktur. İşte Arnavutluk’ta doğan ve dedeleri Yunanistan’daki Çameriya katliamından kaçan bir kısım insan, geri dönmek ve mülküne kavuşmak istediklerinde, bu tür bir hakka sahip değillerdir. Hıristiyan Arnavut terimine Yunancada verilen “Arvanides” karşılığı ile kendilerinin Yunanlılardan farklı ve Arnavutların Ortodoks Hıristiyan kolu olduğunu belirten kimi cesur ve kişilikli Hıristiyan Arnavutlara ise Yunan hükümeti, “Arvanidesler Yunan milletinin bir koludur” şeklinde yüzeysel bir cevap verebilmektedir. Bir zamanlar ülkemizdeki rütbeli söylemi olan “Kürtler doğudaki karlı ortamda yaşayan Türklerdir ve karda yürürken kart kurt sesi çıkmasından dolayı adları kürt olarak evrimleşmiştir.” dendiğini yakın tarihi düzenli okuyanlar hatırlayacaklardır. İşte Yunanistan’ın kendi içerisindeki milletlere yönelik tutumu ise bundan çok daha mesnetsiz ve anlamsızdır. Zira onlar “kart kurt” gibisinden bir açıklama dahi getirememekte, slogan ile meseleyi kapatmaktadırlar. Slogan yetmediğinde ise devreye sözde aşırı bir örgüt olan ancak gerçekte Yunan derin devleti ile derinden bağları olan faşist ve neonazist Yunan Partisi “Crissy Avgi” (Altın Şafak) yandaşları girmektedir. Yunanistan’da birazcık demokratik hak aradığınızda ve milli benliğinizi azcık yükselttiğinizde nedense Yunan hükümeti değil de onun “pitbull” olarak taşeron işlerini yapan bir partinin meçhul saldırganları devreye girmektedir. Ya eviniz taşlanır, ya bir tenhada dövülürsünüz ya meçhul telefonlar alırsınız, ya arabanıza tehdit yazıları yazılır ya da daha farklı şeyler olur. Ancak Arnavutlar Yunanistan’ın her yerinde hatta Türkiye sınırına dek yaşamaktadırlar. Yerlisi de göçmeni de. İşte bu milletin, Mora yarımadasında(Peloponez), Eğriboz’da (Evia), Andros adasında yaşadığı ve hatta bir zamanlar Atina nüfusunun önemli bir kısmını oluşturduğu da dikkate alınır ise Yunanistan’ın bu meseleyi bir varlık yokluk meselesi gibi düşündüğü de ortaya çıkmaktadır. Kimi uzmanlara göre Yunanistan’da nüfusun 1/3 kadarı bir şekilde Arnavut ya da Arnavutlar ile akraba durumdadır. Buna ek olarak, 1991 yılından sonra Arnavutluk’tan işçi göçleri ve mülteci akınları ile Yunanistan’a gelmiş olan ve günümüzde sayıları 400 bin ila 800 bin arasında rakamları gösteren bir Arnavut nüfus söz konusudur. Yunan yönetimi tarafından ülkede, “bitirilmek üzere” olan Arnavut kimliğine, dışarıdan bir aşı olarak görülmekte olan bu göçmenler için alel acele vaftiz sistemi devreye sokulmaktadır. Mesele, daha da amiyane şekilde ifade edecek olur isek, “Madem Yunanistan’a girdiler, içimizdeki Arnavutların ulusal benliğini güçlendirmeden onlara yunan ismi verelim ve mesele kapansın.” kaygısından başka bir şey değildir. Bu kaygı da, belirttiğimiz üzere, yeni gelenlere yönelik ayrı bir programı da zorunlu kılmaktadır.  Bu program ise Yunan vatandaşlığına geçecek olanlar için vaftiz edilme zorunluluğu (esasen bu bir teşviki uygulamadır ve aksi halde yıllarca vatandaşlığı beklemek gerekmektedir) ya da Yunan vatandaşı olmadan Arnavutluk’taki Yunan azınlığa mensup olduğunu kabul edip belli bir aylık ücret alabilme seçenekleridir. İkinci seçenek ile göçü, henüz kaynak ülkeden hedef ülkeye harekete geçmemişken durdurabilme imkânına artı olarak, kaynak ülkedeki Yunan azınlığı, olduğundan daha şişkin gösterip bulundukları sahada hak iddia etme avantajı da söz konusudur. Nitekim söz konusu durum, Arnavutluk’ta Sosyalizm’den çıkış sürecinde yaşanan ekonomik ve sosyal çalkantı dönemlerindeki kimi güneyli Arnavutlar için bir can simidi olmuş, taşıdıkları Ortodoks anne ve baba adı ile Yunan elçiliğine müraacat eden kişilere belli bir azınlık ödeneği (300 Euro’dan az olmamak kaydı ile) verilmiştir. Durum sadece Ortodokslar ile sınırlı kalmayıp hiçbir şekilde Yunanistan ve Ortodoksluk ile bağlantısı olmayan Müslüman Arnavutlar için de geniş bir yelpaze ile kapsayıcı bir yapay azınlık oluşturma yoluna gidilmiştir.

NASIL YUNANLI OLUNUR?

 

yuksel-hos3Bu bağlamda vaftiz olmayı kabul eden göçmen Arnavutlar, Yunan vatandaşı olarak sosyal haklar ve çalışma, ikamet gibi her türlü imkâna sahip olmaktalar iken herhangi bir şekilde Arnavut kimliğine yönelik talepte bulunma hakkından pek doğal olarak tamamen mahrum edilmişlerdir. “Çünkü artık Yunanlısınız. Ne alakanız olabilir ki Arnavutça eğitim ve haklar ile?” cevabı ise soranların duyacakları tek cevaptır. Halen Yunanistan vatandaşlık yasasının 2910/01 sayılı yasanın 59.maddesi ile 3013/02 sayılı yasanın 21.maddesinin 3.fıkrası uyarınca gerekli vatandaşlık evrakları içerisinde c) ve e) şıkları çok dikkat çekicidir.

 

e) Nüfus kayıt örneği ya da vaftiz belgesi. Yabancı eğer sığınmacı statüsünü taşıyorsa ve nüfus kayıt örneği edinmesi zorsa kendisine sığınmacı statüsü tanındığına dair resmi kararı sunması yeterlidir.[1]

c) c-  eşi yunanlıysa eşinin evlilikten sonra soyadını gösteren evlilik belgesi.

– eğer vaftiz olduysa vaftiz belgesi

– eğer yunanlıyla evliyse ve çocuk sahibi olmuşsa bunu gösteren aile durum belgesi

– çocukların doğum kağıdı. Eğer çocuklar reşit değil ve yunan vatandaşlığına sahip değilse ailesinin vatandaşlık yeminiyle otomatikman yunan vatandaşlığı kazanırlar.[2]

 

Bu şıklarda, “Nüfus kayıt örneği ya da vaftiz belgesi.” Şeklinde başlayan ifade, Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin vatandaşlık yasaları içerisine bir şekilde girmiş olan bir ifadedir. Bu sebepten Rum kökenli olsun ya da olmasın, Ortodoks kökenli olsun ya da olmasın, Yunanlılaştırma politikası bu söz konusu “Vaftiz” imkânı ile kolaylaştırılmakta ve bila istisna uygulanarak bunda belli ölçüde başarılı da olunmuştur. Zira “Vorioepiros”(Kuzey Epir) olarak adlandırılan Güney Arnavutluk, günümüzde Yunanistan ile iç içe bir iktisadi ilişki içerisindedir. Halk içerisindeki belli bir kısım insan, Yunanistan’da yaşanan krize rağmen halen ödeneklerini almakta ve önemli bir miktar insan da gurbetçi olarak Yunanistan’da yaşamaktadır. Bir Arnavut vatandaşının Yunan vatandaşlığına geçmek için anne ya da babasının ya da dedelerinin Yunan adı taşıdığını ispatlaması yeterlidir. Ancak Güney Arnavutluk’ta yaşayan Ortodoks Arnavutların neredeyse tamamının anne ve baba adaları Ortodoks ismi taşımaktadırlar ve bu mezhebin gelişimi Yunan terminolojisi ile geliştiği için de bunlar Yunanistan tarafından “Yunan ismi” olarak nitelendirilmektedir. Bir benzetme yapmak gerekir ise, ismi “Tahir” olan bir Arnavut’a, bu ismin Arapça kökenden gelmesinden dolayı Suudi Arabistan vatandaşlığı vermek ile benzer bir olgudur. Ailesinden ya da vefat eden aile büyüklerinden hiç birisi de Yunan/Ortodoks adı taşımayan bir Müslüman kökenli Arnavut için ise Vaftiz kolaylığı sağlanmıştır. Örneğin, Yunan halter milli takımı üyesi Leonidas Sampanis’in gerçek adı Arnavutluk’taki doğum kayıtlarında Luan Şabani şeklindedir.[3] Bir kısım insan ise Yunanistan’a mevsimlik işçi olarak gidip gelmektedir. Ancak bir şekilde “Yunanlı olmayı” kabul eden Arnavutlar için, para düzenli olarak bila istisna ödenmekte ve gırtlağına kadar borç içerisinde olmasına rağmen Yunanistan, çökerken dahi politikaları ile dibi boylamaktan çekinmemektedir. Bu bir nevi Avrupa Birliğine pervasızca sırtını dayamış olmanın ve bir şekilde kurtarılacağına yönelik duyumları almalarının verdiği bir durumdur.

 

HIRİSTİYAN ARNAVUTLAR

 

yuksel-hos2Şu veya bu şekilde, günümüzde Yunanistan nüfusunun yüzde 32’den az olmamak kaydı ile yüzde 45’e yakın kısmı Arnavut kökenlidir. Eski İngiliz seyyahların notlarında dahi yüzde 45 oranı sabittir. Ve bu ulusun Yunanistan’da kendi dilleri ile eğitim yapabilme, kültürlerini yaşatacak süreli yayınlar çıkarma ve dağıtma hakları dahi yoktur. Sınırlı halde Arnavutça olarak basılabilmiş bir kaç dergi ve kitap ise Arnavutların eritilmesi ve asimilasyonunun başarılı geçtiği tarihlerin ardından çıkarılmıştır. Zira ülkede şu anki hali ile Hıristiyan Arnavutlar bütünü ile eritilmekte olan bir halktır ve Yunanlılar ile fazlaca iç içedirler. Müslüman Arnavutların ise, Arnavut kalmaya devam ettikleri sürece, hiç bir hakları yoktur. Yunanistan’daki bu durum, bazen “Albanofobi” şeklinde de adlandırılan bazı uygulamalar ile de sabittir. 2000 yılının 28 ekim tarihinde yaşanan bir olay bunu kanıtlar niteliktedir. Yunanistan’ın milli günlerinden olan 18 Kasım “Hayır Günü” (Reddetmek manasındaki Hayır) kutlamalarında, kural gereği, okul birincisinin taşıması gereken Yunan bayrağı, 1998 yılında ailesi ile bu ülkeye göç etmiş olan bir Arnavut göçmeni öğrenci, Odysses Cenaj’a diğer öğrenci velilerinin tepkisi ise gerçekten şaka gibidir ve gerçektir. Velilerin “O bir Yunanlı değil” gerekçeli itirazı ile en öndeki öğrenci olarak bayrak taşıma hakkı, öğrenciye verilmemiştir.[1] Durum Arnavut öğrenciye yönelik adeta bir linç kampanyası halinde basın tarafından da provoke edilerek geniş çaplı bir kriz durumu meydana getirilmiştir. Örneğin ülkede en çok okunan gazetelerden Elefterotypia’da “Hiç kimse bizlere Yunanistan’ın düşmanlarına karşı zaferini kutladığı bir günün kutlamasında bayrağımızı düşman bir ülkenin veledi elinde görmeyi empoze edemez”[2] şeklindeki ifade dikkat çekicidir. Buna ek olarak Yunanlı olmak olgusunun abartıldığı kimi yazılar ile durum daha da travmatik boyuta taşınmıştır. Örneğin “Maalesef okulunun en iyi öğrencisi olan bir Arnavut oğlan, Yunan bayrağını taşımak istemiştir…. Ancak bayrak sadece derinlerde Yunan olduğuna inan kişilerce tutulmalıdır….bu konu ile ilgili olarak, Tv’de insanlar bu işin DNA ile ilgisi olmadığını belirtmekteler. Ama bu tam tersine tamamen DNA ile ilgilidir ve bizim ortak hafızamızda yazılıdır.”[3] Şeklinde anlaşılması zor ayrımcılık ötesi ırkçı ve faşist bir uslup ile durumu daha da öteye taşımışlardır. To Vima gazetesinin ise mevzuya bakış açısı daha da gariptir. “Her milletin bir bayrağı vardır. Biri diğerinin ulusal gününe burnunu sokmamalıdır. Kısacası üzerine vazife değildir” [4] Vaftiz edilmiş ve Hıristiyanlığa geçmiş Arnavut olsalar dahi Arnavutlar bu tür uygulamalara mağdur olabilmektedirler. Aynı problemin bir diğer tekrarı ise 2012 yılının 28 Ekim günü gerçekleşmiştir. Ülkenin orta kesimindeki Larissa şehrine bağlı Farsala şehrindeki bir okulda birinci olan Arnavut kız öğrencinin bayrağı taşımasına sınıf arkadaşları “Yunan olmadığı için” itiraz etmişler ve ağır ekonomik krizin buhranına rağmen bu durum yine ülkenin birinci gündemi olmayı başarmıştır. Hatta ülkede kayda değer oranda bir oy almış olan Neonazist bir ırkçı siyasi parti, “Altın Şafak” mensuplarınca okul müdürü Kostas Panos da tehdit edilmiştir. Bu olay üzerine okul müdürü, Larissa’daki orta öğretim üst yetkililerine ne yapması gerektiğini(bayrağı taşıyıp taşımama konusunda) sormuş, yetkililerin (izin vermesi yönündeki) cevabı ile okul müdürü öğrenciye izin vermiştir. Ancak her nedense öğrenci bayrağı taşımayı reddetmiş ve mevzu kapanmıştır.[5], ülkede okullarda her 28 ekim ayında gerçekleşen bir aşağılama ile ayrımcılığa uğramaktadırlar. Okul birincisi olan Arnavut gurbetçilerin çocukları, sadece Arnavut olduğu için birinci öğrenciye verilen, “Hayır!” gününde yürüyüşte bayrak taşıma hakkından mahrum edilmekte ve itiraz etmeleri halinde çocukcağız ya da okul müdürü, Altın Şafak neonazistleri tarafından rahatsız edilmekte ve vazgeçirilmektedirler. Her sene 28 Ekim’de Yunanistan aynı rezaleti ülkenin farklı şehirlerinde sahnelemektedir. Bir Arnavut göçmen vaftiz dahi olsa Yunanlı için o, daima bir Arnavut’tur. En yakın örnek ise geçtiğimiz günlerde yaşanmıştır.  Yunanistan’da aynı zamanda daha önceden “Yunan olduğu” ve “Yunan kökenli olduğu” kesin olarak vurgu yapılarak Arnavutluk vatandaşlığından Yunan vatandaşlığına geçirilen ve Arnavutluk’ta Yunan azınlığın yaşadığı yerde doğmuş Halter şampiyonu Pirro Dhima örneği de kayda değerdir. Arnavutluk doğumlu halterci(Yunan kökenli olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur) erkek kardeşi ile 1992 yılında geldiği Yunanistan’da Barcelona Olimpiyatları’ndan kısa süre önce Vaftiz edilip Yunan vatandaşı yapılarak Pyrros Dimas adını almıştır.[6] Son parlamento seçimlerinde Yunan parlamentosuna giren Pyrros Dimas, Yunanistan’da gazetecilere verilecek bir fon ile ilgili oylamada gazeteciler aleyhine oy vermiş ve bunun üzerine gazeteciler ve halktan Yunanlılar, durumdan memnun kalmadıklarını belirtmişlerdir.[7] Ancak Yunanistan’a geleli 20 yıl geçmesine ve gelişi esnasında “Yunanlı olduğuna” yönelik övgülü haberlerle vurgu yapılmasına rağmen, bu son olayda kendisine karşı farklı başlıklar atılmıştır. “Behey Arnavut! Ey Arnavut, sen ne yaparsan yap, Asla bir Yunanlı olmayacaksın” ya da “O asla bir Yunan değildir” şeklindeki ifadeler ile başlık atan kimi gazeteler, Yunanistan’da “Yunan olmak” olgusunun duruma ve kimi zaman kişiye, kimi zaman da çıkara göre değişen bir hal aldığını da göstermektedir. Benzeri durum ve aşağılamalar, Müslüman Arnavut kökenli Halterci Luan Shabani’nin vaftiz edilip Leonidas Sampanis adı verilerek Yunanlı yapılmasında da söz konusudur. Yunanistan, diğer kimi Arnavut sporcuların da isimlerini değiştirmek sureti ile vatandaşlık vermiştir. Agron Celili için, Georgios Dzelilis, Risto Gjika için Christos Gkikas isimleri verilerek bu kişilerin milli forma ile Yunanistan’ı temsil etmesi sağlanmıştır. Ancak en çarpıcı olanı ise Yunan medyası tarafından bir “Kuzey Epirli Yunanlı” (Yunanistan’ın hak iddia ettiği Güney Arnavutluk için kullandığı ifade) olarak tanıtılan Arnavutluk doğumlu kaleci, Fotaq Strakosha ile ilgilidir. Vaftiz edilerek, Fotis Strakosis adı ile Yunan vatandaşı yapılmış olmasına rağmen, resmi açıklamalarında açık ve net bir şekilde Arnavut milli takımında görev yaptığı için gurur duyduğunu ifade etmiştir.[8] Bu olaydan sonra Yunan kanallarında kökeni hakkında bir daha herhangi bir haber verilmemiştir.

 

Bu hafta, demokrasinin beşiği, Yunanistan’dan bahsettik. Bizdeki “Anadilde eğitim” derdinde olanlara duyurulur. 3,5 saatlik yol. İpsala orada ise arşın burada, Yunanistan’a ne dersiniz?

 


[1] “Greece Belongs to Greeks” Gazmend Kapllani-Nicola Mai s.153

[2] Elefterotypia gazetesinin Bayrak taşıma krizi ile ilgili 5 kasım 2000 tarihli yazısından.

[3] A.g.b.

[4] To Vima gazetesinin Bayrak taşıma krizi ile ilgili 30 Ekim 2000 tarihli yazısından.

[5] http://greece.greekreporter.com/2012/10/30/greeks-threaten-albanian-classmate-with-golden-dawn/

[6] http://articles.chicagotribune.com/2004-08-23/sports/0408230223_1_pyrros-dimas-athens-greek-orthodox-church

[7] http://www.gazetatema.net/web/2012/11/02/pirro-dhima-perbuzet-nuk-do-te-behesh-kurre-grek/

[8] “Always Next Year” WSC Books Limited(2001) s.31


[1] “EQUAL” AVRUPA BİRLİĞİ GİRİŞİMİ ÖNLEM 1.2 GELİŞME YÖNÜNDE İŞBİRLİĞİ: EŞİTLİK VE TOPLUMSAL UZLAŞMA ÇALIŞMANIN ADI: EŞİTLİK VE TOPLUMSAL UZLAŞMA İÇİN FORUM ALT ÇALIŞMA: DESTEK MALZEMESİNİN OLUŞTURULMASI s.33

[2] Aynı belge, s.34

[3] Arnavutluk Halter Federasyonu sporcu lisans ve sicil kayıtları.

 

 

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli